Konferansa konuşmacı olarak katılan CHP Parti Meclisi Üyesi Murat Karayalçın, 2014 yılı Mart ayında yapılacak olan seçimlerle birlikte yürürlüğe girecek olan Büyükşehir yasasını eleştirdi.
Özellikle Belediyelerin kapatılması ile ilgili olarak referandum yapılarak bunun halka sorulması gerektiğini vurgulayıp, yapılan bu Büyükşehir Uygulaması ile Türkiye’de başkanlık sisteminin getirileceğini belirtir, bunun ilk adımının da bu yasa olduğunu kaydetti.
Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi Salonu’nda Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Örgütü tarafından organize edilen ve konuşmacı olarak CHP parti Meclis Üyesi Murat Karayalçın’ın katıldığı “Yerel yönetimler ve değişen belediyecilik” konulu konferansı CHP Muğla Milletvekilleri Prof. Dr. Nurettin Demir ile Ömer Süha Aldan’ın yanı sıra CHP Muğla Eski Milletvekilleri, Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, CHP Muğla İl Başkanı Mustafa Öztürk, MHP’li Fethiye Belediye Başkan Yardımcısı Metin Talaş, DSP’li Kumluova Belediye Başkanı Alim Karaca, MHP’li Kemer Belediye Başkanı Cafer Arıkan, CHP’li Bazı ilçe ve Belde belediye Başkanları Kaş İlçesi Kalkan Belde Belediye Başkanı Ömer Saim Karakurt Sivil Toplum Örgütlerinin temsilcileri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş izledi. Konferansa ilgilin yoğun olmasından dolayı salon vatandaşları almayınca dışarıda kalan vatandaşlar için Kültür Merkezi dışında sinevizyon kurularak dışarıda kalan insanların bu konferansı izlemeleri sağlandı
YAZIKLAR OLSUN BU SİYASİ ANLAYIŞA Saygı Duruşunda bulunulup İstiklal Marşının okunması ile başlayan yerel yönetimler ve değişen belediyecilik konulu konferansın açılış konuşmasını ise Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Başkanı Emrah Doğu yaptı. Doğu konuşmasında Ak Parti Muğla Milletvekili Ali Boğa’yı eleştirerek “Biz il olmayı beklerken üçüncü sınıf ilçe olduk diye demeç veriyorlar. Bu siyasi anlayışa yazıklar olsun” dedi
Emrah Doğu “Bu akşam çok güzel bir tablo var. Eski milletvekillerimiz, mevcut milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız var. Parti kimliği gözetmeden gelen sivil toplum kuruluşlarımın başkanları aramızda. Belediye başkanlarımız aramızda ama en önemlisi her türlü faşizan baskıya rağmen duruşundan taviz vermeyen, parti kimliğini bir kenara bırakan, bu ülkenin 24 saat görev yapan ve bu etkinliğe katılmayın baskısına rağmen aramıza katılan muhtarlarımız burada kendilerine şükranlarımı sunuyorum” diyerek, “Bilindiği üzere Fethiye’nin bir milletvekili var. Kendisi Fethiyeli olan Sayın Ali Boğa bir gazetedeki demecinde Kemer üçüncü sınıf ilçe oldu diyor. Kendisini burada protesto ediyorum. Bizler Türkiye genelinde birinci sınıf İl olmayı beklerken bizi üçüncü sınıf ilçe yapanları şiddetle kınıyorum. Yazıklar olsun bu siyasi anlayışa. Yakasında çakma Yahudilik cesaret madalyasını taşıyan bazı zadlar, yakasında İstiklal Madalyası gibi onurlu ve şerefli madalyayı taşıyan bir insanın oyuyla uğraşıyorlar. Bu ahlaksız siyasetten uzak acımasız insanları şiddetle kınıyorum. Bizler topraklarımızın sınırlarını emperyalizmin talimatı ile değil, 29 Ekim’i, 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u yaşayarak ve yaşatarak çizdik” dedi.
CHP Fethiye İlçe Başkanı Emrah Doğu’nun açılış konuşmasının ardında kürsüye çıkan Murat Karayalçın ise konuşmasında; iktidarı ve büyükşehir tasarısını eleştirdi.
