Şahin, konuya ilişkin yaptığı yazılı değerlendirmede dikkat çekici tespitlerde bulundu. İlk mahkemenin olayı örtbas ettiğini savunan Şahin, Ergenekon savcılarına gelince skandalın ortaya çıktığını kaydetti. "Hiç şaşırmadım. Danıştay saldırısının OYAK Özel Güvenlik Sistemi bilgisi dışında yapılacağını düşünmek safdillik olur. Hele de kameralarda arıza vardı numarası çekildiği anlaşıldıktan sonra." diyen Şahin, şöyle devam etti: "Acaba OYAK Güvenlik başka hangi kurumların güvenlik işlerini yapmaktadır? Acaba kargaşa çıkarmak, ülkeyi kaos ortamına sürüklemek için şimdi sıra hangi kurumda benzer bir provokasyon planlanmaktadır? Hele bu kurumların masum yetkilileri siz hangi niyetlerle bu işi ülkemizin artık en güvenilir olmayan bu kurumuna emanet ettiniz? İhaleler serbest rekabet şartlarına uyularak mı yapıldı yoksa silahların gölgesinde mi?"
Cumhurbaşkanı veya Başbakan'ın Denetleme Kurulları ile derhal bu kurumun almış olduğu bütün ihalelerin inceletmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, mali yönden de inceleme yapılması gerektiğini kaydetti.
Ergenekon ile bir bağlantısının olup olmadığına mutlaka savcıların bakacağını anlatan Şahin, "Burnuma pis kokular geliyor. Hatta Ergenekon'un maddi kaynaklarını araştıranlar OYAK'ın bu tabloda yeri var mıdır, iyice incelemelidir. Üzülerek söylüyorum ama bir kere güven sarsılmıştır. İncelenmeden bu kadar şaibenin altından kalkılmaz. Dilerim konu örtbas edilmez." dedi.
OYAK TİCARİ FAALİYETLERDEN ARINDIRILMALIDIR
Şahin, "Mali ve idari olarak siyasi otoritenin kontrolü olmayan hangi güç olursa olsun, bir gün ülkenin başına gaileler açar. Bu güne kadar olduğu gibi. Demokrasi; TSK'nın emrinde kontrolsüz bir güç olan OYAK'ın bütün ticari faaliyetlerden arındırılıp gerçek manada bir yardım sandığı haline getirilmeden tehditten kurtulmuş sayılmaz. Nasıl çağdaş modern bir devlet, ticaret yapmaz cincik boncuk şeylerle uğraşmaz, genel olarak düzenleyici ve kontrol mekanizmalarını kurar ve denetlerse; modern bir ordu da ticari sayılabilecek faaliyetlerle, kantin işletmekle, kamp kurup işletmekle, oteller kurup işletmekle uğraşmamalıdır. Asıl işi olan milli savunma hizmet ihtiyaçlarının en ekonomik, en kaliteli nasıl sağlanacağına odaklanmalıdır."
TSK mensuplarının OYAK'a üyeliğinin mecburi olduğunu dile getiren Şahin, maaşlarının yüzde 10'unun kesildiğini açıkladı. Kanunun belirlediği doğal üyeler dışında seçilmesi gerekenlerin hep emirle atandığına dikkat çeken Şahin, üyelerinin çoğunluğunu oluşturan astsubayların hiçbir kurulda temsil edilmediğini ve dünyanın hiçbir ülkesinde ticari faaliyetinin dışında milyonlarca lira kasasına akan başka bir ticari kuruluşun bulunmadığını savundu.
"Kim bilir bu ülkede ne trajik OYAK ihale hikâyeleri vardır." diyen Şahin, askerlik süreleri boyunca maaşlarından yüzde 5 kesilen asteğmenlere ise terhislerinde hiçbir ödeme yapılmadığını belirtti. Ölen, şehit olan arkadaşlarına verilen yardımlara sayıldığını anlatan Şahin, "Üyelikte beş yılını doldurmadan ayrılma durumunda olanlara hiçbir şey ödenmez. On yılını doldurmayanlara sadece ödedikleri aidatlar ödenir. Ne ala ülke. Patagonya'da var mıdır böyle bir durum. On yılın üzerinde ayrılanlara ise sistemin bütün haklarından yararlanır. Kesinlikle anayasaya aykırı bir hükümdür. Gerçi yaptığı yardımların ne kadar yeterli olup olmadığını bilmemiz zor. OYAK kurulduğu zaman rahmetli Vehbi Koç, sandığın yönetimini veya kesilen aidatların kendisine verilmesi durumunda her üyeye emekliliğinde bir araba ve bir ev vereceğini vaat etmişmiş. Rivayet işte dolaşır ortalıkta. Bırakın evi, ben TSK'dan ayrılınca OYAK'tan aldığım parayla bilmem dört teker ve belki arabanın birkaç parçasını daha alabilirdim. Ama haklarını yemeyelim Oyakbank'ı devletten bedava alıp, allayıp pullayıp iyi paraya satınca ve de Ereğli Demir Çelik Fabrikası'nı silahların gölgesinde alıp iyi paraya satınca, üyeler de bayram ettiler. Şimdi çıta yükselmiş diye duyuyoruz." ifadelerini kullandı.