Erdoğan, Hatay‘a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı‘nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin ‘‘Kıbrıs‘ta, açıklamalarınızla ilgili tepkiler oluştu. Yarın da gösteri yapılacak. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz‘‘ sorusuna, az önce KKTC Cumhurbaşkanı ile görüştüğünü, ‘‘Bunların oradaki Güney‘le irtibatı olan grubun yaklaşım tarzları olduğunu‘‘ söyledi.
Bütün gösterilerde Güney Kıbrıs‘ın bayrağı olduğunu ancak bütün çekimleri incelediğini ve Türk bayrağı göremediğini ifade eden Erdoğan, ‘‘Bundan sonra Türk bayrağı getirirlerse şaşmayın. Ama bundan sonrası istismardır‘‘ dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
‘‘Burada asıl olan şey şudur. Oradaki hükümetin bu tür demokratik olmayan gösterilerde, bu tür hakaret içeren, hele Türkiye‘ye karşı hakaret içeren, hatta pankartlarda küfür ifadesi olan, bunların bütün fotoğraflarının hepsini inceleme fırsatım oldu. Bunlara karşı onlara gerekli tavrın konulması gerekirdi. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının bir yaklaşım tarzı değildir. Oradaki belli bir grubun her zaman tanıdığımız bildiğimiz bir grubun... Güney‘le paslaşan bir gruptur. Bunlar KKTC‘nin şu anda sürdürmekte olduğu barış sürecini dinamitlemek isteyen bir gruptur. Ve bu dinamitlemek isteyen gruba karşı gerekli olan tavrı öyle zannediyorum ki KKTC yönetimi de alacaktır. Biz de gereğini, üzerimize düşeni yaparız, yapmak durumundayız. Çünkü orada böyle bir hakarete, böyle bir yaklaşım tarzına bizim de tahammülümüz söz konusu olamaz. Ben Sayın Cumhurbaşkanı‘na az önce onu ilettim. Dedim, ‘Burada gerekli tavrı koymak durumundasın. Bu adamlar kimlerdir? Bunların hepsinin elimizde çekimleri var. Bunların yargıya sevki gerekir. Kalkıp da Türkiye‘ye bu şekilde küfürlerle pankartlarla hakaretlere müsaade edilmemesi gerekir. Bunun gereğini de sizlerin yapması gerekir‘. ‘Onların yanında kimlerin olduğunu biz biliyoruz‘ diyorlar. ‘Biliyorsanız sizler de gereğini yapın‘ dedik. Bizler KKTC için Türkiye olarak 1974‘den öncesine varıncaya kadar canını, kanını her şeyini vermiş olan Türkiye‘ye, böyle bir yaklaşımı mazur göremeyiz.‘‘
Bir gazetecinin ‘‘Beşar Esad açıklama yaparak, ‘halkın istekleri dikkate alınmalıdır‘ dedi. Reform ve özgürlük sözü vererek demokratik adımlar atacakları mesajını verdi. Sizin görüşmeniz olacak, bu konuda istişare ve deneyim paylaşımında bulunmayı düşünüyor musunuz?‘‘ sorusuna Erdoğan, 8 yıllık yönetim sürecinde Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile yaptığı tüm görüşmelerde zaten Türkiye‘deki işleyişi ve tüm demokrasilerdeki işleyişi aralarında zaman zaman değerlendirdiklerini söyledi.
Dünyadaki ve bölgedeki gelişmelerin, bütün liderlerin gerek mevcut durumu, gerekse geleceğe bakışı aynı şekilde değerlendirmelerine fırsat verdiğini ifade eden Erdoğan, ‘‘Sayın Esad‘ın bu konudaki yaklaşımı bundan ibarettir. Yine görüşmelerimizde gündeme gelirse bunu da değerlendirme fırsatımız olur‘‘ dedi.
