Erdoğan, ”Özellikle de Hatay’dan başlayıp Hakkâri’ye kadar güneydeki üniversitelerimizin, Hakkâri’den Artvin’e kadar doğudaki üniversitelerimizin bu noktada ciddi bir öz eleştiri yapmalarını ben çok rica ediyorum.” dedi.
Gaziantep Üniversitesi’nde toplu açılış ve fahri doktora törenine katılan Başbakan Erdoğan, Suriye’de yaşanan olaylara değindi. Suriye'deki olaylar başlamadan gerekli uyarıları ve çatışmalar başladığında ise sağduyu çağrısı yaptıklarını kaydeden Erdoğan, Esed'i telefonla aradıklarını da kaydetti.
Gidişin iyi olmadığının Beşar Esed’e söylendiğini ifade eden Erdoğan, 2011 Ramazan ayında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Suriye'ye gittiğini de hatırlattı. Suriye’de sanat şaheseri camilerin bile bombalandığını, bunun insan öldürmekle mukayese edilemeyeceğini dile getiren Erdoğan, ''Caminin daha iyisini yaparsınız ama öldürülen insan yerine gelmiyor. O çok daha önemli. Şimdi 60 bin rakamına doğru ulaşıyor ve yaralıların sayısı artık aldı başını gidiyor. İltica 600–700 bine, Lübnan, Ürdün ve biz. Er ya da geç bu kanlı süreç, bu zulüm süreci son bulacak, Suriyeli kardeşlerimiz er ya da geç huzura, barışa, istikrara kavuşacaktır. Şu anda Suriye'de devam eden süreçle ilgili olarak artık halkın zaferiyle sonuçlanmaktan başka hiçbir seçenek kalmamıştır." diye konuştu.
"SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARDA 60 BİNDEN FAZLA İNSAN ÖLDÜ"2011 yılının Mart ayından bugüne kadar 60 binin üzerinde masum insanın hayatını kaybettiğini belirten Erdoğan, insanlara çok ağır işkenceler yapıldığını ifade etti.
Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef çok sayıda kadının da rejim güçleri tarafından tecavüze uğradığı gelen haberler arasında. Kendi halkına bu acıları yaşatan bir insanın, böyle bir yönetimin orada, o koltukta daha fazla oturabilmesi asla mümkün değildir. BM Güvenlik Konseyi'nin desteği, bazı çevre ülkelerin desteğiyle şu ana kadar zulümlerine devam edebilmiş olan Esed ve arkadaşları inanıyorum ki çok kısa süre içerisinde kaçınılmaz olan sonla yüzleşecektir. O günü biz de sabırsızlıkla bekliyoruz. İnşallah Suriye halkı zaferini ilan ettiğinde hem Suriye'de hem Türkiye-Suriye ilişkilerinde farklı bir süreç başlayacak ve bu süreç eskisinden çok daha iyi olacaktır.'' Erdoğan, konuşmasında ekonomi ve ticarette son yüzyılın ihmallerini telafi ederken diğer alanlarda henüz arzuladıkları seviyelere ulaşamadıklarına değindi. "DOĞUDAKİ ÜNİVERSİTELERİMİZ ÇOK CİDDİ ÖZ ELEŞTİRİ YAPMALI"Erdoğan, şunları söyledi: “Özellikle de Hatay’dan başlayıp Hakkâri’ye kadar güneydeki üniversitelerimizin, Hakkâri’den Artvin’e kadar doğudaki üniversitelerimizin bu noktada ciddi bir öz eleştiri yapmalarını ben çok rica ediyorum. Acaba Gürcüce bilen, Gürcüce üzerine, Gürcistan üzerine çalışan kaç akademisyenimiz var. Rusça, Farsça, Ermenice, Kürtçe, Çerkezce üzerine çalışan kaç akademisyenimiz, enstitümüz var. Özellikle Arapça bilen, Arap ülkeleri, Arap halkları üzerinde ciddiyetle eğilen ne kadar bilim insanımız var? Tabi ki kimseyi rencide etmek, incitmek istemem. Ama bu noktada hakkaniyete mugayir davranmak da istemem. Bir gerçeği Başbakanınız olarak değil, kardeşiniz olarak paylaşmak istiyorum. Süleymaniye Kütüphanesi... Orada tarih var. Ama Süleymaniye Kütüphanesi'ne girdiğimizde orada biz kendi insanımızı göremiyoruz. Orada Batı’nın araştırmacılarını görüyoruz. Sıkıntı burada. Çok daha ilginci, bakınız belki 'Olur mu böyle şey?’ diyeceksiniz."Başbakan olduğunda Dışişleri Bakanlığı'nda Arapça bilen insan bulamadıklarını çünkü olmadığını kaydeden Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı, Arapça bilen yok. Yani siz Ortadoğu'yla Arap ülkeleriyle İngilizce üzerinden, Fransızca üzerinden anlaşma yapabilir misiniz, görüşebilir misiniz? Böyle saçmalık olur mu? Böyleydi. Bir kişiye kalmış, koskoca Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı. Bir kişi kalmış. Onunla bu işi götürmek istiyorlardı." ifadelerini kullandı."Yoğun bir çalışma yaparak, bu konuda kendimizi zenginleştirelim istedik." diyen Erdoğan, "Aynı şekilde Farsça, yok. Niye? TRT Arapça başlattık. Farsçayı başlattık bunlardan dolayı. Niye TRT Şeş'i bu noktada başlattık. Bundan dolayı. Ama bunlardan geçmişte hep ürkütüldük, tehdit edildik. Arapça öğrenmek nedir? İrticadır. Böyle dediler. Hâlbuki şu anda dünyanın enternasyonel dilleri arasında Arapça var mı? Var. Benim dilim oralarda konuşulmuyor. Ama Arapça oradaki 6 dilden bir tanesi. Çünkü şu anda dünya üzerinde, gerek sermaye itibarıyla gerek hâkim oldukları sermaye ile sızdıkları ülkeler itibarıyla ağırlığı var. Onun için de Arapça enternasyonel bir dil. Bizde maalesef bu yapılmıyor. Üzerine hep çizik atıldı. Onların da hoşuna giden nedir? Karşısında Arapça bilen bir muhatap olunca farklı bakıyor, Arapça değil de İngilizce konuşan olduğu zaman farklı bakıyor.'' şeklinde konuştu.
Erdoğan: Doğudaki Üniversitelerimiz Çok Ciddi Bir Öz Eleştiri Yapmalı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomi ve ticarette son yüzyılın ihmallerini telafi ederken, diğer alanlarda henüz arzuladıkları seviyelere ulaşamadıklarını söyledi.