Erdoğan'dan Putin'e 'Kırmızı' Eleştiri

Erdoğan'dan Putin'e 'Kırmızı' Eleştiri

Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde (HKÜ) 2015-2016 eğitim ve öğretim yılı açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, fahri doktora diploması verildi.

Gaziantep’e eşi Emine Erdoğan ile birlikte gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kongre Kültür Merkezi binasında düzenlenen 2015-2016 eğitim-öğretim yılı akademik yılı açılışı programına katıldı.

Erdoğan çifti, HKÜ Kongre ve Kültür Merkezi (KKM) fuaye alanında üniversitenin Fotoğrafçılık Kulübü tarafından açılan fotoğraf sergisini gezdi. Mimarlık kulübü tarafından ‘Geleceğin Mimarları Sergisi’ni inceleyen Erdoğan ve beraberindekiler, açılış töreni için konferans salonuna geçti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, üniversitenin tanıtım filmi sunumu ile devam etti.

CUMHURBAŞKANI’NA FAHRİ DOKTORA UNVANI VERİLDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Hasan Kalyoncu Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgemizde bir süredir yaşanan gelişmeler, Gaziantep için hep yeni fırsatları, hem de yeni bir takım sıkıntıları beraberinde getirmiştir. Geçmişimizi doğru şekilde öğrenmeden ve doğru şekilde konumlandırmadan geleceğimizi kuramayız. Ülkemizde ve özellikle Gaziantep’te bir süredir yaşadığımız hadiseleri doğru değerlendirmemiz halinde, bize geçmişimizle, geleceğimiz arasında yeni ve çok güçlü köprüler kurma imkanı vermektedir. Gaziantep’in üstlendiği görevleri çok iyi biliyoruz. Bugüne kadar şehrin ve burada yaşayan kardeşlerimizin yaptıkları fedakarlıkları ve gösterdikleri sabrı çok iyi biliyoruz. Kardeşlerim sizde bir ensar sabrı olduğunu görüyor, biliyor ve bundan dolayı sizleri alkışlıyorum. Bu sınavı başarı ile verdikleri için her bir Gaziantepli kardeşime şükranlarımı sunuyorum" dedi.



"PYD’NİN İÇİNDE BİN 400 PKK’LI VAR"

Suriye meselesinin uluslararası toplumun gündeminde her gün daha üst sıralara tırmandığına dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye’nin başından beri savunduğu, terörden arındırılmış bölge, uçuşa yasak bölge, eğit donat uygulamalarının gerekliliği her geçen gün daha iyi anlaşılmaya başlandı. Ama dert başka, dert aslında Türkiye’yi bölmek. Atılan adım bunun için. Şu anda 911 kilometre Suriye’ye sınırı olan, öbür tarafta 350 kilometre sınırı olan bir ülke, akrabalık bağları olan bir ülkeden, bu ilişkileri daha iyi değerlendirebilecek birileri olabilir mi. Ama birileri adeta ’bu işi biz daha iyi biliriz, daha iyi değerlendiririz’ mantığı ile hep öne geçmenin gayreti içindeler. Bundan dolayı ki başaramadılar, başaramıyorlar, başaramayacaklar. Yine er veya geç bizim tezimize gelmek durumundalar. Aksi takdirde biz, adımımızı atmak durumundayız. Şu andaki gelişmelere baktığımızda, işte son gelişmelerde, çok açık net hep söyledim, söylüyorum. Nedir o söylediğim; ’PYD bir terör örgütüdür’ dedim. Ama bunlar ne diyorlar; ’Hayır. O bir siyasi bir organizasyondur.’ Halbuki olay hiç de öyle değil, tam aksine bunlar PKK’nın Kuzey Suriye’deki uzantılarıdır. Bunu bir defa bilmemiz lazım. Ve bu adımı da zaten birbirleri ile organize atıyorlar. Şu anda PYD’nin içinde bin 400 PKK mensubu var. Bunu gözden kaçırmanın hiçbir anlamı yok. Bu bir vaka, bir gerçek. Ama bunu maalesef bize dost görünen ülkelerin hepsi tam aksi istikamette ifade etmeye çalışıyorlar. Bunlara silah yardımı geliyorsa bunlardan geliyor. Ve bu silahların hangi ülkelerin silahları olduğunu gayet iyi biliyoruz. Kendilerini ile ikili görüşmelerimizde kendilerine bunu söylüyoruz. Bakın şuraya şu silahı, buraya bu silahı gönderdiniz. Artık dünyada hiçbir şeyi gizlemek mümkün değil. Eğer Türkiye şu anda bulunduğu konum itibariyle bir NATO ülkesi olduğu için, bütün bu envanterdeki hareketliliği, onlar bizim envanterimizde ne varsa bunu bildiklerine göre, biz de onların envanterinde ne varsa bunu biliyoruz. Ne giriyor ne çıkıyor hepsini biliyoruz. Ve şu anda da gelişmeler onu gösteriyor" dedi.



