İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanacak davanın iddianamesinde, 28 Nisan 2010'da emniyet birimlerine gelen bir elektronik mektup ihbarında ''Vika'', ''Dilara'' ve ''Gül'' isimli kişiler elebaşılığında bir fuhuş çetesinin yurt dışından kadın getirerek zorla fuhuş yaptırdığı, bu çetede 18 yaşından küçük kadınların da bulunduğu ve fuhuş yaptırılan kadınların uyuşturucu bağımlısı haline getirildiği belirtiliyor.
Söz konusu suç örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, örgütle bağlantılı şüphelilerin kullandıkları telefonların dinlenmesi sonucunda örgütle irtibatı belirlenen şüpheliler İbrahim Sezer ve Zeki Mesten'in Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu olduklarının ve özellikle Sezer'in bu fuhuş çetesinden sık sık fuhuş amaçlı kadın temin ettiğinin belirlendiği kaydedilen iddianamede, Sezer'in Kadıköy'deki ikametgahını fuhuş amaçlı kullandırdığı, şüpheli Zeki Mesten'in de diğer bir fuhuş örgütüyle irtibatlı olduğu, çetenin fuhuş yaptırdığı kadınları Mesten'e tedavi ettirdiği ve hamile kalan kadınlara kürtaj yaptırdığı ifade ediliyor.
Konuya ilişkin çalışmalar kapsamında bazı adreslerde yapılan aramalarda çok sayıda bilgi, belge, doküman ve dijital veriye el konulduğu kaydedilen iddianamede, söz konusu adreslerde ele geçirilen dijital materyallerin ve dokümanların incelenmesi sonucunda, Halil Can Ekince'nin ikametinden elde edilen dijital veriler arasında toplam 7 bin 654 adet ''yasaklanan bilgileri temin'' suçu kapsamında kalan ve niteliği itibariyle gizli kalması gereken belge bulunduğu belirtiliyor.
İddianamede, ''Şüpheliler İbrahim Sezer, Zeki Mesten, Tamer Zorlubaş, Mehmet Seyfettin Alevcan ve Yücel Çipli'nin yöneticiliğinde fuhuş, şantaj ve tehdit amaçlı suç örgütü oluşturulduğu, bu suç örgütünün devlet güvenliğine ilişkin belge temin etme ve saklama, casusluk faaliyetlerinde bulunma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme, kişilerin sesini gizlice kayda alma ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme eylemlerini gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır'' deniliyor.
Elde edilen tüm delillerden, şüpheliler İbrahim Sezer, Zeki Mesten, Tamer Zorlubaş, Mehmet Seyfettin Alevcan ve Yücel Çipli'nin, çevrelerine topladıkları diğer şüphelilerle birlikte suç örgütü kurdukları ve ayrı ayrı hücre yapılanmasına girdikleri ancak örgüt kapsamındaki tüm faaliyetleri birlikte gerçekleştirdikleri belirtilen iddianamede, şüpheliler Ali Sabri Sanal, Mehmet Kutlu, Mehmet Aygün, Şafak Yürekli, Fahri Can Yıldırım, Kemalettin Yakar ve Birdem Çetinkaya'nın örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri ifade ediliyor.
-EN STRATEJİK KURUMLARDA ÖRGÜTLENME-
İddianamede, suç örgütünün, yaklaşık 5 bin kişinin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak kaydettiği ve sakladığı, çeşitli kurumlarda görev yapan binlerce kişi hakkında toplanan bu detaylı bilgilerin ancak ciddi bir hiyerarşik yapılanmaya sahip, örgüt mensupları arasında eylem ve görev paylaşımı bulunan, azami ölçüde gizliliğe dikkat edilen bir suç örgütünce gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu belirtiliyor.
Suç örgütünün devletin en stratejik kurumlarında örgütlenerek ayrı hücre yapılanmalarına gittiği, gizliliği ön planda bulunduran örgütün özellikle telefon görüşmesi yapmamaya özen gösterdiği, kurumlarda görevli örgüt mensuplarının birbirleriyle irtibatlı oldukları, diğer hücre yapılanmasındaki örgüt mensuplarını tanımadıkları veya irtibat kurmadıkları kaydedilen iddianamede, şöyle deniliyor:
''Örgüt mensuplarının, özellikle çalıştıkları kurumlardan elde ettikleri her türlü bilgi, belge ve materyalleri aynı zamanda örgütün arşivini de saklayan İbrahim Sezer'e gönderdikleri, örgüt mensuplarının özellikle şantaj amaçlı gizli görüntü elde edilmesi, casusluk faaliyetlerine yönelik gizli belge temin edilmesi, yine örgütün kullanmayı planladığı kişilere kadın ve yer temin edilmesi, örgüte düşman veya dost olan veya örgüt tarafından kullanılabilecek kişilerin belirlenmesi, ayrıca bu kişilerle ilgili kişisel verilerin kaydedilmesi işlemlerini yürüttükleri anlaşılmıştır.
Örgüt mensuplarının Kocaeli ve İstanbul'da faaliyet gösteren bir kısım fuhuş çeteleriyle irtibatlı olduğu, bu çetelerden çevrelerinde önemli yerlerde görev yapan askeri personele fuhuş amaçlı kadın temin ettikleri ve örgüte ait evlerde fuhuş yapılmasını sağladıkları, evlere yerleştirdikleri gizli kamera düzenekleriyle bu kişilerin kadınlarla cinsel ilişkilerini gizlice kaydettikleri ve daha sonra şantaj amaçlı kullandıkları, şüphelilerin şantaj amaçlı temin ettikleri ve sakladıkları bu materyallerle istifa etmesini veya emekli olmasını istedikleri askeri personele şantaj yaparak emekli olmasını, bazen de terfisini engellemek istedikleri kişilerin görev yaptığı kuruma ihbar ve posta yoluyla göndererek hakkında soruşturma başlatılmasını temin ettikleri ve böylelikle terfi etmesini engelledikleri belirlenmiştir.
Şüphelilerden ele geçirilen dijital verilerde yer alan gizli belgelerin mahiyeti, sayısı, bu hususta örgütün talimatları ve özellikle elde edilen belgelere ilişkin tutulan notlar göz önüne alındığında, özellikle devletin stratejik kurumlarına sızan örgüt mensuplarının çalıştıkları kurumlardan elde ettikleri devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri bağlı bulundukları örgüt yöneticilerine ulaştırdıkları, kendilerine bu belgeyi getiren ancak örgüt üyesi olmayan kişilere ücret ödedikleri, özellikle TÜBİTAK tarafından TSK için yürütülen ve ülke yararına gerçekleştirilen projeleri durdurmaya, yavaşlatmaya veya engellemeye çalıştıkları, casusluk faaliyeti kapsamında elde ettikleri bazı belge veya projeleri yabancı ülkelere pazarlamayı planladıkları, eylem ve faaliyetlerine devam etmek amacıyla çalıştıkları kuruma alınacak elemanlar arasına örgüt mensuplarını veya örgüte yakın kişileri yerleştirmeye çalıştıkları anlaşılmıştır.''
Emekli albay İbrahim Sezer'in duruşma tarihi belli oldu
Şantaj ve casusluk iddalarıyla ilgili aralarında emekli albay İbrahim Sezer'inde bulunduğu 16'sı tutuklu 56 kişinin ilk duruşması 20 Nisan çarşamba günü.