Yıldar, “Savcılık da bu hadisenin üzerine giderse bu olayın detayı ortaya çıkar. Saldırıda M16 silahı kullanıldığını biliyoruz. Tatbikata fiilen katılanlarla da görüştüğümüzde ‘Bu fiilen seken bir kurşun değil, zaten balistik olarak o mesafeden seken merminin öldürmesinin imkânı yok.’ denildi. Ancak, sekti denilen mermi ile bir albay şehit edildi.” dedi.
"MEZHEPÇİ YAPILANMA YÜZÜNDEN EN BÜYÜK YARAYI TSK ALDI"
Emekli Kurmay Yarbay Yavuz Yıldar, Cihan Haber Ajansı(Cihan)'na yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinde en ağır darbeyi TSK’nın aldığını savundu. O dönemde, siyasi mezhepçi bir anlayışla sürdürülen tayin ve terfilerle TSK’nın siyasetin içine battığını ifade eden Yıldar, “TSK içen böylelikle nifak sokuldu. İnsanların birbirine güveni kalmadı. TSK’ya alınan sivil memur ve öğrencilerin büyük çoğunluğunun özellikle mezhepçi olmaları göz önünde bulundurulurdu. YAŞ kararları ile binlerce haksız yere TSK’dan ihraç edildi. Bu gelişmelerin sonucunda TSK’da birlik ve beraberlik ruhu bozuldu. Bu ağır hasarın onarılması ve birlik ve beraberliğin sağlanması bana göre büyük zaman alacak.” diye konuştu.
"28 ŞUBAT DAVANIN AÇILMASI İLE SON BULDU"
TSK’nın içindeki cuntacı bir grubun basına istediği manşetleri attırdığına dikkat çeken Yıldar, basının bunu abartarak yayınladığını o dönemki mezhepçi yargının da bu haberlere dayalı olarak partiler hakkında kapatma davası açabildiğini söyledi.
O dönemin çoktan geride kaldığını dile getiren Yıldar, “Bu durum ülkemiz ve demokrasimiz adına artık geride kalmıştır.” dedi.
"2007 DE YAPILAN SEÇİMLERDE BİLE MİLİTARİZM BU ÜLKEYE SAHİPTİ"
Esas büyük fotoğrafta ise ABD ve İsrail’in bu olayı tezgâhladığına dikkat çeken Yıldar, şöyle devam etti: “Hatırlarsak SSCB dağıldıktan sonra NATO’nun varlığı hem AB’de hem de Türkiye’de sorgulanmaya başladığı bir süreçte köktendincilik tehlikeli olarak kabul edildi. MGK bildirilerinde ve ilgili kurumlarda hep irtica ön planda tutuldu. Şehitler verdiği halde her nedense irtica bir numaralı hedef olarak gösterildi. Bu NATO talimatlarının bir sonucuydu. Ama TSK, Yargı ve Basın bu amaç için acımasız olarak kullanıldı. Türkiye’de solun oyu yüzde 30, sağın oyu yüzde 70’tir. Genel olarak böyledir. Dolayısıyla parlamento da muhafazakâr bir yapı vardır. Böyle bir durumda yaşanılacak tabloyu bu dönemde anlayabiliyoruz. Dolayısıyla yüzde 70 altında bulunan bir parlamentonun kontrol altında tutulabilmesi için TSK yargı ve basın çok acımasızca kullanıldı. Sandıktan kim çıkarsa çıksın TSK, yargı ve basın ciddi bir kontrol mekanizması kurmuştu. Bunun aşılması mümkün değildi. 2007’ de yüzde 47 alan iktidar partisine kapatma davası açılmasını hatırlayalım. Neler yaşandığını gördük hep birlikte.”
"ÇEVİK BİR'İN BASKILARI İLE GİRDİĞİM İŞTEN ATILDIM"
28 Şubat sürecinin ülke insanlarını TSK ile karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Yıldar, "Şimdi söyleniyor ya yargılamalar uzun. Evet, doğrudur ama o dönemde binlerce insan sorgusuz sualsiz kapının önüne konuldu. Üstüne üstelik kapının önüne koydukları zaman da işten çıkartılmaları için ne yapılması gerekiyorsa yapıldı. Aynısını ben de yaşadım, Çevik Bir’in baskıları ile girdiğim firmadan kapı dışarı edildim. Gerekli yasal mücadelemi yaptım. Sonuç olarak ortalama bir vatandaş olarak yaşıyorum. Gelinen noktada, özgürlüklerinden olan ülkeye bir dönem çok çektiren bu insanlar hakkında adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Oh olsun diyemiyoruz. Çünkü insan olarak üzülüyoruz. İnsan olarak üzülmek ayrı bir şey o dönemin hesabı sorulmalı. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
Emekli Yarbay Yıldar: Kıvrıkoğlu’na M16 İle Kurşun Sıkıldı
28 Şubat sürecinde ordudaki cunta yapılanmasını ihbar eden ve yargılanmak durumunda kalan emekli Kurmay Yarbay Yavuz Yıldar, Kıvrıkoğlu’na Kıbrıs’ta düzenlenen suikastla ilgili TSK’nın yeterince inceleme yaptığını söyledi.