Karayalçın, “Muğla ilinin de içerisinde olduğu 13 ilimizin ana kent statüsüne getirmiş olan 6360 sayılı yasa ile ilgili olarak CHP Fethiye İlçe Örgütümüz benden bir sunum yapmamı istedi. Bu yeni yasal düzenlemenin Muğla’ya ne getireceğini Fethiye halkına açıklamamı istedi. Bu yasanın federal bir modeli değil ama AKP’nin denetimli güç temel tüzüğü, denetimli güç yoğunlaştırması diye adlandırabileceğimiz bir anlayışını uygulamaya taşıdığını belirtmek istiyorum. Federalizmi getirmiyor, denetimli güç yoğunlaştırması siyasetini bu yasa uygulamaya koyuyor. AKP Bir süredir Türkiye genelinde bu yönetim modelini denetimli güç temel tüzüğü diye adlandırdığım bu modeli uygulamaktadır. Bu modelin uygulanmasına 2011 yılı Haziran seçimlerinden önce çıkarılan bir yetki yasası ile ve o yetki yasasına dayalı olarak yürürlüğe konulan kanun gücünde kararnamelerle başlanıldı” dedi
Karayalçın, “Kanun gücünde kararnamelerle belediyelerin, yerel yönetim birimlerinin ve meslek örgütlerinin, meslek odalarının elindeki güç alınıp Çevre ve şehircilik Balkanlığına transfer edilmeye başlanmıştır. Güç yoğunlaştırmasının güç temel tüzüğün birinci ayağı budur. Yani bu 2011 yılı Haziran ayından önce başlamıştır. Ardından güç yoğunlaştırmasının ikinci ayağı olarak ta bu yasal düzenleme gelmiştir. Üçüncü ayağı ise şu sıralarda henüz bir anayasa metni haline gelmemiştir. Henüz yasalaşmamıştır. Ama kesin olarak bunun üçüncü ayağı hiper başkanlık diye adlandıracağımız Cumhurbaşkanlığı modelinin yerine getirilen başkanlık sistemi, başkanlık rejimi olacaktır” diyen Murat Karayalçın, “Üç ayaklı bir modeli AKP adım adım örmektedir ve işlemektedir. Siyasi gücün belli yerlerde yoğunlaşmasının, belli yerlerde toplanmasının yerel ayağı Muğla ilini de Büyükşehir Statüsüne getirmiş olan bu yasadır. Bunu iki şekilde yapıyorlar. 29 Büyükşehir belediyesinde İl Özel İdareleri ve belde belediyeleri ile köy idareleri kaldırılmaktadır. Birincisi budur ve buda bu yasa ile kaldırılmıştır. Muğla halkının ve diğer Büyükşehirdeki insanların artık Özel İdaresi yok. Dolayısı ile İl Genel Meclisi de bu seçimden itibaren iptal edilecektir. Artık belde belediyeler yok ve köy idareleri de yok. Bunların tümü AKP tarafından kaldırılmıştır. İl Özel İdarelerinin, Belde Belediyelerinin ve köy idarelerinin tüm yetki ve olanakları Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir” dedi
BELEDİYELERİN YARIDAN FAZLASI TASFİYE EDİLMİŞTİRBu yasa ile bu düzenleme ile Türkiye tarihinin, Türkiye’de kamu yönetiminin en büyük idari tavsiyesinin yapıldığını düşünüyorum diyen CHP Parti Meclisi Üyesi Murat Karayalçın “İşin büyüklüğü oransal olarak söylemek gerekirse Türkiye’de Büyükşehir Belediyelerin sayısı 29 tanedir. 29 ilimizde Büyükşehir Belediyesi Kurulmuştur. 29 ilimizde il Özel İdareleri tasfiye edilmiştir. Yani Türkiye’deki Özel İdarelerin yüzde 36’sı bu yasa ile kaldırılmıştır. Belde belediyelerinin Bin 582 tanesi kapatılmıştır. Bunların içerisinde dünya çapında marka olan Türkiye’nin gözbebeği olan Göcek ve Ölüdeniz Belediyeleri de vardır. Toplam belediye sayısının yüzde 53’ü yani yarıdan fazlası tasfiye edilmiştir. Bir ülke eğer varolan yönetim birimlerin yarısından daha fazlasını tasfiye ediyorsa burada çok ciddi bir sorun var demektir. Türkiye’de toplam 34 bin 600 köy bulunmaktadır. Aslında Türkiye’de 36 Bin 400 köy var. Türkiye’de 40 Bin dolaylarında köy altı yerleşim yeri var. Yaklaşık 80 bin kırsal diye adlandıracağımız yerleşim yeri var. Bunlar gittikçe yükseklerden aşağıya doğru inmekte. Bu yasa idari