CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tüm 'ama'larımızı, 'lakin'lerimizi, 'ancak'larımızı geride bırakıp İslam dünyasının sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel geri kalmışlığına karşı ortak çözümler üretmeliyiz. Barış, adalet ve kardeşlik dini olan İslam'ın hüküm sürdüğü coğrafyadaki kanın, gözyaşının, eşitsizliğin karşısında çaresizliğimizin nedenleri üzerine soğukkanlılıkla düşünmeli ve akılcı bir yol bulmalıyız." dedi.
Kılıçdaroğlu, Caferilik İnancını Tanıtma, Araştırma ve Eğitim Derneği (CAFERİDER) tarafından Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen "Evrensel Aşura Matem Merasimi"ndeki konuşmasında, savaşmanın dahi haram kabul edildiği Muharrem ayının, Hazreti Hüseyin ve 70 yol arkadaşının 10 Muharrem 61'de Kerbela'da şehit edilmesiyle başka bir anlam kazandığını dile getirdi.
Hazreti Hüseyin'in şehadetinin 1378'inci yıl dönümünde Kerbela'da yaşanan trajediyi, içinde bulunulan yüzyılın gerçekleriyle yeniden düşünmek gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Kerbela İslam dünyasındaki derin ayrışmayı doğuran en önemli olaydır. Bu elim olay sadece bir iktidar mücadelesi olarak görülemez ve değerlendirilemez. Hak gelince zail olması gereken batılın yeniden uyandırılmasıdır Kerbela'da olan. O nedenledir ki günümüz dünyasının en kanlı coğrafyası yani Orta Doğu coğrafyasında akan kan aslında dinmeyen Hazreti Hüseyin'in kanıdır. Bu kan zulmedenlerin, hakka, hukuka ve adalete inanmayanların akıttığı kandır. Oysa Hazreti Hüseyin, 'Ben zulme karşı adaletin savaşını verirken, kendisi zalim olan birisinin bu harekete katılmasını istemiyorum.' demiştir. Ne zaman? Şehadetinden çok kısa bir süre önce, üstelik şehit olacağını bilerek. Böylece zalimlerin kendisiyle birlikte olamayacağını şehadetinden önce söyleyerek, bir vasiyeti tarihe bırakmış oldu. Dolayısıyla biz, Hazreti Hüseyin'in yaşamına ve son nefesini verdiği Kerbela'nın kumuna düşen kanına baktığımızda görmemiz gereken kin ve nefret olmamalıdır. Hazreti Hüseyin'in dilinde, fikrinde, irfanında kin ve nefret yoktur. Babası Hazreti Ali gibi ve babasının bildiği herşeyi öğrendiği dedesi, sevgili Peygamberimiz gibi Hazreti Hüseyin de mutlak bir adalet savaşçısıdır."
Kılıçdaroğlu, müşriklerin Peygamber'e suikast hazırlığında olduğu bildirildiğinde Hazreti Ali'nin tereddütsüz Peygamber'in yatağına yatmasının bir cesaret örneği olmasının yanı sıra Allah'ın adaletine teslimiyeti olduğuna işaret etti.
"Ali'den başka yiğit, zülfikardan keskin kılıç yoktur." denilirken, aslında kastedilenin bir savaş aracı olarak kılıcın keskinliği değil, Hazreti Ali ve evlatlarının adaleti olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Hazreti Ali ve evlatlarının tüm kararlarının hakkaniyetten ve adaletten yana olmasıdır, yani İslam'dan ve onun peygamberi Hazreti Muhammed'in ilminden yana olmasıdır. Elde tutulan zülfikar, doğruluk, dürüstlük, yüksek ahlak ve adalet demektir. Zülfikarda kindarlık, düşmanlık, ötekileştirme, sen-ben ayrımı bulunmamaktadır. Zülfikarda biz vardır, eşitlik vardır, kardeşlik vardır ve mutlak bir adalet vardır. Biz de adaletin savaşını verirken, şehit düşen Hazreti Hüseyin gibi olmalıyız. Eğer biz adilsek, adalet mücadelemizin bir anlamı vardır." diye konuştu.
