Prof. Dr. Egemen, türlerin bilimsel tespiti ve dünya tarafından kabulünün uzun bir süreç olduğunu kaydederek, "Araştırmacılarımız deniz, göl, mağara, akarsu gibi alanlarda yaptıkları çalışmalarla yeni bir tür olabileceğini tespit ettikleri canlıları topluyor. Ardından konunun uzmanları inceliyor. Canlıların milimetrik çizimleri ve bütün özellikleri ortaya çıkarılıyor. Son olarak canlılarla ilgili bilimsel çalışmalar, bütün dünyanın kabul ettiği saygın bilimsel bir dergide, üç hakemin incelemesinin ardından makale halinde yayınlanarak ilan ediliyor." dedi.
Bu çalışmaların iki önemli sonucu olduğunu ifade eden Egemen, "Birincisi Türkiye'nin bu zenginliğini korunması, ikincisi ülkemizde bu alanda iyi araştırmacılar olduğu ve yeni araştırmalar için desteklenmesi gerektiğidir. Bizim bu 21 tespitimizin yarısı, iç sularımız dediğimiz göller, akarsular ve yer altı sularında yapıldı. Buralarda ortaya çıkarılmayı bekleyen daha çok tür olduğuna inanıyorum." şeklinde konuştu.
Yeni türler hakkında bilgi veren Temel Bilimler Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Özbek ise, "Bulunan 21 canlıdan biri yeni bir balık, yedisi ise denizde yaşayan sürüngen türü canlılar. Küçük karidesler, eklem bacaklılar ve sadece yer altı sularında yaşayan canlılar da listede yer aldı." dedi. Nif Çayı'nda buldukları karidese benzeyen yeni canlıya "İzmir (gammarus İzmirensis)" ismini verdiklerini ifade eden Doç. Dr. Özbek, kendi buluşu olan diğer bir canlıyı ise Bornova ilçesindeki bir evin bahçesindeki kuyuda bulduklarını anlattı. Özbek, "Bu canlılar, dünyanın başka bir yerinde yok. Yaşam alanları, sadece bulundukları çevre. Yaşam alanlarını korumak, bizim için çok önemli bir görev olmalı. Biz araştırmacılara verilecek destekler sürdürülür ve ar.tırılırsa, bu hazineler daha çok günyüzüne çıkar." diye konuştu.
