ESADEM Psikologlari Anlatti Açiklamasi 'Depreme Yönelik Kaygi Ile Nasil Basa Çikabiliriz?'

ESADEM Psikologlari Anlatti Açiklamasi 'Depreme Yönelik Kaygi Ile Nasil Basa Çikabiliriz?'

Deprem sonrasi vatandaslarin yasadigi travmayi hafifletmek, depremzedelere ellerinden geldigince destek olabilmek için görev basinda olan Eyüpsultan Belediyesi uzman psikologlari, deprem kaygisiyla nasil bas edilebilecegini anlatti.

Eyüpsultan Belediyesi Aile Danismanlik ve Egitim Merkezi (ESADEM) sorumlusu Uzman Psikolog Merve Akçil ve Uzman Psikolog Seval Ak Çestepe; depreme yönelik kaygi ile nasil basa çikabilir?, Çocuklara depremi nasil anlatilir? konulariyla ilgili önemli bilgiler paylasti.

Bu zor günlerde her zaman vatandaslarin yaninda ve destege hazir olduklarini belirten Uzman Psikolog Akçil yaptigi açiklamada, yasanan bu afetin; çocuk, genç, yasli demeden herkesi derinden etkiledigini belirterek, kalici psikolojik etkilerden nasil korunabilir ? Bununla nasil basa çikabilir sorularina yanit verdi.

“Hepimiz depremden korkuyoruz”

Herkesin depremden korktuguna vurgu yapan Akçil sunlari söyledi: "Bu korku kendimizi koruyabilmemiz ve tehlikeden kaçabilmemiz için bizi harekete geçiren saglikli bir duygu aslinda. Sorun, bizi korkutan depremin kendisinden çok deprem sonrasi hakkinda zihnimizde canlanan senaryolar, olasi problemler ve düsünceler. Bu senaryolari önümüze getirdigimizi fark ettigimiz anda alip bir kenara koyarak kendimizi farkli bir isle mesgul etmeye çalismak, hatta olabildigince günlük ve rutin islerimize dönmek oldukça faydali olacaktir. Çünkü zihin en çok neyle mesgul olursa en çok da onunla ilgili düsünce üretir ve davranis gelistirir. Dolayisiyla odak noktamizi degistirerek aslinda hissettigimiz o tehlikedeyim algisini ve alarm halini biraz sakinlestirmis oluyoruz. Önlem almak önemli. Olabildigince elimizde olan ve kontrolümüz dahilindeki tüm önlemleri de almaya çalisacagiz."

“Sosyal medyada filtreleme yapmak gerekiyor”

Sosyal medyada asiri hassasiyet içeren görüntülerin, bir uzmanin agzindan çikmisçasina paylasilan ifadelerin oldugunu belirten Akçil, " Bu konuda da biraz filtreleme yapmak gerekiyor. Insan beyni zaten hayatta kalma iç güdüsüyle tehlikeyi algilamaya, hep en kötüye odaklanmaya meyilli dolayisiyla maruz kaldigimiz seylerle o felaket senaryolarini beslemis oluyoruz aslinda. Paylasim yapalim fakat hassas içeriklerin detaylari veya asli olmayan haberlerle ilgili degil. Duygularimizi düsüncelerimizi güvendigimiz ve sevdigimiz insanlarla paylasalim. Arastirmalar da paylasimda bulunan insanlarin daha hizli iyilik haline döndüklerini gösteriyor. Bu anlamda disa dönük olmaya ve kendimizi kapatmamaya dikkat edecegiz. Uyku problemleri yasiyor olabilirsiniz. Ilk günlerde bunlar oldukça normal. Bu nedenle sakinlestirici/yatistirici ilaç kullanimini önermiyoruz. Bu konuda da bas etme becerilerimize yönelik de kendimize biraz zaman tanimamiz gerekiyor. Bedenimiz ve zihnimiz karsilastigimiz görüntülerle, düsüncelerle sürekli mesgul halde ve sürekli bir alarm halinde. Bu alarm halini yatistirmak için en etkili yöntem ise nefes ve gevseme egzersizleri yapmak" dedi.



“Çocuklara deprem nasil anlatilmali?”

Uzman Psikolog Seval Ak Çestepe de, çocuklarda soyut düsünme 11 yas dolaylarinda basladigi için, daha küçük yas gruplarinda oyun ve oyuncaklar araciligiyla depremi görsellestirerek anlatmamiz gerekliliginin altini çizerek sunlari söyledi:

“Çocuklara depremi anlatirken iki önemli noktaya dikkat edilmesi gerekmektedir. Birincisi depremin; sel, yagmur, simsek gibi dogal bir olusum oldugu, ikincisi de olusumdan önlemler ile korunmanin mümkün oldugu. Görsellestirme yapilirken her türlü oyuncak kullanilabilir. Legolar, maketler hatta yastiklar araciligiyla bu somutlastirma islemi yapilabilir. Depremin travmatik etkilerinden korunmak için; en önemli olan bireyin güvenlik duygusunun beslenmesidir. Bu duyguyu beslemek için; çok küçük yas gruplarinda; sarilmak, kucaklamak, dokunsal temasta bulunmak ise yararken daha büyük yas gruplarinda ise telkin yoluyla güvenlik duygulari beslenebilir. Ebeveynin kendi duygu durumunu stabilize etmesi de bu dönemde önem tasimaktadir. Televizyon, internet gibi detayli bilgi içeriginin bulundugu kaynaklarin kullaniminin da bu dönemde sinirlandirilmasi faydali olacaktir. Rutinler bizim normal akisimizi destekler. Bu sebeple hem biz hem de çocuklarin zorda olsa rutinlerini bu dönemde aksatmamaya çabalamasi gerekmektedir. Eger çocuk bir sekilde bu içerige maruz kaldiysa; üç asamayla çocuga yaklasmak saglikli olacaktir. Duygu aynalama yapmak, durumla ilgili sade, açik ve net bir açiklama yapmak, bilgilendirmek ve yönlendirme yapmak. Yani çocugu rahatlayabilecegi kaynaklara aktarmak. Bu noktada çocugu yönlendirmek için, yardim içerikli faaliyetler yapmasini saglamak ya da çocukla birlikte aktivite yapmak faydali olacaktir. Bu süreçte disa vurumcu teknikler içeren aktivitelerle çocuklarin duygusal regülasyonlari kolaylastirilabilir. Bunlar resim yapmak ya da hikaye anlatimi olabilir. Buradaki metaforik dil kullanimi da çocugun içindeki duyguyu somutlastirip, ifade etmesini saglayacaktir. Eger hikaye anlatimi yapilacaksa dikkat edilmesi gereken husus; hikayenin sonunun pozitif, olumlu bir kapanisla yapiliyor olmasi. Ergenlik dönemi çocuklarinda ise ailelerin çocuklara yargilayici olmayan bir sohbet ortami sunmasi ve ifade kanali açmasi faydali olacaktir. Ayni zamanda ergen bireyin sosyal aktivasyonunu canli tutmak, bu kapsamda onu desteklemek de gerekmektedir.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile