Eğitim-Bir-Sen, 'Eğitime Bakış Açıklaması 2020 İzleme Ve Değerlendirme' Raporunu Açıkladı

MemurSen ve EğitimBirSen Genel Başkanı Ali Yalçın: 'Mevcut öğretmen açığı dikkate alınarak yıllık atama sayıları artırılmalı ve öğretmen adaylarına gerçekçi kariyer hedefleri konulmalıdır' 'Öğretmenler Meslek Kanunu'nun öğretmenliğin kariyer mesleği olduğunu ifade edecek ve daha önceki politikaların 2006'da Anayasa Mahkemesi ile iptal edilmesiyle oluşan boşluğu giderecek şekilde yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır' 'Öğretmen maaşları artırılmalı, özelde ise mesleki tecrübeye göre maaş artışını sağlayan bir sistem kurulmalıdır' 'Kovid19 ile imtihan olunan bu süreçte öğrenme kayıplarının üzerinde durmak gerekiyor. Bu süreçte eğitime erişim ve fırsat eşitliği boyutuyla tartışmalar devam ediyor'

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı ​​​​​​​Ali Yalçın, mevcut öğretmen açığı dikkate alınarak yıllık atama sayılarının artırılması, öğretmen adaylarına gerçekçi kariyer hedeflerinin konulması ve Öğretmenler Meslek Kanunu'nun çıkarılması gerektiğini bildirdi.

Ali Yalçın, Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan "Eğitime Bakış: 2020 İzleme ve Değerlendirme" raporunu açıkladı.

Eğitime Bakış Raporu'nun eğitime erişim ile katılım, eğitimin çıktıları, öğretmenler ve okul müdürleri, eğitim öğretim ortamları ve finansman olmak üzere 5 ana bölümden meydana geldiğini aktaran Yalçın, raporda 23 göstergenin yer aldığını dile getirdi.

OECD ülkelerinde 2009-2019 arasında ne istihdamda ne de eğitimde olanların oranının yüzde 18,7'den yüzde 15,2'ye; Türkiye'de ise yüzde 48,1'den yüzde 33,3'e düştüğünü belirten Yalçın, Türkiye'nin bu veriyi 10 yılda önemli ölçüde azaltsa da 2019 yılı verilerine göre ne istihdamda ne eğitimde olanların oranının hala en yüksek ülkeler içinde bulunduğunu söyledi.

Türkiye'de 5 yıllık süreçte 197 bin sözleşmeli öğretmenin kamu okullarına atandığını ifade eden Yalçın, 2020 yılının verilerine göre yeni atanan her 5 sözleşmeli öğretmenden ikisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görevlendirildiğini dile getirdi.

- Öneriler

Ali Yalçın, son yıllarda erişim oranı artsa da özellikle ortaöğretim düzeyinde bölgelere ve cinsiyete göre farklılıklar olduğunun görüldüğünü ifade ederek, "Bundan dolayı özellikle ortaöğretimde okullaşma oranının düşük olduğu dezavantajlı bölgelerde genel olarak okullaşma artırılmalı, özelde de kız çocuklarının okullaşmasını artırmaya öncelik veren projeler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır." dedi.

Okul öncesi kademesindeki okullaşma oranının, son yıllarda artmasına rağmen, halen ulusal hedefler ve OECD ortalamasından düşük olduğunu belirten Yalçın, bu kapsamda özellikle okul öncesi eğitim kurumlarının az olduğu yerlerde yeni okul öncesi kurumların açılmasına öncelik verilmesi ve sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı ailelerin çocuklarının okul öncesi eğitime katılımını artırmak için bu çocuklardan ücret alınmayan bir sistem kurulması gerektiğini kaydetti.

Yalçın, açık öğretim sisteminin başarısız öğrencilerin yerleştirildiği bir okul türü olmaktan çıkarılması ve yüz yüze eğitim imkanlarının kapasitesinin artırılması gerektiğini söyledi.

