Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından hazırlanan ‘Mesleki ve Teknik Eğitime Bakış’ odak analiz çalışmasını önemsediklerini dile getiren Öner, “Ticaret, sanayi ve hizmet sektörleri mevcut çalışanlarının bilgi ve becerilerini sürekli yenilemesini istemektedir. Çünkü ülkelerin en önemli sermayesi olan nitelikli insan kaynağı, küresel ekonomik rekabetteki en önemli unsurdur. Bundan dolayı Türkiye’de istihdamı ve iş gücü niteliğini artırmak için mesleki ve teknik eğitim özel bir önem arz etmektedir.” şeklinde konuştu.
Meslek liselerinde okuyan öğrencilerin mezun olduklarında veya mesleklerini icra ederken karşılarına çıkacak yeni ortamlara adapte olabilmeleri için ileri düzey okuryazarlık, iletişim becerileri, yabancı dil ve analitik düşünme gibi genel becerilere sahip olmalarının ve yeniliklere açık olmalarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Öner, “Bundan dolayı, mesleki ve teknik eğitim veren okullardaki öğrencilere hem mesleki ve teknik beceriler hem de akademik beceriler kazandırılmalı; mesleki ve teknik eğitime başlayan ancak genel becerileri zayıf olan öğrencilere yönelik telafi eğitimleri sağlanmalıdır. Böylece, özellikle 9. sınıfta yaşanan sınıfta kalmaların önüne geçilmesi hedeflenmelidir. Ayrıca, mezunlara, dünyadaki değişimlere hızlı bir şekilde adapte olmalarına yardımcı olacak anahtar beceriler kazandırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin okul terklerini azaltmak ve okulu bitirme oranlarını artırmak için yeni programlar başlatılmalıdır.” dedi.
“Eylem, proje ve eğitim politikaları paydaşlarla birlikte planlanmalıdır”
Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin geçirdiği sürece bakıldığında, ideolojik müdahaleler sonucunda sistemin olumsuz etkilendiğini ve çözüme yönelik yapılan bazı düzenlemelerin bazı yapısal sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Öner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün kalkınma planlarında mesleki ve teknik eğitimin önemi vurgulanmış ve güçlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Millî Eğitim Şûra kararlarında da genel olarak mesleki eğitime verilen önemin artırılması gerektiği ifade edilmiştir. Mesleki ve teknik eğitime atfedilen tüm öneme rağmen, Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim sistemi, kronikleşmiş köklü yapısal sorunları bünyesinde barındırmaktadır. Özellikle 28 Şubat sürecinde 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmiş ve meslek liselerine kendi alanları dışında bir yükseköğretimdeki alanı tercih etmeleri durumunda getirilen katsayı engeli, 1999 yılında Yükseköğretim Kurulu tarafından uygulamaya konulmuştur. Millî eğitim sistemine ideolojik nedenlere dayanılarak yapılan müdahaleler, eğitimde, özellikle de mesleki ve teknik eğitim sisteminde telafisi olmayan sorunlara yol açmıştır. Katsayı kararı etkisini yıllar içerisinde göstermiş, meslek liselerine olan talebi ciddi oranlarda azaltmış ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu iş gücünün yetiştirilmesi konusunda önemli bir engel teşkil ettiği iş piyasası tarafından da sıklıkla dile getirilmiştir. Başta Eğitim-Bir-Sen olmak üzere, bazı sivil toplum kuruluşlarının katsayı adaletsizliğini her platformda dile getirmesi sonucunda katsayı uygulaması kaldırılmıştır.”
“Kızların oranı yüzde 50”
Türkiye’de, mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrenci sayısının 1 milyon 800 bin, ortaöğretimdeki payının ise yüzde 31,7 olduğunu belirten Öner, “İstanbul’da mesleki ve teknik ortaöğretimde öğretmen başına 15 öğrenci düşerken, Doğu Karadeniz’de 9 öğrenci düşmektedir. Okul başına en fazla öğrencinin düştüğü bölge 769 öğrenciyle İstanbul, en az öğrencinin düştüğü bölge ise Doğu Karadeniz’dir. Türkiye’de mesleki ve teknik ortaöğretimde özel öğretimin payı yüzde 6’dır. OECD ülkelerinde mesleki ve teknik ortaöğretimde özel öğretimin payı ise genelde yüksektir. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de özel sektörün mesleki ve teknik eğitimdeki payının oldukça küçük olduğu açığa çıkmaktadır. Türkiye’de genel programlara oranla mesleki programlarda öğrenci başına yapılan harcama, hemen hemen OECD ülkeleri ortalaması kadardır. Türkiye’de mesleki programlardan mezun olanların içinde kızların oranı yüzde 50 iken, OECD ülkelerinin çoğunda bu oran yüzde 40 ile 50 arasındadır. Türkiye’de mesleki ve teknik ortaöğretimde kız öğrenci oranı yüzde 39,5’tir. Bu ise mesleki ve teknik ortaöğretimde kızların erkelerden daha önce mezun olduğunu göstermektedir. Türkiye’de mesleki programların mühendislik, imalat ve inşaat öğretim alanlarından mezun olanların oranı yüzde 29 iken, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 34’tür. Buna ek olarak, mesleki programların hizmetlere ilişkin öğretim alanlarından mezun olanların OECD ülkeleri ortalaması (yüzde 17), Türkiye’nin bu öğretim alanlarından mezun olanların oranının (yüzde 8) neredeyse iki katıdır. Üniversite giriş sınavına başvuranların içinde mesleki ve teknik ortaöğretim kapsamındaki liselerden mezun olanlar genelde ön lisans ve açık öğretim programlarına yerleşmekte olup, ön lisans programları ile açık öğretim programlarının ağırlıklı olarak öğrenci kaynağını mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencileri oluşturmaktadır” diye konuştu.
"İş piyasasında meslek okul mezunları daha avantajlı"
Lise dengi meslek okul mezunlarının istihdam oranları genel lise mezunlarına göre yüksek iken, işsizlik oranlarının genel lise mezunlarına göre düşük olduğunu ifade eden Öner, şöyle devam etti: “İş piyasasında lise dengi meslek okul mezunları genel lise mezunu olanlara göre daha avantajlıdır. Mesleki ve teknik eğitimde tüm alanlar bakımından, mezunların kendi alanları dışında çalışma oranları, mezuniyet alanlarında çalışma oranlarından çok daha yüksektir. Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının, mezuniyet alanı dışında istihdamda yer alması, hem sektörün verimliliğini ve ekonomisini olumsuz olarak etkilemekte hem de mesleki programların genel programlara göre daha pahalı bir eğitim olduğu göz önünde bulundurulursa, devletin yaptığı yatırımın yerini bulmaması anlamına gelmektedir.”
Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan iş birliği ile turizmde 11 olan istihdam garantili öğrenci yetiştiren liselerin sayısının her yıl kademeli olarak artırılacağını ve 2023’e kadar 200’e ulaştırılacağını söyleyen Öner, “Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı mesleki ve teknik okulların yaklaşık 800’ünde uygulamalı eğitimi güçlendiren döner sermaye kapsamında üretim yapılmakta ve hizmet üretilmektedir. Bu üretimlerde 2019 yılının ilk 8 ayın da yaklaşık 171 milyon TL’lik bir gelir elde edilmiştir. Bu kapsamda üretimden yapılan yüzde 15’lik hazine kesintisi yüzde 1’e düşürülmüştür. Bu, hem öğrencilerin sektörün talep ettiği yeterlilikleri üreterek öğrenmelerine hem de döner sermaye kapsamında gelirlerin daha da artmasına vesile olacaktır” dedi.
"Mesleki rehberlik ve yönlendirme çalışmaları daha etkin yapılmalıdır"
ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne 2019-2020 öğretim yılında yüzde 1’lik dilimden, İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne de yüzde 1,26’lık dilimden öğrenci yerleştiğine dikkat çeken Öner, “Bu, mesleki ve teknik eğitimin cazibesini artıracak ve toplumda süregelen olumsuz algıyı dönüştürecek çok önemli gelişmedir. Bu model okul iş birliği, mesleki ve teknik eğitime yeni bir nefes, yeni bir heyecan getirmiş olup genişletilmeli, hatta uygun olan tüm üniversitelerle devam ettirilmelidir. Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda, gerekli teşvik adımları atılarak özel sektörün mesleki ve teknik ortaöğretimde daha fazla yer alması sağlanmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Mesut Öner, yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak mesleklerin değiştiğini ve meslek erbabının söz konusu hızlı değişime adapte olmasının beklendiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: “Halen meslek liselerinde okuyan öğrencilerin mezun olduklarında veya mesleklerini icra ederken karşılarına çıkacak yeni ortamlara adapte olabilmeleri için ileri düzey okuryazarlık, iletişim becerileri, yabancı dil ve analitik düşünme gibi genel becerilere sahip olmaları ve yeniliklere açık olmaları oldukça önemlidir. Bundan dolayı, mesleki ve teknik eğitim veren okullardaki öğrencilere hem mesleki ve teknik beceriler hem de genel (akademik) beceriler kazandırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitime başlayan ancak genel becerileri zayıf olan öğrencilere yönelik telafi eğitimleri sağlanmalıdır. Böylece, özellikle 9. sınıfta yaşanan sınıfta kalmaların önüne geçilmesi hedeflenmelidir. Ayrıca, mezunların dünyadaki değişimlere hızlı bir şekilde adapte olmasına yardımcı olacak anahtar beceriler kazandırılmalıdır. Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin okul terklerinin azaltılması ve okulu bitirme oranlarının artırılması sağlanmalıdır.”
Eğitim-Bir-Sen Mesleki Eğitimin Önemine Dikkat Çekti
Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından hazırlanan ‘Mesleki ve Teknik Eğitime Bakış’ odak analiz çalışma raporu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Öner, “Türkiye’de istihdamı ve iş gücü niteliğini artırmak için mesleki ve teknik eğitim özel bir önem arz etmektedir.” dedi.