Başbakanlık Binası'nda kahvaltıda bir araya gelen Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı yaptı. Başbakan Erdoğan, Almanya'nın Avrupa Birliği içindeki ağırlıklı konumu gereği, Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerinin de gündemlerinde yer alan konulardan birisi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Sürdürmekte olduğumuz üyelik müzakere sürecinde Avrupa Birliği'nin verdiği taahhütlere sadık kalmasını beklediğimizi de değerli dostum Şansölye'den özellikle rica ettim. Bu bağlamda ayrıca AB katılım sürecinde herhangi bir yavaşlamaya mahal vermeyerek, bu süreci başarıyla tamamlamaya kararlı olduğumuzu belirttim. Ve uluslararası toplumun gündeminde yer alan bölgesel konularda da Sayın Şansölye ile kapsamlı görüş alış verişinde bulunduk bulunmaya da devam edeceğiz. Ülkelerimizin bu konudaki politikalarının büyük ölçüde örtüştüğünü görüyorum. Tabii farklı düşündüğümüz konular da şüphesiz ki olabilir, olacaktır da.
Bir başka konu da Avrupa Birliği ülkeleri tarafından uygulanan konular ki bu da gerek vizede bizim farklı AB üyesi ülkelerle yaptığımız çalışmalar var. Ve yine bizim çevre ülkelerle başta Rusya olmak üzere, Sırbistan gibi Yunanistan gibi ülkelerle yaptığımız çalışmalar var. Ve Güney'de, Suriye, Ürdün, Lübnan onlarla yaptığımız çalışmalar var. Ve Almanya'ya bu çalışmayı çok farklı bir noktaya taşıyalım arzusu var. Çünkü biz özellikle öğrenci, bilim adamları, iş adamları noktasındaki dayanışmada bu vize konusunun kolaylaştırılmasını, hallini hatta yani bir Avrupa Birliği sürecinde, Gümrük Birliği üyesi olan Türkiye ile bunun yanında, Gümrük Birliği üyesi olmanın ötesinde bir özellikle müzakereci bir ülke olması hasebiyle Türkiye'nin bu durumunun gözden geçirilmesi gerektiğini de ifade ettik. Türk-Alman ilişkilerinin ayrıcalıklı konumundan da yarar, Almanya'nın, Avrupa'nın diğer ülkelerine de örnek olacak şekilde bu konuda olumlu bir yaklaşım içerisinde olacağına inanıyorum."
Asimilasyon mu entegrasyon mu?
Erdoğan, bir gazetecinin "2 yıl önce Köln'de yaptığınız açıklamadaki 'Asimilasyon bir insanlık suçudur' cümleniz çok tartışıldı, halen tartışılıyor bu konudaki tavrınızda bir değişiklik var mı? Aynı cümleyi bugün de söyler miydiniz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Ben bu konuyu adeta matematik olarak görüyorum, iki kere iki dört eder ve bunun bilimsel bir alt yapısı var. Yani asimilasyon tanımını şöyle masaya yatırdığımız zaman, iyi ele alırsak bir insanın değerlerinin devşirilmesidir. Bu, zaman zaman zorla devşirilmesidir. Bu, dinde,kültürde, bir değişime zorla tabi tutulmasıdır. Örflerinden, adetlerinden, geleneklerinden zorla tecrit edilmesi soyutlanmasıdır ki insanoğlunu bura zorlamak kesinlikle bir insanlık suçudur. Bu düşüncemde herhangi bir değişikliğin olması mümkün değildir. Bunu ben söylemiyorum, bunu bilim söylüyor. Aynı şekilde entegrasyon noktasında da bir insanın bulunmuş olduğu farklı topluluğun yaşamına, değerlerine her şeyine saygı duyması, onlarla uyumlu olması, bir entegrasyon içerisinde, bir yaşam birliğini orada sağlamasının da çok çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu noktada soydaşlarımızın Alman toplumu içerisinde üzerindeki görev yerine getirmesi gerekir. Alman toplumu ile bir uyum içerisinde olmasını kendi mutluluğu, kendi huzur içinde önemli olduğuna inanıyorum. Alman toplumunun da huzuru için önemli olduğuna inanıyorum. Eğer burada elli yıldır yaşıyorsak bu entegrasyonu sağlamamız lazım ki mutlu bir yaşam içerisinde olabilelim."
