Erdoğan'dan Bdp'ye Sert Eleştiri Kızılcahamam

N'DAN BDP'YE SERT ELEŞTİRİ

KIZILCAHAMAM (A.

N'DAN BDP'YE SERT ELEŞTİRİ

KIZILCAHAMAM (A.A) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bizim sevdiğimiz kadar, benim Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olduğunu söyleyenler inanın onları bizim temsil ettiğimiz kadar temsil edemezler. Verdikleri hizmete bakın, onlara kazandırdıklarına bakın, mukayeseyi ona göre yapın. Öyle lafla, 'biz Kürtlerin temsilcisiyiz' demekle olmuyor. Onlar bizim kardeşimizdir, bizim vatandaşımızdır, hepsine aynı mesafedeyiz ve hepsinin de haklarını korumak bizim boynumuzun borcudur' dedi.
Erdoğan, Kızılcahamam'da düzenlenen AK Parti 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısında yaptığı konuşmada, terör örgütünün sabah namazını kıldırmaya giden imamı katlettiğini ve ailesini de orada yaşatmadığını, bu terör örgütünün desteğiyle de ülkede siyaset yapanların olduğunu söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bunlar bu ülkenin gerçeği ve ondan sonra da kalkıp barış diye konuşanlar var. Ne barışı, hangi barışı savunuyorsunuz? Bir cami imamını öldürecek kadar ileri gidebiliyorsunuz. Ailesini o vilayetten, doğdukları, büyüdükleri yerden tehdit ederek kovacak kadar ileri gidebiliyorsunuz. Hangi barış? Bunların kitabında barış yok, bunların dilinde barış var. Asla böyle bir dertleri yok. İşte, bu noktada ben şunu söylüyorum, bu noktada yazılı ve görsel medyaya tekrar hatırlatıyorum, sizler Türkiye'nin barışına bu noktada yardımcı olmak durumundasınız. Bu sorumluluk sadece bizde değil, sizde de bu sorumluluk var. Eğer sizler kalkar da bu ülkede bölücü terör örgütünün veya yandaşlarının başlıklarını atarsanız, onların propagandasına vesile olursanız, terörün aramadığı şey budur. Siz onları bulmuş olursunuz, buldurmuş olursunuz ve tarihe bunun hesabını da veremezsiniz.' 

-'ÜLKEMİZİ BÖLME GAYRETİ İÇERİSİNDE OLANLARIN PLANI...'

Bugün 8 yıl öncesine göre konuşulamayanların konuşulduğu, itibar ve güç kazanmış, olağanüstü halin kalktığı, farklı dil ve lehçelerin öğretildiği, öğrenildiği, devlet televizyonundan farklı dil ve lehçelerin öğretildiği bir Türkiye'nin olduğunu belirten Erdoğan, sunları söyledi:
'Ama burada bir şey söyleyeceğim, benim Almanya'da Alman şansölyesiyle konuştuğumu burada farklı şekilde yorumlayan gazeteci veya bazı kalemşörler veya dilbazlar var. Benim söylediğim şudur, bizim Almanya'da Alman yönetiminden istediğimiz, çeşitli orada dil kurslarının açılmasına müsaade edilmelidir. Resmi dilin Almanya'da Türkçe olarak kabul edilmesi gibi bir talebimiz olmamıştır. Ana dilde eğitimin Türkçe olarak yapılması gibi bir talebimiz olmamıştır. Kaldı ki orada yaşayan Türkler azınlık hukukuna sahiptir. Benim ülkemde yaşayan Kürt kardeşlerim, Kürt vatandaşlarım azınlık hukukuna değil, onlar bu ülkenin asli unsurudur. Bunları bir defa birbirinden iyi ayırt edelim. Ve bunun sömürüsünü de lütfen kimse yapmasın. 
Burada da bizler şu anda kendi ana dillerini öğrenmesi için kursların açılmasına müsaade ettik mi, ettik. Üniversitelerde bölümler, bunlarla ilgili açıldı mı, açıldı. Artık üniversiteler buralarda kurulabilir mi, kurulabilir. Bütün bunların önü açık. Bunları bu iktidar yaptı, bu iktidar döneminde oldu. Ama siz bunları şu anda Avrupa'da azınlık hukukuna tabi olduğunuz halde hala alamıyorsunuz. Bizim verdiğimiz mücadele o, bizim orada konuştuğumuz bu.
Peki ne oluyor arkadaşlar? Nedir rahatsızlığınız? Garip garip şeyler önümüze geliyor. Ülkemizi bölme gayreti içerisinde olanların planıdır bu. Ne istiyorsunuz da alamıyorsunuz? Neyi arzu ettiniz de alamadınız? Parlamentoya mı giremediniz, devletin üst kademelerinde yönetici mi olamadınız? Her yerde varsınız. Benim ülkemin parlamentosunda Türk'ü de var, Kürt'ü de var, Laz'ı da var, Çerkez'i de hepsi var. Alevisi de var, Sünnisi de var, hepsi var. Devletin üst kademe yönetimlerinde hepsi de var. Ama diğerlerinde bunları göremezsiniz. Başka ülkelerden örnekler veriyorsunuz, oralarda bunları göremezsiniz. Artık bu oyunu lütfen hep beraber çok iyi anlamamız lazım. Bunun çok iyi idrakı içinde olmamız lazım.'
Köy boşaltmalarının nasıl olduğunun bilindiğini, faili meçhullerin, işkencelerin, suikastlerin, darbe girişimlerinin, karanlık senaryoların sorgulandığı, karanlık noktaların aydınlığa kavuştuğu bir Türkiye'nin olduğunu, bunların da bu iktidarla gündeme geldiğini ifade eden Erdoğan, 'Her şeyden önemlisi, okun artık yaydan fırladığı ve demokrasi yolunda muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda hedefe doğru kararlılıkla ilerleyen bir Türkiye var'
Terörle mücadelenin kararlılıkla devam edeceğini, ama bunun hukuk, demokrasi içinde, özgürlükler ve hassasiyetler muhafaza edilerek yürütüleceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
'Bölge insanının kimin samimi, kimin de istismar peşinde olduğunu görmesini, artık bu yeni sürece destek vermesini, akan kanı durdurmada, akan gözyaşını dindirmede artık elini, yüreğini artık daha fazla ortaya koymasını bekliyoruz. Çok açık, net söylüyorum, şahsımla, tüm bu kadronun mensuplarıyla ilgili olarak herhangi bir ayrımcılık yaptığımızı kim söylüyorsa ihanet içindedir. Bize göre, bizim değerlerimize göre, bizim inancımıza göre Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abhaz hepsine eşit mesafedeyiz. Öyle lafla, 'biz Kürtlerin temsilcisiyiz' demekle olmuyor. Onlar bizim kardeşimizdir, bizim vatandaşımızdır, hepsine aynı mesafedeyiz ve hepsinin de haklarını korumak bizim boynumuzun borcudur. Çözüm noktasında önemli mesafe kat ettik. İşte milli birlik ve kardeşlik sürecini sonuna kadar kararlılıkla götürecek, açılımdan taviz vermeden, kardeşliğimizi yüceltmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.' 
16.10.2010 15:40:56
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile