Dünyanın önde gelen otomotiv orijinal ekipman üreticileri için emisyon ve yakıt tasarrufu çözümleri üreten Delphi Technologies, yarı iletken teknolojiler alanında çalışmalar yapan Cree şirketi ile gelecekte daha verimli ve uygun maliyetli elektrikli araçların üretilmesi adına iş ortaklığı gerçekleştirdi. Bu ortaklık, yarı iletken uygulamalarda kullanılan silisyum karbür adlı bileşiğin temel oluşturduğu MOSFET (metal-oksit yarı iletken alan etkili transistör) teknolojisinin, elektrikli araçlarda kullanılması amacını taşıyor. Böylelikle daha güçlü elektronik sistemlerle birlikte elektrikli araçların sürüş menzillerinin uzaması, şarj sürelerinin kısalması, araç ağırlıklarının azalması ve tasarruf elde edilerek maliyetlerin düşürülmesi hedefleniyor. Delphi Technologies’in 800 Volt invertörlerinde (dönüştürücü) kullanılacak olan MOSFET teknolojisinin, premium sınıf küresel bir otomobil üreticisinin 2022 yılından itibaren üreteceği elektrikli araçlarında yer alması planlanıyor.
Elektrikli araçla ilgili kaygılar bitecek
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Delphi Technologies CEO’su Richard F. (Rick) Dauch, elektrikli otomobil üretiminde büyük kolaylıklar sağlayacak olan yeni iş ortaklığıyla ilgili olarak, “Cree ile olan işbirliğimiz; her geçen gün katılaşan küresel emisyon normlarını karşılamak için çalışan ve tüketicilerin elektrikli araç konusundaki kaygılarına yanıt vermek için geliştirmelerde bulunan otomobil üreticilerine önemli bir fayda sağlayacaktır. Elektrikli araçlarla ilgili; menzil, şarj süresi veya maliyet konularındaki bu kaygıların giderilmesi, otomotiv sektörünün işini önemli ölçüde kolaylaştıracaktır” ifadelerini kullandı.
Elektrikli araçlarda yaşanan büyük değişimin merkezinde olduklarını belirten Cree CEO’su Gregg Lowe ise, “Otomotiv endüstrisini, silikon bazlı tasarımlardan daha verimli ve daha yüksek performanslı olan silisyum karbür çözümlerine geçiş yaparak destekliyoruz. Silisyum karbür konusunda dünya lideri olan firmamız, bu konuda geliştirdiği MOSFET teknolojisiyle pazarın taleplerini karşılamak ve daha verimli yepyeni bir geleceğe ulaşmak için kapasitesini arttırmaya devam ediyor. Delphi Technologies ile yaptığımız ortaklık da, bu teknolojinin otomotiv sektöründe benimsenmesine yardımcı olacaktır.” açıklamalarını yaptı.
Silisyum karbür kabul görüyor
Yarı iletken teknolojilerinde kullanılan silisyum karbür bazlı güç çözümler; içten yanmalı motorlardan elektrikli araçlara geçiş sürecinde olan otomobil endüstrisi tarafından büyük bir hızla kabul görüyor. Elektrikli araçlardaki en değerli bileşenlerden olan invertörler ise birçok açıdan araç verimliliğine katkı sağlıyor. Analiz şirketi IHS’nin araştırmalarına göre de 2030 yılına kadar 30 milyon yüksek voltajlı elektrikli hafif aracın satılacağı tahmin edilmekte. Bu rakam da yıllık satılan tüm araçların yüzde 27’sine tekabül ediyor.
Verilen bilgilere göre Delphi Technologies’in 800 Volt ile çalışan yeni silisyum karbür invertörü, diğer güç aktarma sistemlerini optimize etmek için mühendislere ilave esneklik sağlıyor. İnvertörün sağladığı avantajlar arasında; yer kaplamayan küçük bataryalar, ultra hızlı şarj, hafif ve uygun maliyetli kablo tertibatı, fren anındaki kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüşümünde daha fazla depolama ve dolayısıyla daha fazla menzil yer alıyor. Delphi Technologies’in yeni iş ortağı olan; Wolfspeed marka güç, radyo frekansı, yarı iletken ve LED aydınlatma çözümleri konularında hizmet veren Cree ise, silisyumdan silisyum karbür teknolojisine geçişte küresel çapta öncülük ederek bu alandaki kapasitesini 30 kat arttırmayı planlıyor.
Elektrikli Araçlarda Verim Artacak
Otomotiv ekipman üreticileri için geleceğe yönelik çözümler geliştiren Delphi Technologies, yarı iletken teknolojiler alanında çalışmalar yapan Cree şirketi ile gelecekte daha verimli ve uygun maliyetli elektrikli araçların üretilmesi adına iş ortaklığı gerçekleştirdi. Bu ortaklık, yarı iletken uygulamalarda kullanılan silisyum karbür adlı bileşiğin temel oluşturduğu MOSFET (metal-oksit yarı iletken alan etkili transistör) teknolojisinin, elektrikli araçlarda kullanılması amacını taşıyor. Böylelikle daha güçlü elektronik sistemlerle birlikte elektrikli araçların sürüş menzillerinin uzaması, şarj sürelerinin kısalması, araç ağırlıklarının azalması ve tasarruf elde edilerek maliyetlerin düşürülmesi hedefleniyor.