Terörizmle mücadelede destek isteği
Başbakan Erdoğan, terörizimle mücadele konusunda başta Almanya olmak üzere, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin desteklerini de istediklerini ifade ederek, "Zira ülkemizdeki terör örgütü, malum Avrupa Birliği'nin terör örgütü ilan ettiği bir örgüttür. Ama farklı isimler altında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu konudaki ortak mücadele platformunu güçlendirmemizin... Bu konuda içişleri bakanlarımıza zaten gerekli talimatlar her iki tarafta da verilmiş vaziyette" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Merkel ile bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Berlin Olimpiyat Stadı'nda, her ne kadar mağlubiyetimizle de geçse bir dostluk akşamının ardından, iki dost ve müttefik ülkenin Başbakanları olarak bugün gerçekten yararlı bir çalışma kahvaltısında bir araya geldik. İki ülke arasındaki birçok konuyu ele alma fırsatını bulduk. İki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konular üzerinden kapsamlı bir görüş alışverişimiz oldu. Ve Merkel'in geçen mart ayında Türkiye'ye yaptığı ziyarette ele aldığımız konularda alınan mesafeleri değerlendirme fırsatımız oldu. İkili ilişkilerimizin tüm alanlarda geliştiğini görmenin mutluluğu içindeyiz. Bu işbirliğinin her alanda daha da güçlenmesi için ortak kararlılığa sahip olduğumuzu bir kere daha gördük. Ülkelerimiz arasında gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerin artarak devam etmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu ayın 18'inde Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un Türkiye'yi ziyaret edecek olmasından memnuniyet duymaktayız.
Merkel ile Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızı yakından ilgilendiren konuları değerlendirdik. Vatandaşlarımızın Alman toplumuna entegrasyonu konusunu değerlendirdik, ki bu konuda da hemen hemen büyük oranda yaklaşım tarzımızın aynı olduğunu düşünüyorum. İki ülke olarak bundan sonraki süreçte neler yapabileceğimizi de ele aldık ve ilgili bakanları da kısa, orta ve uzun vadeli çalışmalar için ağırlıklı olarak bir çalışmaya başlamaları noktasında talimatlandırdık. Burada ben Merkel'e de teşekkür ediyorum. 2011 Ekim'inde, Türkiye'den Almanya'ya gelişin 50. yılını kutlama noktasında bir dizi kutlama törenleri yapılması ve bu törenleri zenginleştirmek, 50 yılın analizini yapmak, 50 yılda neredeyiz ve bundan sonra neler yapalım ki, çok daha farklı bir konuma bu işi taşıyalım, entegrasyon noktasında eksiklerimiz neler, bunları gidermek için düzenlenecek sempozyumların hem bilimsel ayağını çalıştıralım hem siyasi ayağını çalıştıralım, teori pratik buluşmasını sağlayalım dedik. Bu çalışmalara bizzat katılarak yönlendirmeyi düşünüyorum."
Başbakan Erdoğan, işin ekonomik ayağında Hannover Cebit fuarı bulunduğunu belirterek, "Bundan önceki fuarda bir arada olmuştuk, bunda da bir arada olacağız. Bu fuara da katılmayı hedefliyorum. Burada da yine gerek fuarda, tüm oradaki katılımcılarla bir arada olmak ve burada da bir dizi etkinlik içinde olmayı düşünüyoruz" dedi.
Almanya'da yaşayan Türklerin iyi eğitimi konusunda iki tarafa da sorumluluklar düştüğünü belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye'de bir Alman üniversitesi kuruyoruz. Bunun ikinci ayağı, Almanya'da da bir Türk-Alman üniversitesini kurabilmek. Bunun da hızla mesafe almasını arzuluyoruz. Bir an önce Türk-Alman üniversitesinin, İstanbul'daki ayağında gerek öğrenci alımlarıyla birlikte oradaki eğitimin verimli şekilde gelişmesi, inanıyorum ki, burada atılacak adımı da güçlü kılacaktır. Türkiye'nin Almanya'nın geleceğine daha da önemli katkılarda bulunacağına da inanıyorum. Örneğin, Almanya'da Türklere ait firma sayısı 72 bine ulaştı. İşletmeler yaklaşık 30 milyar euro iş hacmine sahip olup, 350 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bunun
yanında 4 milyon Alman Türkiye'ye turist olarak geliyor. Türkiye'nin turizm potansiyeli içinde Alman dostlarımızın yeri birinci sırada. Bunun yanında Alman dostlarımızın Türkiye'de mekan edinmeleri, orada eve satın almaları, bu da tabii aramızdaki halkların kaynaşması bakımından çok önemli gelişmeler diye düşünüyorum."
