MHP Grup Toplantısında partililere seslenen Bahçeli, "Uzun, yorucu ve bir o kadar karmaşık bir yılın bitimine çok az bir süre kala sizlerle bir kez daha mutlu olmanın kıvancını yaşıyorum" diye konuştu.
Keçiören’de 253 iş yerinin kullanılamaz hale geldiği Osmanlı Halk Pazarına yönelik konuşan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"İlk tespit ve açıklamalar yangının elektrik kontağından çıktığına işaret etmektedir. Her ne olursa olsun yangından zarar gören esnafın zarar ve ziyanını karşılamak hükümetin öncelikli görevidir. Bu kış kıyamette ekmeğini kazanmanın, çorbasını kaynatmanın telaşında olan kardeşlerimiz yüzüstü bırakılmamalı, kaderine terk edilmemelidir. Parti olarak Keçiören Osmanlı Pazarı esnafının taleplerini yakından takip edeceğimizi, onların dertlerine ortak olacağımızı ifade ediyor, tüm esnaf kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum."
"BU MÜBAREK GÜNDE ALLAH’TAN NİYAZIM BİZİ HELALİN YOLUNDAN AYIRMAMASI"
Konuşmasında, Mevlid Kandili mesajını da ileten Bahçeli, "Bu gece alemlere rahmet elçisi olarak inmiş Efendimiz Resulullahın dünyaya teşrifini hasret, hürmet ve hayranlıkla yad edeceğiz. Sizlerin, milletimizin ve tüm İslam dünyasının Mevlid Kandilini tebrik ediyorum. Ne mutlu bizlere ki adalet, ahlak, merhamet ve şefkat zirvesi, iman, inanç, insaf, izzet kutlu aziz Peygamberimizin izinden yürüyoruz. Bu mübarek günde Allah’tan niyazım, bizi helalin yolundan ayırmamasıdır" dedi.
Bahçeli, helale yüz çevirmenin, "haramla sözleşmek ve nikahlanmak" anlamına geldiğini belirterek, "Bir toplumu içten içe çürüten en ağır sorun rüşvetle birlikte haramın açıktan savunulmasıdır ve dinimiz bunu net olarak yasaklamıştır. Rüşvet ve yolsuzluk kamu düzenini sarsan bir suçtur. Rüşvet veren devlete taarruza geçmiştir ve bu yüzden suçludur. Rüşvet sosyal düzenin bozulduğu dönemlerde ortaya çıkmaktadır. Rüşvet insanlığın reddettiği, inancımızın ve kültürümüzün telin ettiği bir sapma halidir. Ecdadımız rüşvet alana ’mürteşi’, rüşvet verene ’raşi’ diyor ve bu ikiliyi mahkum ediyordu" diye konuştu.
Barbar kavimlerin bile rüşvetle mücadele ettiğini anlatan Bahçeli, Peçevi tarihini kaynak gösterdi. Bahçeli, şunları söyledi:
"Rüşvet devletin selametine karşı işlenmiş ağır bir cürümdür. Devlet otoritesinin zayıflamasıyla rüşvet arasında doğru bir bağlantı vardır. Darbe diyerek savuşturulan ve kapatılan 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmasını bir de bu göz ve bilgi dağarcığıyla değerlendirmek lazımdır."
"GÜN GELECEK DEVRAN DÖNECEK RÜŞVETÇİ, HORTUMCU, HARAMZADELER ADALET ÖNÜNE ÇIKACAK"
Bahçeli, konuşmasında yapılan yolsuzluklara değinerek "17-25 Aralık milli vicdanda kapanmamış bir yaradır. ’Yedirmeyiz’ diyenler ne var ne yok yemiştir. ’Birlikte yürüdük’ diyenler yürütmede, götürmede ustalaşmışlardır" ifadesini kullandı.
Bahçeli, konuşmasında kibirli olmayı eleştirerek, "Kibirli ve küstah bir dille rüşveti günah işleme özgürlüğü sayanlar ahlak ve adaleti kilitlemişlerdir. Hâlâ rüşvetle çarkları dönen vakıflar söz ve güç sahibidir, hâlâ ayakkabı kutularından çıkan deste deste banknotlar hafızalardadır. Yatak odalarındaki haram madenleri, bakan ve başbakan çocuklarının çevirdiği dolaplar, dört yüzsüz bakanın hırsızlıkları dillerdedir. Hala Erdoğan’ın zeki oğluyla para eritme üzerine yaptığı konuşması akıllardan çıkmamıştır. Gün gelecek devran dönecek, rüşvetçi, hortumcu, haramzade, millete küfreden, yüzdelerle ihale alan kim varsa doğruca adaletin önüne çıkacaktır. Bu ya olacak, ya olacaktır. Başka bir seçenek kesinlikle yoktur" diye konuştu.
"ÖLEN MÜSLÜMAN ÖLDÜREN YİNE MÜSLÜMAN"
Peygamber Efendimizin mirasının günümüzde karalandığını, kanlı ve karanlık çekişmelere gerekçe yapıldığını savunan Bahçeli, "Bu en başta İslamiyet’in özüne ve ruhuna büyük bir saygısızlıktır. Dini kılıf yapan azılı teröristler, Peygamberimizin hatıra ve emanetlerine acımasızca, ahlaksızca kastetmektedir. İslam alemi, Müslüman coğrafyası öyle bir buhrana sürüklenmiştir ki katliamlar seriye bağlanmış, ardı arkası kesilmeyen cinayetler volkan gibi patlamıştır. Şu kadar ki ölen Müslüman öldüren yine Müslüman’dır" ifadelerini kullandı. Bahçeli, Orta Doğu’daki gelişmelere değinerek sözlerine şöyle devam etti:
"Medeniyet beşiği Orta Doğu’nun haline bakınız. İslam ülkelerinin perişanlıklarına, halkından, ahlak ve maneviyattan kopuk yönetimlerin kokuşmuşluğuna özellikle dikkat ediniz. Aslında bu sorunların hepsinin ortak paydasında Hazreti Peygamberin hayatına, tebliğine ve mesajlarına duyarsızlık, ilgisizlik ve münafıkça yaklaşım bulunmaktadır. İslam’a en büyük kötülük yine İslam adına, şiddeti ve nefreti bir siyaset ve çıkar aracı olarak kullanan günahkarlardan gelmektedir. Yüce dinimiz ne diyor, ne buyuruyorsa tam tersi yapılmaktadır. Kur’an’ın ’Bir cana kıyan tüm insanlığın canına kıymış gibidir’ bağlayıcı hükmü hiç kimsenin gündeminde yoktur. İçimizde, dışımızda bu kadar felaket yaşanırken lafa gelince alimliğiyle övünen zevat, sıra sorumluluk almaya gelince ortadan kaybolmaktadır. Allah dostları suskundur. Ortak akıl paslanmış, ortak vicdan kurumuştur."
"ÇAĞIN MANEVİ REHBERLERİNDEN HERHANGİ BİR TESİRLİ İTİRAZ YOK"
Bahçeli, İslamiyetin kalbi hançerlenip tüm uzuvları hakarete uğrarken çağın manevi rehberlerinden herhangi bir etki ve tesirli bir itiraz işitilmediğini söyledi.
Bahçeli, bu çarpıklığın en az İslamiyeti içine alan kaos kadar hazin ve düşündürücü olduğunu belirterek, "Diline bakarsak alim, kalbine bakarsak kapalı ve mühürlü olduğu ortaya çıkacak birçok sözde alim sürekli ivme kazanan zulmün düzeninden rahatsız değildir. Çünkü bunların samimiyet kapısı sürgülüdür. Çünkü bunların içi hoca, dışı bacadır. Müslümanların itikat, fıkıh ve hatta siyaset konusunda farklı mezheplere ayrılmış olması örtülemez, telafi edilemez düşmanlıklar doğurmaktadır. İslam dünyası eşitsizliğin, vicdansızlığın, ölçüsüzlüğün kurbanıdır. Her gün beş vakit okunan ezanların hatırına, her gün ’Allah’ diye semaya kalkan eller, her gün yürekten ’amin’, gönülden ’şükür’ diyen tertemiz vicdanlar adına var olan kin ve kirliliğe ne zaman dur diyeceğiz. Bu sorunun cevabını mutlaka düşünmek mecburiyetindeyiz. Yoksa dehşet girdabı her geçen gün genişleyecektir. İslamiyet’in terörle anılması, terörle özdeş gösterilmesi, konusunda sinsi ve çok yönlü propaganda çalışması yürüten çevrelere müsaade edemeyiz" dedi.
"BUNLAR EMPERYALİZMİN UŞAĞI, İBLİSİN TRUVA ATIDIR"
Devlet Bahçeli, elinde silah, dilinde küfür, belinde bomba ile önüne gelene ateş saçan, hedef gözetmeksizin gözüne kestirdiğini yok eden, doğrayan ve parçalayan canilerin İslam dairesinde görülemeyeceğini ve görülmesine de sessiz kalınamayacağını vurguladı.
Küresel güçlerin maşası olan IŞİD, El Nusra, Boko Haram, Eş Şebab, El Kaide ve benzeri cinayet örgütlerinin İslam’la uzaktan yakından bir ilişkisi olamayacağını anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Masum canlara kıyanlar Müslüman değil kafir işbirlikçisidir. Mürşit kisveli müşrikler, Müslüman görünümlü müfritler, İslam’ı can evinden vurmaktadır. Bunlar emperyalizmin uşağı, iblisin truva atıdır. Ne yazık ki İslam alemi tümden karıştırılıp istikrarsızlığa gömülürken bu çeteler yüksek fiyatlardan kiralanmakta, her pis işte kullanılmaktadır. Batı, doğudaki bilhassa İslam alemini çerçevesine alan stratejik hedef ve hesaplarını ele geçirmek maksadıyla devşirdiği militan kadrosuna tetikçilik yaptırmaktadır. İslam coğrafyası terörle yıldırılmak, terörle teslim alınmak istenmektedir."
'Emperyalizmin Uşakları, İblisin Truva Atları'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İslam coğrafyasında yaşanan gelişmelerle ilgili, "Mürşit kisveli müşrikler, Müslüman görünümlü müfritler, İslam’ı can evinden vurmaktadır. Bunlar emperyalizmin uşağı, iblisin truva atıdır" dedi.