Peki şu anda durum nasıl? 2020 yılının kasım ayının sonuna geldik. Hastalığa yakalananların sayısı 55 milyonu buldu. 35 milyon kişi hastalığı atlattı. Tabii bu rakamlara hastalığı semptom göstermeden geçiren ya da hastalığı teste girmeden atlatanlar dahil değil. Üstelik bazı hastaların test sonuçları, hasta olmalarına rağmen negatif çıktı ki bazı kaynaklar bu grubu test yaptıranların yüzde 20'si veya 30'u olarak kabul ediyor. Kısacası gerçekte hem hasta olan hem de iyileşenlerin sayısı açıklanan rakamlardan daha yüksek.
Gelgelelim Covid-19'e yakalanmak modern insanın karşı karşıya kaldığı tek sorun değil. Toplu halde eve kapanmak ve katı karantina kuralları deyim yerindeyse milyonlarca insanı dört duvar arasına sıkıştırdı. İnsanlar arkadaşlarıyla buluşamaz, görüşemez oldu, yeni insanlarla tanışmak imkansızlaştı. Kısacası insanlar gönüllerince vakit geçiremez hale geldiler.
Karantinadaki kişiler hissizleşti. Daha kaygılı hissetmeye başladılar. Birtakım nevrozlara kapıldılar. Hatta bazı durumlarda da ciddi ve uzun depresyona yakalandılar. Dilerseniz hep birlikte bu durumun nedenlerine bakalım. Sonra da bu tip rahatsızlıkların üstesinden nasıl geleceğimizi görelim.
Evde karantina neden kaygıya ve depresyona yol açar?
Bu sorunun kapsamlı ve ayrıntılı yanıtını National Library of Medicine portalındaki «Loneliness and implicit attention to social threat: A high-performance electrical neuroimaging study» başlıklı makalede bulabilirsiniz. Makaleyi aralarında Stephanie Cacioppo, Munirah Bangee, Stephen Balogh, Carlos Cardenas-Iniguez, Pamela Qualter ve John T. Cacioppo. gibi uzman ve ünlü psikologlar kaleme aldı. Makalenin tam haline aşağıda vereceğimiz bağlantı adresinden erişebilirsiniz. Bu yazıda sizinle makalenin başlıca önemli noktalarını paylaşmak istiyoruz.
Psikologlar, insanın sosyal bir varlık olduğunun altını çizer. Kısacası sosyal iletişim kuramaması insan için tehlike teşkil eder. Karantinada uzun zaman geçirince beynimiz bir tür 'koruma' moduna alır kendini. Bunu da şöyle yapar:
1. Beyin neredeyse her yerde sosyal açıdan bir tehdit görür. Karantina nedeniyle zaten kuramadığımız iletişim, bunun sonucunda daha sorunlu hale gelir. Hakkımızda kötü düşündüklerini, kimsenin bizi tam anlamadığını, hatta eskisine kıyasla bize farklı baktıklarını düşünmeye başlarız. Etrafımızdaki her şeyin değiştiği hissine kapılırız. Oysa gerçekte değişen hiçbir şey yoktur. Değişen tek şey algılarımızdır.
2. Başka insanları anlamakta zorluk çekmeye başlarız. Gardımızı düşürmemek için sürekli tetikteyizdir. Her taşın altında bir şey ararız. Sonuç olarak zaten nicelik açısından iyice azalmış toplumsal iletişimimiz daha da kötü hale gelir. Bu da genelde aynı evde karantinada kaldığınız yakınlarınızla aranızda yaşanır. Karşınızdakine karşı ilişkilerinizde öfke ve tahammülsüzlük kendini çok daha açık şekilde koyar ortaya. Tam da bu sebeple Çin'deki katı karantina döneminden sonraki bahar aylarında boşanma oranları rekor kırdı.
3. İnsanın vücudunda sabahları kortizol oranı en yüksek seviyesindedir. Kortizol stres hormonu diye bilinir. Sürekli dört duvar arasında kalmak elbette bu hormonun seviyesini düşürmek için hiç de iyi bir yöntem değildir. Sabahtan itibaren kendimizi zor geçecek bir güne hazırlarız. Tam da buradan kaynaklanır işte dürtülerimize hakim olamamak, öfke ve hissizlik, hatta bazı durumlarda ise agresiflik.
Galiba hem duygu durumunuzda hem de davranışlarınızda belli bir değişiklik fark etmişsinizdir. Bazen önemsiz olan bu değişiklikler bazen de oldukça ciddidir. Bu değişikliklerden kaçınmak veya ortaya daha az çıkmalarını sağlamak için sizinle psikologların verdiği bazı tavsiyeleri paylaşmak istiyoruz.
Depresyona karşı birebir: spor yapmak
Sporun ve fiziksel aktivitelerin insanın keyfini neden yerine getirdiğini açıklayan birkaç teori var:
1. Teori: Fiziksel etkinlikler kandaki endorfin ve dopamin seviyelerini arttırır. Böylece insan keyiflenir, kendini daha iyi hisseder.
2. Teori: Spor esnasında vücut ısımız yükseldiği için kendimizi daha iyi hissederiz. Vücut ısısının artışı kana daha fazla endorfin karışmasını sağlar.
İlginç olanı, ikinci teorinin yetmişli yıllarda İskandinav ülkelerinde ortaya atışmış olmasıdır. Teoriyi saunalarda test ettiler. Elbette saunaya giren kişilerin keyifleri yerine gelir, gelmez değil. Ama deneyde şöyle ilginç bir durum vardı. Deneye katılanların ödemelerini birayla yaptılar.
Elbette evlerimize sauna yaptıracak değiliz ama karantinadayken de spor yapabiliriz. Merdiven inip çıkmak, çatıda fitness antremanı ya da evin içinde hafif egzersizler yapmak hiç de sorun değil. Binlerce uygulama arasından dilediğiniz egzersiz uygulamasını telefonunuza indirmeniz yeterli.
Olumsuz fikirlerden kurtulmanın bir yolu olarak sanat
Ressamların ve yazarların, 'normal insanlara' göre duygu durum bozukluğu yaşama olasılıklarının 8-9 kat daha az olduğu kanısı var. Harvard Üniversitesi öğretim üyesi Wendy Berry Mendes'in yaptığı bir araştırmada insanın kendisini hayaller dünyasına bırakmasının tatmin edici olduğu ve mutluluk getirdiği kanıtlandı. Her şeyden önce, olumsuz fikirlerden uzaklaşmak için hayal kurmak harika bir yöntem. İkincisi, sanat faaliyetlerinin kendisi de pek çok açıdan fiziksel faaliyetlere benzer. Sanat faaliyetleri de beynin merkezindeki dopamin seviyelerini tıpkı fiziksel egzersiz gibi yükseltir.
İnsan kendisini sanatsal aktiviteye ne kadar kaptırırsa, ruh halinde de o kadar daha az ani değişim yaşar, depresyona karşı daha dayanıklıdır. Bu doğrultuda hem Wendy Berry Mendes hem de diğer uzmanlar, sevdiğiniz bir hobi bulmanızı ve günde yarım saat de olsa bu hobiyle meşgul olmanızı tavsiye eder.
ZOOM ve ChatRoulette gibi sosyal medya siteleri aracılığıyla iletişim
Yukarıda da belirttiğimiz gibi karantina boyunca aynı evde aynı kişilerle iletişim kurmak zorunda kalmak hissizliğe veya öfkeye yol açabilir. Bu yüzden kurduğumuz sosyal bağları çeşitlendirmemiz gerekir. İnternet sayesinde bunu yapmak kolay.
Şu anda milyonlarca insan hem çalışırken hem de birden fazla arkadaşlarıyla aynı anda sohbet edebilmek için ZOOM kullanıyor. Bu program üzerinden birkaç katılımcıyla birlikte video konferans yapmak mümkün. Zoom ve benzeri programlar yeni arkadaşlıklar için pek de uygun değil.
Yeni arkadaşlar bulmak ve ücretsiz, kolay ve kaydolmadan iletişim kurmak istiyorsanız sohbet uygulaması Chatroulette sizin için harika bir seçenek olabilir. Elbette bu uygulamanın benzerlerini de kullanabilirsiniz.
Chatroulette ilk kez 2009-2010 yılları arasında, yani kullanıma açıldığı ilk yıllarda büyük bir popülerlik kazandı. Günlük kullanıcı sayısı bir süre sonra yarım milyona ulaştı. Uygulamada karşınıza çıkacak bir sonraki kişiyi tanımadığınız için, pek çok kullanıcı programı sadece vakit geçirmek için değil, yeni arkadaşlıklar edinmek ve hatta sevgili bulmak için kullandı. Ancak uygulamanın moderasyon sorunu çok ciddi boyutlardaydı. Bu nedenle kullanıcılar hızla benzer uygulamalara yönelmeye başladı. Kullanıcıların yüzde 70 ila 80'i erkekken, sadece yüzde 20 ila 30'u kadındı.
Ancak günümüzde Chatroulette gözle görülür şekilde gelişme kaydetti. Yönetim, 2020 yılında müstehcen içeriği ayıklamak ve kurallara uymayan kullanıcıları engellemek için moderasyon yaklaşımını değiştirdi. Elbette 10 yıldır devam eden sorunu çözmek belki de öyle kolay olmayacak ama olumlu sonuç alınmıyor da değil. Alınan önlemler sayesinde sitenin kullanıcı sayısı salgın döneminde yaklaşık yüzde 20 arttı. Kadın ve erkek kullanıcıların oranı da, sırasıyla yüzde 40 ve yüzde 60 olmak üzere birbirine yaklaştı. Aradaki farkın hala pek de küçük olmadığı belli ama sitenin olumlu bir trende girdiği de açık.
Yine de daha büyük bir şeyler istiyorsanız Chatroulette'in alternatiflerine bakabilirsiniz. Hem pek çok uygulama var hem de bu uygulamalar kısmen daha fazla özellik sunuyor. Cinsiyet ve konum filtreleri sunan uygulamaları da, sadece bir konuya özel sohbet odalarını da veya moderasyona tabi olmayan bölümler içeren siteleri de inceleyebilirsiniz.
Sonuç
Hiç kimse, yeni bir virüs türünün dünyanı ele geçirmesini beklemezdi. Ancak bazen her türlü virüsten daha tehlikeli olan bir şey varsa o da sosyal bağlantılarımızın yokluğu, izolasyon, depresyon ve hissizliktir. Pek çok insan, profesyonel yardım almak için psikologa bile gidemeyecekleri gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Katı karantina kuralları nedeniyle insanlar depresyona karşı farklı farklı ilaçlar kullanmaya başladı. Salgınlar ilgili herhangi bir olumlu gelişme de yok.
Zorlu koşullardaki başlıca hedefiniz, sosyal bağlarınızı tamamen koparmamak ve olumsuz düşüncelerle aranıza mesafe koymak için bir meşgale bulmaktır. Boş zamanlarınızı kendi gelişiminize adayın, yabancı dil öğrenmeye başlayın, görüntülü sohbet uygulamaları aracılığıyla başka insanlarla tanışın ve iletişim kurun.
Şu anda binlerce insan Covid-19 aşısı üzerinde çalışıyor, aşıyı test ediyor. Ayrıca aşılardan bazıları epey başarılı. Pek çok uzmanın tahminine göre 2021 yılında 'normale dönmüş' olacağız. Normale dönene kadar pes etmeyeceğiz, psikologların tavsiyelerine uyarak karantinada da ruh sağlığımızı koruyacağız. Her şey çok güzel olacak!