-OBAMA İLE GÖRÜŞMESİ-
Erdoğan, bir gazetecinin ‘‘Sayın Obama ile iki kez görüştünüz. Ankara ile Washington arasında Mısır‘a bakışta farklılıklar mı öne çıkıyor, benzer noktalar mı söz konusu?‘‘ sorusuna, ‘‘Görüşmemizin tamamının örtüştüğünü gördüm. Ayrıştığımız hiçbir nokta söz konusu olmadı‘‘ karşılığını verdi.
‘‘Cumartesi anneleriyle görüşme yaptınız. Orada talepler geldi. Acaba kayıpların ve faili meçhule kurban gidenlerin yakınlarının taleplerini karşılamak amacıyla Meclis içinde veya dışında bir komisyon kurma gibi bir düşünceniz var mı?‘‘ sorusu üzerine Erdoğan, bu konuyla ilgili komisyonun hangi hallerde kurulabileceğine yönelik TBMM‘nin çalışma şeklinin belli olduğunu söyledi. Ancak bu işi insan hakları çerçevesi içerisinde ele aldıklarını belirten Erdoğan, yaklaşımlarının da bunun insan hakları noktasında bir annenin, bir babanın çektiği acıya sorumluluk noktasında kendilerindeki sorumluluğun gereğini yerine getirilmesi olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ‘‘Bu bir iane değildir. Bizim dönemimiz içerisinde biz faili meçhul yaşamadık. Ama maalesef dün orada bir faili meçhulü yaşadığımıza müşahede oldum. 2004‘te Tolga adlı bir gencimizin durumunu annesinden dinledim. Bana bugüne kadar ulaşmış bir şey yoktu. Meğer annesi bana da bir mektup göndermiş ama o mektup bana ulaşmamıştı. O konu üzerinde de yoğunlaşacağız. Diğer konular üzerinde yoğunlaşmamızı devam ettireceğiz. Alacağımız her netice bizi çok daha huzurlu kılacaktır. Görevimizi biraz daha yerine getirebildik noktasında. Bizim bütün arzumuz bu faili meçhullerin istismara vesile edilmemesidir. Derdimiz bu. Yoksa bir yönetimin, idarenin, hele hele demokratik parlamenter sistem içinde insan haklarına saygılı olan bir iktidarın bu tür faili meçhul bırakmaması, onun en önemli görevidir. Biz de onu yapmak durumundayız, yapıyoruz‘‘ dedi.
Bir gazetecinin ‘‘Türkiye‘nin AB sürecinde Fransa ve Almanya‘nın tutumu ortada. Önümüzdeki günlerde fasıllarda tıkanma noktasına gelinecek. Önümüze çok engel çıkarılacak. Ortadoğu‘daki gelişmeler de göz önünde bulundurulursa Türkiye nasıl bir yol izleyecek? Yeni bir birlik, yeni bir oluşum Ortadoğu‘da söz konusu olabilir mi?‘‘ şeklindeki sorusuna Erdoğan şu karşılığı verdi:
‘‘Doğmamış çocuğa don biçmenin anlamı yok. Biz bütün hassasiyetimizle, gerek Dışişleri Bakanım, gerek Başmüzakereci olan Devlet Bakanım, en yakın şekilde gelişmeleri takip etmektedir. Ancak şu anda gerek zikrettiğiniz ülkeler, gerek onlara destek veren bazı ülkeler maalesef AB müktesebatı içinde yer almayan uygulamaları Türkiye‘ye karşı yapıyorlar. Biz de buna karşı mücadelemizi veriyoruz vermeye devam edeceğiz, yılmak zor.‘‘
-BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMASI-
Erdoğan: Kktc Yönetimi Gerekli Tavrı Alacaktır
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC‘deki tepkilere ilişkin olarak, ‘‘Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının bir yaklaşım tarzı değildir. Oradaki belli bir grubun her zaman tanıdığımız bildiğimiz bir grubun... Güney‘le paslaşan bir grupt