"İNSANLIK BUNU DA GÖRDÜ"

Rusya’daki Putin-Esad görüşmesini değerlendiren Erdoğan, “Düşünebiliyor musunuz, 370 bin insanın kanına giren bir kişiyi, kırmızı hali ile karşılamanın devletler arası diplomaside yeri olabilir mi? Maalesef insanlık bunu da gördü. Görüşmelerimizde farklı konuşup daha sonra farklı uygulamalara girenleri de gördük. Aynı şeyi Kuzey Suriye’deki gelişmelerde görüyoruz. Bakın şu anda Tel Abyad’da hemen bir kanton ilan etme olayı var. Kanton ilan ederken acaba orada sadece terör örgütü mensuplarının dışında, sivil vatandaş olarak kim var? Sivil vatandaş olarak sadece orada yüzde 90 Arap, yüzde 5 gibi Türkmen var. Diğeri onlar, ama buna rağmen orayı kanton ilan edebiliyorlar. Dert tamamen Kuzey Suriye’yi ele geçirmek. Şu an buradan açık söylüyorum. Biz Kuzey Suriye’yi bunların yaptıkları planlamaya asla kurban etmeyeceğiz. Zira bu bizim için tehdit oluşturmaktadır. Dolaysıyla bu tehdide Türkiye olarak ’evet’ dememiz mümkün değildir. Bu Tel Abyad’da da böyledir. Bu Celabrus’ta da böyledir. Azzaz’da da böyledir. Diğer bölgelerde de böyledir. İşte Kobani ile yapılanı gördünüz. Kobani’de yapılan neydi? Aynıydı. Bu insanlar kaçtığı zaman kime sığındılar? Türkiye’ye, bu millete sığındılar. Bunca insanı aldık misafir ettik. Hangi ırktandır dedik mi? Hayır kapımızı açtık. Çünkü ölümden, bombalardan kaçan insanlara kapımızı açmak suretiyle insani ve vicdani görevimizi yaptık. Fakat bütün bunlara rağmen biz, şuna inanıyoruz. Allah kimseyi vatanından, evinden ayrı koymasın. Bu konuda her türlü gayreti gösteriyoruz. Göstermeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki yakında somut neticeler almaya başlayacağız. Aksi takdirde bu sorun sadece bizim değil, tüm Avrupa ve dünyanın meselesi haline dönüşecektir.

Bize gelip ’size çok teşekkür ediyoruz. Siz bu işi çok başarılı götürüyorsunuz. Şu anda 2.5 milyon insanı ülkenizde barındırıyorsunuz. Şu kadar harcama yaptınız, size bugüne kadar yardımcı olamadık. Ama sonra sizlere yardımcı olmamız lazım.’ Tamam da hep laf var. Uygulamaya gelince hiçbir şey yok. Bakın 8 milyar dolar bizim yaptığımız harcama kamplarda. Kampların dışındakileri söylemiyorum. Birde İstanbul’da 500 bine yakın Suriyeli mülteci var. Belediyeler ve STK’larla altından kalkmaya çalışıyoruz. Ama batı ne yapıyor? Kapısını kapatıyor. ’Almam’ diyor. Denizde boğuluyorlar, ’bırakın boğulsun’ diyor. Ama bizim oralarda tüm sahil güvenlik botlarımız, boğulmak üzere olanları gidip kurtarıyor, alıp ülkemize getiriyor. Yeni yedirip içirip ülkesine gönderiyor. Biz buyuz. Bizim vicdanımızın gereği bu. İnsanlık anlayışımız bu. İnancımızın gereği de bu. Biz bunları yapıyoruz. Ve şu anda 5 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz insana karşılık, işte batıda şu anda 200-220 bin civarında mülteci var. Bundan dolayı hepsi telaştalar. Paniğe kapıldılar. Kendileri ile Belçika’da yaptığımız görüşmede ’Bizler Türkiye’ye yardımcı olmak zorundayız’ demeye başladılar” diye konuştu.



"NOBEL’İ SURİYELİLERE VERİN"

Nobel tartışmalarını değerlendiren Erdoğan, “Falanca ülke 30 bin kişiyi ağırlayabilir. Öyleyse oraya Nobel verelim demeye başladılar. Kardeşlerim, Nobel’i asıl hak edenler, sınırlarına gelen insanlara kapılarını kapatanlar değil, yıllardır vakur bir şekilde ülkelerinin özgürleşmesini bekleyen Suriyeli kardeşlerimizdir. Ve onlara sahip çıkan Gaziantep, Şanlıurfa, İstanbul Hatay, Mardin’deki kardeşlerimizdir. Suriye de körüklenen terör ateşi ilk olarak bizi etkiliyor. Ama unutulmasın ki bu ateş, mutlaka bölgenin tamamı ile birlikte Avrupa’yı ve dünyayı da yakmaya başlayacaktır. Bu bakımdan önümüzdeki dönemde, sorunun çözümü konusunda önemli gelişmelerin yaşanacağını umut ediyoruz” şeklinde konuştu.



FAHRİ DOKTORA VERİLDİ

Açılış konuşmasını yapan Üniversite Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz ise, Akademik Yıl Açılış Töreni ile ilgili açıklama yaptı. Yılmaz, “Üniversiteler, bilimsel düşünce ve araştırmalardan elde ettiği ürünleri ülkesinin ve tüm insanlığın yararına sunan ve bulunduğu bölgeyle bütünleşen kurumlardır. Üniversiteye hizmetin ülkeye hizmet olduğunun bilinci içerisinde, tüm iç ve dış paydaşlarımızla beraber bilimsel bir yaklaşımla katma değer sağlayan projeler üretmeyi ve uluslararası üniversitelerle rekabet edebilecek çağdaş bir dünya üniversitesi oluşturmayı amaçlamaktayız. 2008 yılında kurulan HKÜ, 2010 yılında ilk öğrencisini almış ve bu yılın (2015) Haziran ayında ilk mezunlarını vermiştir. Üniversitemiz genç ve dinamik bir eğitim kurumudur. Böyle bir eğitim kurumunda çağdaş, demokratik ve katılımcı yönetim geleneğinin oluşturulması ve sorunsuz yürütülmesi için kurumsal bir yönetim sistemine ihtiyaç vardır” dedi.

Rektör Yılmaz, üniversitenin kurumsallaşma ve geleceği planlama çerçevesindeki yaklaşımlarını da paylaştı. Yılmaz, “Öncelikle yenilikçi, girişimci, çözüme odaklı, dinamik, saydam ve katılımcı, çalışanlarını teşvik eden ve ödüllendiren, performansa dayalı adaleti ve tutarlılığı öne alan, her türlü karşı görüş ve eleştiriyi hoşgörü ile karşılayan ve denetime açık bir yönetim anlayışı hedefliyoruz. Öğrenci merkezli eğitim-öğretimin dünya standartlarına uygun olarak yapıldığı ve akredite olduğu, kültür, sanat ve spor faaliyetlerinin genişletildiği, eğitim teknolojilerinin tüm olanaklarının kullanıldığı, modern kütüphane ve laboratuvarlara sahip, öğrenciler için uygun barınma, çalışma ve dinlenme mekanlarının sağlandığı bir eğitim-öğretim anlayışı hedefliyoruz. Toplumun ve sanayinin problemlerine çözüm getiren, bilim ve teknoloji üreten, ulusal ve uluslararası üniversiteler ile işbirliklerinin kurulacağı sanayi kuruluşlarına yönelik Ar-Ge yapan, bir Araştırma-Geliştirme anlayışı hedefliyoruz. Bugüne kadar ve bundan sonra bize destek verecek olan tüm paydaşlarımız, marka kentin marka üniversitesi ödülünü sizlerin desteğiyle ve sizler için aldık” diye konuştu.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Cemal Kalyoncu ise, “Ülkemizin önünü açtığı gibi bizleri cesaretlendirdi ve destekledi. Bu yıl ilk mezunların sevincini yaşarken mevcut öğrenci sayısını 6 bine çıkarttık. Çok çeşitli öğrenci profiline sahip olduğumuz görülüyor. Bu bize bölge üniversitesi olmanın dışında uluslararası üniversite olma yolunda bulunduğumuzu göstermektedir. Bu kapsamda yoğun çalışmalar yapıyoruz. Hasan Kalyoncu Üniversitesi gibi bir üniversitesi, bilim odaklı bir yapılanma içerisindedir. Üniversitemiz kurulduğu günden itibaren akademik bilgisi, mesleki donanımı yüksek, milli şuura sahip, bireyler yetiştirmeye katkı sağlamayı hedeflemektedir” ifadelerini kullandı.

Kalyoncu, destekleri ve ziyareti dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti. Cübbe giyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Rektör Yılmaz tarafından fahri doktora diploması verildi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile