Bal, kamu çalışanlarının yüzde 1’lik enflasyon farkı ve yüzde 3’lük Temmuz zammına göre yeniden belirlenen maaşlarını aldıklarını hatırlatarak, “Enflasyon farkıyla birlikte 6 ayda yüzde 4’lük zam veren siyasi iktidar kamu çalışanlarını bir kez daha yoksulluğa ve sefalete mahkum etmiştir” dedi.
Temmuz 2013 artışlarına göre 7’nci derecenin 1’inci kademesindeki öğretmen maaşı aile ve çocuk yardımı hariç bin 871 liradan bin 951 liraya yükseldiğini belirten Bal, “Yüzde 4’ün ortalama memur maaşında yapacağı artış 70-80 TL arasındadır. Kamu emekçilerine reva görülen ücret zamları, sürekli artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalmakta, Hükümet, yaptığı komik zamlarla kamu çalışanlarıyla adeta dalga geçmekte, emeklerini yok saymaktadır” diye konuştu.
Özellikle öğretmenlerin AK Parti’nin 11 yıllık iktidarı döneminde yoksullaştığını iddia eden Bal, şöyle konuştu: “Adeta cezalandırılarak kamu çalışanları arasında en düşük ücreti alan kesim olmuştur. Öğretmen maaşı, cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılında 20 cumhuriyet altını değerindeyken, AK Parti iktidarı döneminde gittikçe erimiştir. Öte yandan her ay açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği ne kadar yansıttığı şüpheliyken, enflasyon farkı adı altında kamu emekçilerine layık görülen bu farkın kabul edilmesi mümkün değildir”
HÜKÜMET KAŞIKLA VERDİĞİNİ KEPÇEYLE GERİ ALMAKTADIR
Gelir vergisine esas olan toplam gelir 10 bin 700 TL’ye kadar yüzde 15’ten vergilendirilirken 10 bin 700’den 26 bin TL’ye kadar olan gelir yüzde 20’den vergilendirildiğini ifade eden Bal, şunları kaydetti: “Genelde yılın ikinci yarısında, vergi oranı yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıktığı için çalışandan yüzde 5 daha fazla kesinti yapılmaktadır. Böylece AKP hükümeti, çalışanlara yüzde 4 zam yaptığını iddia ederken aslında çalışanın kazancından yüzde 5 geri almaktadır. Yani zam yapmadığı gibi çalışanın alım gücünü daha da azaltmış olmaktadır. Reel olarak örneğin 1.derecede 17 yıllık evli, eşi çalışmayan ve 2 çocuklu bir öğretmen maaşında 2013 Ocak ayında 110 lira artış olurken ikinci 6 ayda vergi dilimine girdiğinden maaşında 54 lira azalma olmaktadır. İşte buna “kaşıkla verip kepçeyle geri almak” denir.
Çalışanların gelir düzeyini ve alım gücünü yükseltebilmek için gelir vergisine esas olan toplam gelir matrahlarının daha yüksek belirlenmesi ya da vergi oranının daha düşük tutulması gerekmektedir. Örneğin resmi rakamlara göre yoksulluk sınırı altında geliri olanlardan gelir vergisi kesilmemelidir.
Öte yandan öğretmenlerin aldığı ek ders ücretlerinden de vergi kesilmekte; ancak bu kesintiler emekliliklerine yansımamaktadır. Siyasal iktidar tüm kamu çalışanlarını yoksullaştırırken özellikle de eğitim çalışanlarını diğer meslek gruplarına göre daha da yoksullaştırmaktadır.
1 Ağustos 2013’ten itibaren yeni “Toplu Sözleşme” süreci başlayacaktır. Yapılması gereken öncelikle toplu sözleşme yasasından başka her şeye benzeyen 4688 Sayılı sahte ve yandaş sendika yasasına karşı, grevli ve toplu sözleşmeli sendika yasası için mücadele etmektir.1 Ağustos’ta başlayacak tiyatrodan bir şey çıkmayacaktır. Çünkü bu tiyatronun senaryosu emek ve emekçi karşıtlarınca önceden yazılmıştır, figüranları da bellidir. Bu bağlamda sendikal anlayışlarımız ne kadar farklı olursa olsun gerçek sendikaları bekleyen görev, sınıfın çıkarları için sınıf birlikteliğini sağlayıp yıllardır emekçileri açlığa ve yoksulluğa mahkum edenlere karşı “Hak verilmez alınır” anlayışıyla mücadele etmektir”
Eğitim İş Kastamonu İl Temsilcisi Ahmet Tevfik Bal;
Eğitim İş Kastamonu İl Temsilcisi Ahmet Tevfik Bal, kamu çalışanlarının açlığa mahkum edildiğini söyledi.