Eski Ev Arkadaşı Karlov Suikastçisi Altıntaş'ı Anlattı
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş tarafından öldürülmesine ilişkin açılan davada Altıntaş’ın eski ev arkadaşı tutuklu sanık Sercan Başar, savunma yaptı. Başar, "Mevlüt Mert, tamamen teknoloji bağımlısıydı. Hastalık derecesinde telefon kullanan, telefonu elinden bırakmayan, hatta halı saha maçından gelirken dahi telefonu elinden bırakmayan ‘bön’ tabir edilecek telefon hastası biriydi. Kendisi, namaz kılan, cinsel içerikli konular konuşmaktan hoşlanmayan bir kişiydi" dedi.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un Ankara’da 19 Aralık 2016’da katıldığı bir sergide saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş tarafından uğradığı suikast sonucu öldürülmesine ilişkin açılan davanın üçüncü celsesi tamamlandı. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada tutuklu sanıklardan bazıları duruşmada hazır edilirken, bazı sanıklar da SEGBİS aracılığıyla katıldı.
Altıntaş’ın eski ev arkadaşı tutuklu sanık Sercan Başar, duruşmanın öğleden sonraki kısmında savunma yaptı. Suçlamaları reddederek savunmasına başlayan Başar, 2012’de İzmir Rüştü Ünsal Polis Okulu’nu kazandığını, Altıntaş ile okulda eğitim gördükleri sırada tanıştıklarını söyledi.
Mezun olmasının ardından Ankara’da çevik kuvvet polisi olarak göreve başladığını kaydeden Başar, Ankara’da ev kiralarının yüksek olması nedeniyle ev arkadaşı aradığını anlattı. Ev arkadaşlığı için Altıntaş ile konuştuğunu söyleyen Başar, "Mevlüt Mert Altıntaş’a beraber eve çıkmak isteyip istemediğini sordum. O da bunu kabul etti ve görev yerimiz olan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne yakın yerlerde ev aramaya başladık. Bir süre sonra Demetevler’de bir yer bulduk ve orayı tuttuk" diye konuştu.
"Telefon hastası biriydi"
Başar, 2014’ün Temmuz ayından 2016’nın Mayıs ayına kadar Altıntaş ile birlikte kaldıklarını anlatarak, evlenmesi nedeniyle Altıntaş ile kaldığı evden ayrıldığını söyledi.
Altıntaş ile birlikte yaşamalarına rağmen onunla fazla zaman geçirmediklerini belirten Başar, şunları kaydetti:
"Çalışma saatleri çok yoğundu. Eve geldikten sonra yemek yiyip yatmaktan başka bir işlem yapmıyorduk. Evimiz 3 oda 1 salondu. Mevlüt Mert’in yatak odası ayrıydı, benim yatak odam ayrıydı. Mevlüt Mert, tamamen teknoloji bağımlısıydı. Hastalık derecesinde telefon kullanan, telefonu elinden bırakmayan, hatta halı saha maçından gelirken dahi telefonu elinden bırakmayan ‘bön’ tabir edilecek telefon hastası biriydi. Kendisine ’Nasılsın, iyi misin?’ diye sorduğumda sadece ’İyiyim’ derdi. ’Sen de iyi misin?’ diye sormazdı. Kendisi, namaz kılan, cinsel içerikli konular konuşmaktan hoşlanmayan bir kişiydi. Şu an eşim olan Zeynep ile 2016’da tanıştım. Ben, evlenene kadar işten çıktıktan sonra otobüse atlayıp eşimi görmek için ya Sincan’a gidiyordum ya da Polatlı’ya ailemin yanına gidiyordum. Yani 2016 yılı ilk aylarından itibaren hayatım iş yeri, Sincan, Polatlı arasında geçti. 2016’nın Haziran ayından itibaren Mevlüt’ün radikalleşmesinde etken olduğum söylenmekte. Ben, bu tarihlerde evlilik hazırlıklarındaydım. O zamanlarda iddianamede belirtildiği gibi Mevlüt’e manevi destekte bulunmam, örgütsel maneviyatını yükseltmem bir tarafa kendisiyle görüşmem dahi olamıyordu."
"Hastayım 1 gün istirahat aldım üçüncü nöbetçiyi bulsunlar"
18 Aralık 2016’da eşiyle birlikte ailesinin yanına Polatlı’ya gittiğini ifade eden Başar, "Ertesi gün 09.00’da Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü önünde trafik nöbetim vardı. Eşimi Polatlı’da bırakıp işe geldim. Trafik nöbeti şubenin önünde 3 kişi olarak tutulur. O günkü nöbetçilerden biri bendim, biri Mevlüt’tü, biri de Kaan’dı. 09.00’da ben ve Kaan nöbete geldik ama Mevlüt gelmedi. Telefonla bizi aradı ve ’Hastayım 1 gün istirahat aldım üçüncü nöbetçiyi bulsunlar’ dedi.
Saat 10.00 gibi Mevlüt raporunu getirdi. Ben ve Kaan takıldık ’Neden kaytarıyorsun?’ dedik. O da gerçekten hasta olduğunu hatta iğne dahi vurulduğunu söyledi.
O günkü şube önündeki konuşmamız bundan ibarettir. 19.00’da mesai bitti. Evde yalnızdım. İlk önce Kaan’ı benim eve davet ettim, gelemeyeceğini söyledi.
Daha sonra Mevlüt’ü aradım ve ’Evde eşim yok gel’ dedim. Bana ’İşim var gelemeyeceğim’ dedi" ifadelerini kullandı.
Başar, eve gitmek için metroya bindiğini, bu sırada polislerin bulunduğu WhatsApp grubundan Rus Büyükelçiliğine saldırı olduğu yönünde mesajlar gelmeye başladığını anlatarak, "Metroda olduğum için telefonum bir müddet çekmedi. Tekrardan mesajlar gelmeye başladı.
Mesajları açtığımda Rus Büyükelçisinin vurulduğu, vuran kişi olarak da Mevlüt Mert’in fotoğrafının atıldığını gördüm. Birden şok geçirdim. Hemen arkadaşlarımı aradım ve olayın doğru olduğunu söylediler. Bunun üzerine detaylı bilgi almak için görev yerime gittim. Bir müddet sonra da TEM Şubeden iki polis geldi. Bilgimi almak için TEM’e götüreceklerini söylediler. Oraya giderken benimle hiç konuşmadılar. Bir süre sonra amirleri geldi ve ’Senin FETÖ ile irtibatını biliyoruz, her şeyi anlat’ dedi.
Ben de hiçbir şeyi bilmediğimi, FETÖ ile bağlantımın olmadığını söyledim. Bu amir, birden beni tokatlamaya başladı ve ’Her şeyi biliyorsun anlat’ dedi.
Sabaha kadar beni sorguladılar. Ancak hiçbir şey bilmediğimi belirttim" şeklinde konuştu.
Duruşma, savunmaların alınmasıyla devam ediyor.