Bilim ve Sanat Merkezlerinde (BİLSEM) kurum başına düşen öğrenci yoğunluğu dikkate alınarak öğrenci sayısının azaltılmasını öneren Yalçın, BİLSEM'lerin teknik ve fiziki altyapısının güçlendirilmesi ve insan kaynağının niteliğini artırıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Ortaöğretimden mezuniyet oranları artmasına rağmen Türkiye'deki mezuniyet oranlarının hala OECD ortalamasının hayli altında olduğunu aktaran Yalçın, lise mezuniyet oranlarını artırmaya yönelik çalışmaların sürdürülmesinin, lise mezuniyet oranları düşük olan bölgelere yönelik daha etkin politikaların geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Yalçın, üniversite sınavına ilişkin şu önerilerde bulundu:

"Türkiye'de üniversiteye giriş sınavına başvuran ve yerleşen aday sayısı arasındaki makasın gittikçe açıldığı, son sınıf düzeyinde başvuran adayların ancak üçte birinin bir programa yerleştiği, her 6 adaydan ancak birinin bir lisans programına yerleştiği, yükseköğretime yerleşmedeki sorunlu arz talep dengesinin ciddi oranda bozulduğu dikkate alınarak, yükseköğretim programları toplumsal talebi karşılayacak şekilde hazırlanmalı, özellikle lisans programlarına ayrılan kontenjanlar daha da artırılmalıdır."

Hem PISA 2018 sonuçları hem de YKS verilerinin, eğitim sisteminde önemli bir kalite sorunu olduğunu ve öğrencilerin temel bilgilere sahip olmadığını gösterdiğini belirten Yalçın, öğrencilerin bir üst sınıfa geçerken ya da mezun olurken temel bilgi ve beceriyi elde etmesinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

Öğrencilere destek sunacak sağlam telafi mekanizmalarının ihdas edilmesini isteyen Yalçın, "Tüm dünyanın Kovid-19 ile imtihan olduğu bu süreçte öğrenme kayıplarının üzerinde durmak gerekiyor. Bu süreçte eğitime erişim ve fırsat eşitliği boyutuyla tartışmalar devam ediyor. Bu süreçte öğrenme kayıplarıyla beraber erişimdeki adaletsizlikten dolayı fırsat eşitliği tartışması devam edecek görünüyor. O yüzden konu bir laboratuvar ortamında masaya yatırılır gibi dikkatle ele alınmalıdır. Politikaların ayak üstü ve gündemi meşgul edecek, anlık tatmin edici şekilde değil uzun vadeli ve sürdürülebilir yapılması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

- "Dezavantajlı bölgelerde okul öncesi kurum açılmasına öncelik verilmeli"

Öğretmenliğe yönelik arz ve talep arasındaki sorununa dikkati çeken Yalçın, "Bunun için mevcut öğretmen açığı dikkate alınarak yıllık atama sayıları artırılmalı ve öğretmen adaylarına gerçekçi kariyer hedefleri konulmalıdır. Öğretmenler Meslek Kanunu'nun öğretmenliğin kariyer mesleği olduğunu ifade edecek şekilde daha önceki politikaların 2006'da Anayasa Mahkemesi ile iptal edilmesiyle oluşan boşluğu giderecek şekilde yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır." diye konuştu.

Ali Yalçın, şunları kaydetti:

"OECD ülkeleriyle kıyaslandığında öğretmen maaşlarının düşüklüğü dikkate alınarak genel olarak öğretmen maaşları artırılmalı, özelde ise mesleki tecrübeye göre maaş artışını sağlayan bir sistem kurulmalıdır. Benzer şekilde Türkiye'deki okul müdürlerinin OECD ülkeleri arasında en düşük maaş alanlar arasında olduğu göz önünde bulundurularak okul müdürlerinin maaşları artırılmalıdır. Okul öncesi kademesine ayrılan bütçe artırılmalı ve özellikle dezavantajlı bölgelerde okul öncesi kurum açılmasına öncelik verilmelidir. Sınıf mevcudu ve öğretmen başına düşen öğrenci gibi hususlarda bölgeler arası eşitsizlikleri azaltmak için yeni okul ve derslik yapılmalı, öğretmen atamalarında dezavantajlı bölgelere daha fazla öncelik verilmelidir. Taşımalı eğitim yerine öğrencilerin evlerine en yakın yerde eğitimin öncelendiği yaklaşım esas alınmalıdır. Türkiye'nin özel harcamalardan kaynaklı olarak eğitimsel eşitsizliğin büyümesini engellemek, tüm çocuklara daha kaliteli ve eşit eğitim fırsatları sunmak için eğitime ayrılan kamusal kaynaklar artırılmalı ve bu kaynaklar dağıtılırken dezavantajlı bölgelere öncelik verilmelidir."

Yalçın, daha kaliteli bir eğitim hizmeti sunulabilmesi için öğrenci başına harcama miktarının 5 bin liradan en az 10 bin liraya çıkarılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile