Erdoğan, başkent Astana’da düzenlenen ‘5. Astana Ekonomik Forumu’nda konuştu.
Erdoğan konuşmasında uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşlarına yüklendi. Başbakan Erdoğan, uluslar arası derecelendirme kuruluşlarının ideolojik düşünce ile karar vermemeleri gerektiğini dile getirdi. Erdoğan ideolojik kararların gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkilediğini ifade ederek, G-20 zirvesinde bu konuyu gündeme getireceğini beyan etti.Erdoğan,” Bir ülkede ekonomik durum ne ise istihdamıyla, ihracatıyla bunların değerlendirmesini adil yapmak suretiyle derece vermeyi ona göre açıklaması gerekir. Eğer bunu farklı şekilde uygulamaya koyarsa işte o zaman adaletsizlik başlar ki özellikle bu gelişmekte olan ülkeleri ciddi manada vurabilir.Dünyadaki kredi derecelendirme kuruluşlarına bu ikazımı defaatle yaptım yine yapıyorum. Şimdi önümüzde yapılacak G-20 toplantısında da bunu gündeme özellikle taşıyacağım'' dedi.
Başbakan Erdoğan ilk başta ABD’de başlayan ve dünyayı etkisi altına alan finansal krizin bütün dünyayı olumsuz etkilediğini söyledi.
Astana Ekonomik Forumu’nun önemine değinen Erdoğan, global ekonomik krizin sosyal yaşama büyük etki ettiğinin altını çizdi. Erdoğan , ''Türkiye olarak edindiğimiz tecrübelere de dayanarak burada bazı hususları dikkatlerinize sunmak isterim. Zira Türkiye, AB ile Gümrük Birliği Anlaşması imzalamış sene 1996, Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerini sürdüren bir ülke. Aynı zamanda en büyük ticari ortağımız olan Avrupa'daki gelişmeleri bizlerde çok yakından takip ediyoruz." dedi.
KRİZ BÜTÜN DÜNYAYI ETKİLİYOR Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik krizinin dünyanın ortak sorunu olduğunu, krizin ağır seyrettiği ülkelerin derhal ekonomik reform yapması gerektiğine dikkat çekti. Erdoğan ekonomisi kötü olan bir ülkenin yakınlarındaki ülkeyi de olumsuz etkilediğini, bunun için kriz sorununa global çözümlerin getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin krizin en kötü yıllarında 3,5 milyon kişiyi istihdam ettiğini, ihracatın artığını ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin IMF’ye borcunun 1,9 milyar dolara kadar düşürdüğünü kayd etti. Başbakan, Türkiye’de yabancı yatırımın arttığını ve ekonomik yatırımların önündeki engellerin azaldığını ifade etti.
Son 10 yılda Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişmeleri aktaran Başbakan, reformlara devam edeceklerinin altını çizdi.
Erdoğan "Öncelikle Küresel Ekonomik İşbirliği konusundaki eksikliklerin, küresel krizin şiddetini artırdığını kabul etmek zorundayız. İşbirliği noktasında kapsamlı reformlar yapılması artık ertelenemez bir gerekliliğe dönüşmüştür. Bugün artık sorun krizin ağır seyrettiği ülkelerin değil tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Sorun ortaksa ki ortaktır çözümlerin de ortak olması kaçınılmazdır. G-20, uluslararası ekonomik sorunların ele alınması ve krize karşı küresel düzeyde işbirliğinin sağlanmasında en uygun platform haline gelmiştir. G-20 ülkelerinin 2008 yılından itibaren bir araya gelerek aldığı ve işbirliği içerisinde hayata geçirdiği önlemler neticesinde dünya tarihinde eşine az rastlanır büyüklükteki küresel ekonomik krizin daha da derinleşmesi önlenebilmiştir.'' dedi.
Başbakan" Krizin etkisiyle gerileyen ihracatımız 2011 sonu itibarıyla kriz öncesi seviyeyi aşarak 135 milyar dolara ulaştı. Türkiye 2011'de büyüme hızı en büyük, en yüksek olan ülkeler arasında yer aldı. 2010 yılında olduğu gibi 2011 yılında da yüzde 8,5 oranındaki büyüme ile OECD ve AB ülkeleri arasında en yüksek büyüme performansı sağlayan ülke oldu. Süreç içinde Uluslararası Para Fonu ile yeni bir standby anlaşmasına gerek duymadık. Tam tersine IMF'e olan borçlarımızı düzenli şekilde ödüyoruz. Göreve geldiğimde bizim IMF'e olan borcumuz 23,5 milyar dolardı. Şu anda IMF'e olan borcumuz 1,9 milyar dolara kadar geriledi. 2011'de Türkiye'ye gelen uluslararası sermaye miktarının 16 milyar dolara ulaştığını vurgulamak isterim. Uyguladığımız teşviklerle yatırım noktasında da Türkiye'yi bir cazibe alanı yapmaya devam ediyoruz.'' dedi.
Yeni başlatılan teşvik uygulamasına da değinen Başbakan Erdoğan, uygulama ile ulusal yatırımları çok güçlü şekilde desteklerken, uluslararası yatırımlar için de önemli fırsatlar sunduklarını bildirdi.
Erdoğan, ''Bizim tecrübemiz güvenilir, orta vadeli programların krizin etkilerini en aza indirmede kilit önem taşıdığını gösteriyor. Her ülkenin şüphesiz ki kendi şartları içinde ekonomik krizle mücadele ve büyüme stratejilerini belirlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada Türkiye'deki sıkı para politikaları, ihtiyatlı mali politikalar ve teşvik paketlerinin diğer ülkelere bir örnek oluşturmasını temenni ediyorum. Birlik içinde işbirliği yaparak dayanışma ve paylaşmayla küresel kriz hep birlikte aşacağımıza yürekten inanıyorum'' dedi.
İKİ SIR KELİME VAR, ÖNEMSİYORUM Erdoğan," Bunlardan biri güven, biri istikrardır. Eğer bir ülkede o ülke ekonomisi güven arz etmiyorsa bir ülkede o ülke ekonomisi istikrarlı değilse o ülkede gelişme bekleyemeyiz. Öyleyse güven kesinlikle iktidarlar noktasında uluslararası sermayeye arz edilmelidir. İstikrar aynı şekilde ortaya konulmalıdır. Bunlar olmadığı sürece bir cazibe merkezi olamazsınız. Ülkemizin son dönemlerde yaptığı sıçramanın altında bu iki sır kelime vardır." dedi.
Erdoğan, Ekonomideki İstikrarırın Sırrını Açıkladı
Pakistan resmi ziyaretinin ardından dün akşam Kazakistan’a geçen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki resmi temaslarına başladı.