- "Kerbela, zulme karşı kuracağımız umudun adıdır"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hazreti Hüseyin'in şehit olacağını bildiğini ve şehitliğinin yeni Kerbelaların önüne geçmek için bir insanlık dersine dönüşmesini arzuladığını belirterek, şunları söyledi:
"Biz, Sünnisiyle, Şiisiyle, Alevisiyle tüm İslam dünyası olarak bunu şu ana kadar başaramadık. Tüm 'ama'larımızı, 'lakin'lerimizi, 'ancak'larımızı geride bırakıp İslam dünyasının sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel geri kalmışlığına karşı ortak çözümler üretmeliyiz. Barış, adalet ve kardeşlik dini olan İslam'ın hüküm sürdüğü coğrafyadaki kanın, gözyaşının, eşitsizliğin karşısında çaresizliğimizin nedenleri üzerine soğukkanlılıkla düşünmeli ve akılcı bir yol bulmalıyız. Beşeri ve fenni ilimlerdeki üretimlerimizi artırmalıyız. İslam dünyasında öfkeyi değil, hoşgörüyü büyütmeliyiz. Her bir müminin öncelikli görevi, ağabeyi Hazreti Hasan ile birlikte Resulullah'ın çiçek demeti, emaneti denilerek sevilen milyonlarca Müslüman'ın ismini taşımaktan gurur duyduğu Hazreti Hüseyin'in yüzyılımızda da akmaya devam eden kanını durdurmaktır. Tüm ısrarlara rağmen hedefi Kufe olan yolculuğundan vazgeçmeyen; ilim, hikmet, irfan sahibi Hazreti Hüseyin ve 70 yol arkadaşına karşı tarihsel borcumuz budur. Çünkü Hazreti Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna canlarını verdikleri yol, sevgili Peygamber'imizin haksızlık, zulüm, baskı ve zorbalığa karşı direnişinin yoludur."
Kılıçdaroğlu, "İnsanlık tarihinin en acı katliamlarından birisi olan Kerbela, haksızlığa karşı göstereceğimiz cesaretin, zulme karşı kuracağımız umudun adıdır. Unutulmamalıdır ki günümüzün yezitleri karşısında sessiz kalanları, tiranlar karşısında susmayı kabul edenleri, zulüm sahipleriyle bir olanları tarih yazmayacaktır. Tarih haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmayanları yazmıştır ve yazmaya da devam edecektir. Allah'ın bizleri zulmün karşısında susturmamasını, dilsiz şeytan kılmamasını diliyorum. Müslümanların etnik kimlik ve inanç farklılıkları gerekçesiyle birbirlerine uyguladıkları zulme ve zulümden faydalananlara, kimi çevrelere karşı, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in kurucusu olduğu Cumhuriyetimizin, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti kimliğinin tüm İslam dünyasına rehber olmaya devam edeceğine inanıyorum." şeklinde konuştu.
Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz de konuşmasında Arakan, Yemen, Filistin'de yaşananları hatırlatarak, Bahrenyn'de ülke nüfusunun yüzde 95'ini teşkil eden Caferilerin, aşura merasiminden men edildiğini söyledi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ın katılamadığı etkinlikte, AK Parti, MHP, CHP milletvekilleri, Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Dönel ve şehit polis Fethi Sekin'in babası Mehmet Zeki Sekin de yer aldı.
Evrensel Aşura Matem Merasimi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: 'Tüm 'ama'larımızı, 'lakin'lerimizi, 'ancak'larımızı geride bırakıp İslam dünyasının sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel geri kalmışlığına karşı ortak çözümler üretmeliyiz. Barış, adalet ve kardeşlik dini olan İslam'ın hüküm sürdüğü coğrafyadaki kanın, gözyaşının, eşitsizliğin karşısında çaresizliğimizin nedenleri üzerine soğukkanlılıkla düşünmeli ve akılcı bir yol bulmalıyız'