Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır'ın hazırladığı iddianamede, sanıklardan Mehmet Kemal Ağar'ın, 10 Temmuz 1993-30 Ekim 1995 arasında Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı belirtildi. Ağar'ın, bu göreve atandıktan kısa süre sonra sanıklardan İbrahim Şahin'i Özel Harekat Daire Başkan Vekilliğine getirdiği, Mehmet Korkut Eken'i de yanına müşavir olarak aldığı ifade edilen iddianamede, İbrahim Şahin'in kendisine yakın ve daha önce birlikte çalıştığı Özel Harekat kökenli polis memurlarından özel bir ekip oluşturduğu, Eken'in de Şahin'e bu süreçte yardım ettiği aktarıldı.
Şahin ve Eken'in Özel Harekatta görev yapan polislerin seçilmesi, eğitilmesi konusunda görev aldıkları, böylece bu süreçte kamu görevlerinin ötesinde suç işlemek amacı ile silahlı teşekkül oluşturdukları belirtilen iddianamede, söz konusu teşekkülün yöneticiliğini Ağar, Şahin ve Eken'in yaptığı, diğer sanıklar ile hakkında çeşitli gerekçelerle dava açılmayan başka kişilerin ise suç örgütü üyesi oldukları veya örgüte yardım ettikleri ifade edildi.
Suç tarihlerinde emniyet teşkilatında görevli olan Ağar, Şahin, Eken ve diğer bazı teşekkül/örgüt mensuplarının, "Terörle mücadele" adı altında yola çıkıp tam bir sorumsuzluk içerisinde hareket ettiklerine değinilen iddianamede, bu kişilerin, "Yasaların kendilerine verdiği yetkilerin ötesinde, kendi çıkarlarını da gözeterek her türlü yasa dışılığı meşru sayıp, amaçlarına ulaşmak için her yöntemi benimsedikleri" belirtildi.
Sanıkların, "Yanlarına kamu görevlisi olmayan kumarhane işleticisi, uyuşturucu kaçakçısı, katliam sanığı ve hükümlüsünü de alarak tam bir dayanışma ve iş birliği içinde hareket edip çeteleşme sürecine girdikleri" bildirilen iddianamede, "Cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül" oluşturan sanıkların, "Uyuşturucu madde ticareti ve kumarhane işleterek elde ettikleri gelirleri PKK terör örgütüne aktardıklarını değerlendirdikleri kişileri tasfiye etmek, etkisiz hale getirmek düşüncesi ve görüntüsü altında listeler yaptıkları" vurgulandı.
İddianamede, sanıkların, anayasa ve yasaların kendilerine vermediği yetki ve görevi üstlenerek bu kişileri öldürdükleri, bu süreçte teşekkül içinde menfaat çatışmalarının oluştuğu ve başlangıçta birlikte hareket ettikleri Tarık Ümit gibi bazı kişilerin de teşekkül mensuplarınca öldürüldüğü kaydedildi.
İddianamede, 15 Ocak 1994'te Behcet Cantürk ve Recep Kuzucu'nun, 25 Şubat 1994'te Yusuf Ekinci'nin, 25 Mart 1994'te Fevzi Aslan ve Salih Aslan'ın, 9 Mayıs1994'te Namık Erdoğan'ın, 2 Haziran 1994'te Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Haci Karay'ın, 12 Kasım 1994'te Medet Serhat ve İsmail Karaalioğlu'nun, 13 Aralık 1994'te Faik Candan'ın, 28 Ocak 1995'te İran uyruklu Lazem Esmaeili ve Askar Simitko'nun, 3 Mart 1995'te Tarık Ümit'in, 28 Temmuz 1996'da Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesinin, Ağar, Eken ve Şahin'in bilgisi ve talimatı ile teşekkül mensubu sanıklarca gerçekleştirildiği belirtildi.
İddianamede, 9 Ocak 1995'te Metin Vural'ın öldürülmesi eyleminin ise Ağar, Eken ve Şahin'in bilgi ve talimatı olmadan, teşekkül mensubu diğer bazı sanıklarca gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı bildirildi.
Sanıkların, 765 sayılı TCK'nın "Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüt/teşekkül çerçevesinde adam öldürmek, adam öldürmeye iştirak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
Faili Meçhul Cinayetler İddianamesi
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 1990'lı yıllarda işlenen 18 faili meçhul cinayetle ilgili iddianamesinde, "Suç tarihlerinde Emniyet teşkilatında görevli olan Mehmet Kemal Ağar, İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken ve diğer bazı teşekkül mensuplarının, terörle mücadele adı altında yola çıkıp, tam bir sorumsuzluk içerisinde hareket ettikleri", yanlarına kumarhane işleticisi, uyuşturucu kaçakçısı, katliam sanığı ve hükümlüsünü de alan sanıkların, "Uyuşturucu madde ticareti ve kumarhane işleterek elde ettikleri gelirleri PKK terör örgütüne aktardıklarını değerlendirdikleri kişileri öldürdükleri" ifade edildi.