Hata yaptığında hatasını kabul eden ama doğru bildiğinden de asla vazgeçmeyen bir fikir namusuna sahipti. Şuanda esen her rüzgarın önünde eğilen, çıkarlarına göre tavır belirleyen, dün söylediğinin tam tersini söylemekten kaçınmayanlara bakınca Necip Fazıl’ın ve onun geçmişten alıp bugüne miras bıraktığı fikir namusunu daha iyi anlıyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Star Gazetesi’nin düzenlediği “Necip Fazıl Ödülleri 2014”ün takdim törenine katıldı.
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, AK Parti İl Başkanı Aziz Babuşçu, Star Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu, Şair Necip Fazıl Kısakürek’in oğlu Mehmet Kısakürek ile şair, yazar, araştırma ve fikir insanları ile davetliler katıldı.
TV spikeri Beyza Hakan Özek’in sunumuyla başlayan tören, Şair Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Kaldırımlar’ adlı şiirinin sinevizyon gösterimi ile devam etti. Törende ilk kürsüye davet edilen Milli Eğitim Bakanı Avcı, yaptığı konuşmada, “Sevgili Mustafa Karaalioğlu konuşurken, üstadın hatırasına bugüne kadar gereğince sahip çıkamadığımızı söylerken doğrusu bu ihmalde veya gecikmede en büyük payı Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığını düşünmeden edemedim” dedi.
Sözlerinin alkışlanması üzerine Avcı, “Şimdi burada bu ihmali alkışlamadığınızı biliyorum. Bu ihmalin farkına varmış olmanızı alkışladığınızı bilerek inşallah 10 yıldır özellikle sosyal bilimler liselerimizde, imam hatip liselerinde üstadın özlediği gençlerin mayasının tutmakta olduğunu ama bununda yeterli olmadığını, bütün eğitim sistemimizin üstadın özlediği Türkiye’ye yakışan gençleri yetiştirmeye vakıf olması gerektiğini bilerek çalıştığımızı, bu tam üstada yakışan uzunlukta bir cümle oldu, bilmenizi isterim” dedi.
Avcı, “Allah’tan rahmet diliyorum. Herhalde pek az mütefekkir, rahmetlinin sevdiği tabirle mütefekkir böylesine bir başarıya imza atmıştır. Bugün Türkiye’yi yöneten kadroları tek tek gözden geçirdiğimizde her birimizin başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm bu kadroların üstadın seçmesinden geçtiğini, o bereketle buralara hizmetlere imza attıklarını hepimiz biliyoruz. Bu sebeple Allah’tan rahmet diliyorum. Gerçekten üstat yine kendisinin çok sevdiği tabirle bir kelimeyle özetlerse, herhalde itiraz kelimesiyle vasfedilebilirdi. İtiraz adamıydı ve o itiraz milletin çok tarihi dönemecinde çok gerekli bir itirazdı. O dönemde herkesin her şeye kolayca evet dediği o dönemlerde ‘Hayır o öyle değil’ diyen bir Necip Fazıl olmasaydı bugün Türkiye çok farklı bir yerde olabilirdi” diye konuştu.
Ardından kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine ödül törenini düzenleyen ve ödüle layık görülen yazar, şair ve mütefekkirlere teşekkür ederek başladı.
Erdoğan, “Bir büyük umudu, aşkı, sevgiyi büyüten, ölüme, bilime ve aşka düğüne gider gibi gideriz diyen bir modern dervişi, Hüseyin Atlansoy’u tebrik ediyorum. Yalnızlığa, ölüme, yabancılaşmaya bir pencere açan, o pencereden umuda, sevgiye ve geleceğe bakan genç yazarımız Nuray Süngü’yü aynı şekilde tebrik ediyorum. Bize medeniyetimizin zirvesi Mimar Sinan’ı hatırlatan, tarihi ve bugünü kucaklaştıran değerli akademisyenimiz Gülru Necipoğlu yine bu ödüle layık görüldüğü için kutluyorum. Bir kitap aşığı olan, kültürümüze, medeniyetimize eşsiz katkılar sunan ve aynı zamanda sahip olduğu hazineyi öğrenci yetiştirmek suretiyle genç nesillere de aktaran akademisyenimiz İsmail Erünsal hocamızı aynı şekilde tebrik ediyorum” dedi.
Yazar Nuri Pakdil’den övgüyle bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Necip Fazıl Saygı Ödülü ilk olarak kime verilmeli diye sorulduğunda sanırım herkesin aklına o gelecektir. Selamlamasını dahi ‘Dostlarım sizi antifaşist, antiemperyalist, antikapitalist ve antifiravonist duygularımla’ diye yapan ‘İnsanın en çok kalbi temiz olmalıdır’ diyen sevgili Nuri Pakdil’i özellikle kutluyorum” diye konuştu.
Erdoğan, “Hiç şüphesiz Türkiye’nin, Türkiye’deki kültür, sanat ve fikir hayatının böyle bir ödüle ihtiyacı vardı. Şahsen bu ödülü son derece önemli ve anlamlı buluyorum. Türkiye değişirken, Türkiye artık zincirlerinden, prangalarından ve dar kalıplarından kurtulurken, kültür sanat ve fikir hayatının da kendisine musallat olan vesayetten kurtulmasının zamanı gelmişti. Türkiye’de ve dünyada şairlerin, yazarların, mütefekkirlerin adına çok sayıda ödül veriliyor. Bu ödüllerin birçoğuna baktığınızda belli kalıpları aşamadığını, belli ideolojik gözlüklerini atamadığını, kendisine musallat olan vesayetten kurtulamadığını görüyoruz. Ödüllerin sadece ödüllerde değil, teşviklerin, kayırmaların, desteklerin, belli çevrelerde belli camiaların içine hapsolduğuna ve çıkamadığına şahit oluyoruz. İşte Necip Fazıl Kısakürek Ödülleri en başta bu dar kalıpları parçalayacak, kültür ve sanat dünyasındaki vesayete karşı çıkacak, sanatta, fikirde dahi egemen olan al gülüm ver gülüm anlayışını inşallah ortadan kaldıracak. Bu ödüllerin aydın baskısına, aydın vesayetine karşı bir itiraz olduğu umudunu taşıyorum” dedi.