Başbakan Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Wulff'un söylediği "Artık İslamiyet de Almanya'ya aittir" sözünün sorulması üzerine, bu değerlendirmeyi duyduğunu söyledi ve şöyle dedi:
"Sayın Wulff tarafından böyle bir gerçeğin dile getirilmiş olması gerçekten her türlü takdirin üstündedir. Aslında, dinler her toplumun gerçeğidir. Dinleri toplumlardan soyutlamak, tecrit etmek mümkün değildir. Ülkemde, ben 'Hristiyanlık benim ülkemin bir gerçeği değildir' diyemem, 'Musevilik benim ülkemin gerçeği değildir' diyemem. Biz tam aksine bunlara hoşgörüyle yaklaşmak durumundayız. Eğer ülkemizde o inanç mensupları varsa o inancın mensuplarının inançlarını da güvence altına almak gerekir. Ve o inanç mensuplarına karşı özellikle siyasi iradelerin savaş ilan etmeleri, siyasi partilerin savaş ilan etmelerini de çok açık ve net söylüyorum, onlar siyasetin acemisidirler ve siyaseti bilmiyorlar ve o ülkelerin yönetimlerinde onların yer almaması gerekir. Çünkü siz bir toplumun yöneticileriyseniz, hele laik devlet anlayışı içinde tüm inanç gruplarına eşit mesafede olmak durumundasınız. Eğer olamıyorsanız o işi yürütmede de nasibiniz yok demektir.
Sayın Wulff'u bu noktada, gerçekten böyle bir gerçeği tespit etmiş olması sebebiyle kutluyorum. Sayın Merkel'in de ertesi gün yaptığı açıklamaları izledim, kendilerini de tebrik ediyorum. Bunlar, halkların birbiriyle kaynaşması için, entegrasyonu için de önemli mesajlardır.
Şansölyenin ifade ettiği konuya dönmek istiyorum. Dil konusunu ben de önemsiyorum. Bunu söylerken bir şeyi daha söylemek lazım. Gerçekten bir ikinci dili insanların öğrenmesi noktasında, kendi dilini öğrenmesi o da çok çok önemli, onu öğrenirse ikinci dili öğrenmesi o kadar kaliteli olacaktır. Dolayısıyla Almanya'da yaşayan Türklerin, Türkçeyi bilmelerinin yanında Almancayı çok iyi konuşmalarının buradaki eğitim öğretim noktasındaki başarılarına çok önemli katkıları olacaktır ve entegrasyonu da bu güçlü kılacaktır."
Erdoğan'ın sözlerine üzerine Merkel de "Kesinlikle doğru Başbakan'ın sözleri" dedi.
Merkel'in konuşması
Almanya Başbakanı Angela Merkel, asimilasyon konusunun Alman hükümetinin gündeminde bulunan bir konu olmadığını, ülkede yaşayan Türklerin Alman toplumuna uyumu konusuyla ilgilendiklerini söyledi.
Merkel, başkent Berlin'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Erdoğan'a "Asimilasyon insanlık suçudur" şeklindeki sözlerinin hala arkasında durup durmadığının sorulması üzerine Erdoğan'ın verdiği yanıttan sonra söz alarak, "Asimilasyon gündemimizde olan bir konu değil" dedi.
Almanya'da asimilasyon yerine Türklerin Alman toplumuna uyumu konusuyla ilgilendiklerini ifade eden Merkel, ülkede yaşayan Türklerin Almanca öğrenmesinin, Alman toplumunun değerlerini benimsemelerinin ve özellikle okulu yarıda bırakan Türk gençleri için fırsat eşitliği yaratılmasının önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecini canlandırmak amacıyla somut girişimleri olup olmayacağı sorusuna karşılık da Merkel, müzakerelerin ucu açık sürdürüldüğünü, bu konuda görüşbirliği içinde olduklarını, Kıbrıs'a yapacağı bir ziyaret sırasında adada çözüm bulunması için de tarafları harekete geçirmeye çalışacağını, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye'nin, Avrupa'nın ve tüm bölgenin çıkarına olacağını söyledi.
Bir gazetecinin, yeni fasılların açılmasının siyasi nedenlerle engellendiğini belirtmesi üzerine Merkel, bu sorunun aşılması için Kıbrıs Rum kesimiyle temaslarda bulunduklarını kaydetti.
Merkel, konuşmasında da terörizme karşı mücadele etmek amacıyla iki ülke içişleri bakanlıkları tarafından bir komisyonun kurulacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan ile ikili ilişkilerin ve uluslararası konuların yanı sıra ağırlıklı olarak Türklerin Almanya'ya uyum konusunu ve sorunları ele aldıklarını belirten Merkel, ekonomik ilişkileri de ele aldıklarını ve Erdoğan'ı gelecek yıl 28 Şubatta, Türkiye'nin konuk ülke olması vesilesiyle Hannover kentinde düzenlenecek CeBIT bilişim fuarına davet ettiğini söyledi.
Türk işçilerinin Almanya'ya göçünün 50. yılının gelecek yıl içinde çeşitli etkinliklerle kutlanacak olması vesilesiyle de Erdoğan'ı Almanya'ya davet ettiğini ifade eden Merkel, görüşmede G-20 ve NATO zirvesi hazırlıklarını ve Kıbrıs konusunu da ele aldıklarını bildirdi.
Erdoğan - Merkel görüşmesinden ne çıktı?
Başbakanlık Binası'nda kahvaltıda bir araya gelen Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı yaptı.