Samsun Büyük Anadolu Meydan Hastanesinden Onkoloji Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, ‘mide kanseri’ hakkında bilgi verdi. Mide kanserinin dünya genelinde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu belirten Onkoloji Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, "Karnın sol üst bölgesinde mide bulunur. Nedenlerinde bahsedeceğimiz çeşitli sebeplerden dolayı midenin mukoza zarından tümörler gelişebilir. Bu tümörlerden kötü huylu olanları, kansere neden olur. Mide kanseri sıklıkla midenin küçük kenarında ortaya çıkar. Mide kanseri, en çok görülen 4. kanser türüdür. Ülkemizde yaklaşık yılda 20 bin kişi mide kanserine yakalanmaktadır. Erkeklerde mide kanserine yakalanma riski daha fazladır. Yaşlılarda, mide kanseri daha fazla görülür” açıklamasında bulundu.
Mide kanserinin teşhis ve belirtileri
Mide kanserinin en etkili teşhis yöntemi endoskopik olduğu söyleyen Prof. Dr. Serdar Yol, "Ucunda kamera olan bir boruyla mideye girilir. Doktor, midenin her yerini rahatlıkla görebilir. Tümör oluşumu varsa bakılabilir. Kesin teşhis konması için midenin şüphelenilen yerlerinden parça alınır ve mikroskobik olarak incelenir. Kanser hücreleri mikroskopta rahatlıkla gözlenir. Mide kanserinde belirtiler geç dönemlerde görüldüğünde, hasta cerrahi müdahale şansını kaybetmiş olabilir. Öte yandan, karnın üst kısmında şişkinlik, ağrı, çabuk doyma, iştahsızlık, bulantı, kusma, beraberinde hızlı kilo kaybı, kansızlık (anemi), dışkıda gizli kan testinin pozitif çıkması hastalığın başlıca belirtileri arasındadır. Ancak tüm bu bulguların günlük yaşantıda sık rastlanan, sıradan şikayetler olması, doktora başvurma konusunda gecikmelere yol açabilir. Hastalığın erken tanısı cerrahi girişimler bakımından avantaj sağlar. Kanser ileri dönemlerde teşhis edildiğinde, çevre organlara yayılmış olma riski hastalığın kesin tedavi şansını azaltmaktadır. Böyle durumlarda, ameliyat öncesinde kemoterapi uygulanır ve kanserdeki gerileme izlenir. Burada amaç, tekrar ameliyat şansını kazanmaktır. Eğer cerrahi olarak kansere müdahale şansı yok ise ‘palyatif’ denilen, hastaya konfor sağlayacak ameliyat yöntemleri uygulanır. Bu işlemde hastanın kanser açısından tedavisi gerçekleşmez ancak hastanın yeme içme düzenine devam etmesi sağlanır” diye konuştu.
“Tedavi sonrası neler yapılmalı?”
Hastanın tedavisi için cerrahi yöntemler kullanıldığında, midenin büyük bir kısmı veya tamamının alındığını ifade eden Dr. Yol, "Böyle bir operasyon sonrası hastanın sık aralıklarla, küçük porsiyonlarla beslenmesi ve besinleri çok iyi çiğneyerek yutması önerilmektedir. Mide kanseri ameliyatı ve tedavisi sonrası hasta, ‘ameliyat oldum kurtuldum’ düşüncesine kapılmamalı, düzenli kontrollerine devam etmelidir. Mide kanserinde tedavinin başarısı; kanserin yakalanma süresine, yakalanma evresine, hastanın yaşına, beraberinde görülen hastalıklara, lenf bezleri ile çevre ve uzak organların tutulumuna bağlıdır. Erken evrede teşhis ve tedavi ile 5 yıllık yaşam şansı yüzde 90-100 iken, ileri evre tümörlerde bu oran yüzde 15-25’e kadar düşmektedir. Daha çok taze sebze ve meyveler içeren bir tabak tüketerek daha sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olabilirsiniz. Yüksek lif desteği ve bazı vitaminler mide kanseri riskini düşürmektedir. Ağır ve yağlı yiyeceklerin tüketiminden uzak durmanız gerekmektedir. Kilonuz da sağlıklı bir seviyede olmalıdır. Aşırı kilo ve obezite mide kanserini yükseltici etmenlerdendir” şeklinde konuştu.
Erkeklerin Mide Kanserine Yakalanma Riski Daha Fazla
Onkoloji Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, “Ülkemizde yaklaşık yılda 20 bin kişi mide kanserine yakalanmaktadır. Erkeklerde mide kanserine yakalanma riski daha fazladır. Yaşlılarda mide kanseri daha fazla görülür” dedi.