Şair Necip Fazıl Kısakürek’ten övgüyle bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düşünün ki cümlelere, kelimelere, harflere en ağır baskıların uygulandığı bir dönemde kahramanca öne çıkıp ben varım diyebilen. Madem ki ben varım o zaman Türkiye vardır diyebilen. Hatta benim olmadığım yerde kimse yoktur diyebilen bir özgüven abidesiydi. Bakın bazıları onun şiirlerini ve yazılarını okumamış ve dinlememiş olabilir. Ama inanın bugün sahip olduğumuz fikir, aksiyon, dimdik duruş ve özgüven onun verdiği mücadelenin bir eseridir. Bugün eğer dünün ezilmişleri, mazlumları, ötekileştirilmişleri, siyasette bende varım diyor, adaletle yönetme mücadelesi veriyorsa bunda Necip Fazıl’ın aşıladığı özgüvenin etkisi vardır. Bugün eğer yerli, milli değerlerle örtüşen şiirler yazılıyor, romanlar, hikayeler yazılıyor, filimler yapılıyorsa bunda Necip Fazıl duruşunun etkisi vardır. Bugün eğer Türkiye’nin belli bir kesimini, sessiz yığınlarını, köylü, taşralı, cahil, geri kafalı diye tahkir edenlerin karşısında ‘hadi oradan sen de kimsin’ diyebilen bir cesaret ve güven varsa inanın bunda Necip Fazıl’ın çok büyük bir etkisi vardır” şeklinde konuştu.
Erdoğan, “Necip Fazıl için fikir çilesi de, fikir namusu da son derece önemli kavramlardır. Hatta şunu da söylemem lazım. Hata yaptığında hatasını kabul eden ama doğru bildiğinden de asla vazgeçmeyen bir fikir namusuna sahipti. Şuanda esen her rüzgarın önünde eğilen, çıkarlarına göre tavır belirleyen, dün söylediğinin tam tersini söylemekten kaçınmayanlara bakınca Necip Fazıl’ın ve onun geçmişten alıp bugüne miras baktı fikir namusunu daha iyi anlıyorum” dedi.
Erdoğan, “İşte en son birisi çıktı, yazdığı bir makalede devletin geleceği adına seküler güçleri sorumluluk almaya davet etti. Bundan 7 yıl önce kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan ırkçı işçi kesimler ‘ordu göreve’ diye çağrılar yapıyorlardı. Zamanın cilvesine bakın ki bugünde aynı şekilde kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan aynı şekilde ırkçı zihinler devletin geleceği adına seküler güçleri göreve davet ediyor. Eğer fikrin namusu yoksa, ahlakı yoksa, fikrin ruhu yoksa işte böyle insan en uçlarda döner durur. Bir gün bakarsınız devlet düşmanı olmuş, bir gün bakarsınız darbecilik yapıyor. Bir gün bakarsınız barış güvercini olmuş, bir gün bakarsınız eline taş almış askere atarak teröristlik yapıyor. Bir gün bakarsınız ırkçılıktan şikayet ediyor, bir gün de bakarsınız kendisinden nefret eden ırkçılardan darbe dileniyor. Bununla da asla bir tek kişiyi kast etmiyorum. Türkiye’nin son 12 yılına bakın orada çok sayıda böyle örnek göreceksiniz. En uç fikirlerin ortak çıkarlar söz konusu olunca nasılda fikri ve fikrin namusunu bir kenara bırakıp ittifaklar kurduklarını göreceksiniz. Necip Fazıl kendisinden öncekiler gibi bize ahlakı olmayan her mücadelenin yanlış olduğunu öğretir” şeklinde konuştu.
Erdoğan’ın konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Necip Fazıl Şiir Ödülü’ne Hüseyin Atlansoy layık görüldü.
Atlansoy’a ödülünü Necip Fazıl Kısakürek’in oğlu Mehmet Kısakürek takdim etti. Necip Fazıl Hikaye Ödülü’ne ise Günay Süngü layık görüldü.
Sahneye davet edilen Süngü’ye ödülünü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş takdim etti. Fikir Araştırma dalında Prof. Dr. Gülru Necipoğlu ile Prof. Dr. İsmail Erünsal ödüle layık görüldü.
Necipoğlu ve Erünsal’a ödüllerini Bakan Avcı takdim etti.
ERDOĞAN, PAKDİL’İ AYAKTA DİNLEDİ
Necip Fazıl Ödülleri 2014 Ödülü’ne ise Yazar Nuri Pakdil layık görüldü.
Pakdil’in ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan takdim etti. Sahneye davet edilen Pakdil, ödülünü almadan önce bir konuşma yaptı. Pakdil’in konuşması boyunca Erdoğan’ın Pakdil’i ayakta dinlediği görüldü.
Pakdil, ardından ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı. Tören, ödüle layık görülen diğer isimlerin tek tek sahneye davet edilmesi ile son buldu.
Erdoğan Açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Necip Fazıl için fikir çilesi de, fikir namusu da son derece önemli kavramlardır.