olarak 34 Bin 600 köyün 16 Bin 82 tanesini tasfiye etmiştir. Yerelde güç Büyükşehir belediyelerinde toplanmaktadır ifadesi halkımıza bu 29 ilimizde özel bir yapının oluşturulduğu izlenimini verebilir. Yani belde belediyeler kaldırıldı, özel idareler kaldırıldı, köy idareleri kaldırıldı ve bunların tüm yetkileri Büyükşehir belediyesinde toplandı. Tüm yetkileri Büyükşehir belediyesinde toplandı derken halkımıza Büyükşehirlerde gerekçeli olarak özel bir yapının kurulmuş olduğu izlenimini vermiş olabilirim ama öyle değil. Büyükşehir belediyelerinde özel bir yapı kurulmuş değil. Çünkü bu yasa ile birlikte bir başka önemli düzenlemeyi yaptı AKP’liler. Bu yasanın bir maddesi illerimizde yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı adı altında Valinin yönetiminde ve denetiminde doğrudan Başbakana gelişmeleri rapor eden çok ciddi bir denetim mekanizması kurmaktadır. Bütün yatırımlar yani illerde aklınıza gelebilecek tüm denetim mekanizmaları Yatırım İzleme ve Koordinasyon merkezi Başkanlığında toplanmaktadır. Türkiye tarihinin gördüğü, görebileceği en güçlü denetim mekanizması bu yolla oluşturulmaktadır. Yani Büyükşehir Belediyeleri yetkileri toplamıştır ama Büyükşehir belediyelerini gözeten valinin başkanlığında çok ciddi bir denetim mekanizması da bu yasa ile birlikte getirilmiştir.aslında buna şaşırmamak gerekir. Eğer bir ülkede Futbol liginin sonunda kupanın nerede verilmesi gerektiğini, eğer o ülkede su basmış bir yerde, sel felaketine uğramış bir kentimizde toplu konut idaresinin alt katlarının kaldırılıp kaldırılmamasının kararının verilmesi, o ülkenin en büyük kenti olan Taksimde düzenlemenin nasıl yapılacağının belirlenmesi, Çamlıca’daki caminin büyüklüğünün saptanması eğer o ülkenin Başbakanına verilmişse zaten buna da şaşmamak gerekmektedir. Onlara karar veren pekala bunu da ön görmektedir” dedi.
BUNU KAMUOYUNA AÇIKLAMALARI GEREKMEKTEDİRKarayalçın “Bu yasa çok aceleye getirilmiştir. Tıpkı 4+4+4 yasasında olduğu gibi apar topar gümrükten mal kaçırılacakmış gibi bu yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir. Buda son derece yanlıştır. İkincisi ise Bu yasal düzenlemenin nedeninin, bu yasal düzenlemenin gerekçesinin kamuoyuna açıklanmamış olmasıdır. Her türlü düzenleme yapılabilir. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak Kanun teklif ve tasarılarının, yapılacak düzenlemelerin gerekçelerinin, nedenlerinin yapılabilirliğinin kamuoyuna açıklanması gerekmektedir. Ancak 2004 yılından buyana Bu modeli Türkiye’nin iki kentinde uygulamaya koydular. Bunlardan birisi İstanbul diğeri ise Kocaeli’dir. 2004 yılından buyana İstanbul ilinde ve Kocaeli ilinde Büyükşehir Belediyesi İlin tümü üzerinde denetim gücünü kurmuştur. O tarihten buyana bu sistem işletilmiştir. Biz Cumhuriyet Halk partisi olarak Milletvekillerimiz aracılığı ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu yasanın görüşülmesi sırasında. 2004 yılından buyana İstanbul’da ve Kocaeli’nde bu modeli uyguladığına göre ve buna dayalı olarak böyle bir düzenlemeye gittiğine göre bunun gerekçesini bize anlat diye yüksek sesle kendilerine sorduk” diyerek, “Acaba Kocaeli’nde ve İstanbul’da ne olmuştur. Buralarda bu modelin uygulanması ile birlikte daha fazla mı yatırım yapıldı. Halkın ihtiyaçları daha mı iyi karşılandı. Yurttaşlarımız yönetime daha üst düzeyde mi katıldılar. Buralarda ne odluda şimdi bunu getiriyorsun. Bunun gerekçesi, nedeni ne? Bunun yapılabilirliği ne? Ne yazık ki bu açıklanmadı ve bu açıklanmadan düzenleme getirildiğini ifade etti.
SENİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR, SANA NE BATIYOREn az bunlar kadar önemlisi ise bununla ilgili olarak referandum yapılmamasıdır diyen Karayalçın “Yıllardan buyana insanlar belediye başkanını seçiyorlar. Yıllardan buyana insanlar meclis üyelerini seçiyorlar. Muhtarlarını seçiyorlar. Bir demokratik işleyiş var. Bir demokratik mekanizma kurulmuş. Şimdi bunu ne gerekçe ile kaldırıyorsun. Seni neden rahatsız ediyor. Sana ne batıyor. Bunları kaldırıyorsan bunu o beldede yaşayan insanlara neden sormuyorsunuz. Demokrasi bunu gerektirmez mi. Siz bunun devamını istiyor musunuz, istemiyor musunuz diye insanlara bir sor ve orada yaşayan insanların görüşünü al. Aslında bu sadece demokrasi anlayışının ve sağduyunun gereği değil. Bunlar halka bunu sormadı ama biz bu işe boşuna karşı çıkmıyoruz. Çünkü biz bu bölgelerde referandum yoklaması yaparak bunu orada yaşayanlara sorduk. Yalnızca Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanlarının olduğu yerde değil diğer siyasi partili belediye başkanlarının olduğu yerde de bunu istiyor musunuz, istemiyor musunuz diye bunu sorduk ve halkımızdan yüzde 90’larda ret yanıtı aldık. İnanıyorum ki halk bunun hesabını AKP’ye bu seçimlerde mutlaka soracaktır” dedi.
NÜFUSUN YÜZDE 75’İ BU 29 İLDE YAŞAMAKTADIRKarayalçın “29 İlde uygulanacak olan bu yapı daha sonra 81 ile genişleyecek. Yaklaşık bir yıl sonra yapılacak olan seçimde bu 29 ildeki düzenleme söz konusu. Ama daha sonraki seçimlerde diğer illerde devreye girecek. Bu 29 il Nüfusumuzun yüzde 75’inin yaşadığı yer. Türkiye nüfusunun yüzde 75’i bu 29 ilde diğer yüzde 25’i ise geri kalan 52 ilde yaşamaktadır. Bu 29 il 550 tane milletvekilinin yaklaşık 380 tanesini çıkartıyor. Yani Türkiye’yi büyük ölçüde bu kesim belirliyor. Ama bu uygulama çok kısa bir süre içinde geri kalan 52 ile de taşınacak. Bunun anlamı da şudur: İllerde Başlarında iki şapkayı taşıyan Valilerimiz artık İl özel İdaresi Başkanlşığı şapkasını çıkarıp yalnızca genel İdarenin temsilcisi şapkası ile hizmet verecektir. Sonuç itibari ile bu düzenleme Türkiye Geneline yayılacaktır. Bunu yapı yeni bir yerel yönetim anlayışını ve yeni bir genel yönetim siyasetini ortaya koyma ihtiyacını tanımlamaktadır. Artık bu yapıdan önceki belediye yönetimi ile belediye anlayışı ile bu yapıdan önceki yerel yönetimler siyaseti ile bu yeni yapıda uyum sağlamak olanaklı değildir. Büyükşehir belediyeleri de bildiğimiz Büyükşehir belediyeleri değildir. Örneğin Muğla Büyükşehir Belediyesi oldu. Ama bana göre Muğla Büyükşehir Belediyesi ifadesini kullanmak çok doğru değildir. Çünkü Muğla Büyükşehir Belediyesi dağda, Bayırda, Orman Köyünde, aklınıza neresi geliyorsa tüm yerlerde, tüm sektörlerde hizmet verecektir. Buna belediye denilir mi? Hayvancılık hizmeti veren örgüte, Orman Köylerine hizmet götürmesi gereken örgüte, toprak su hizmetlerini veren bir örgüte, toprak tahlili yapan bir örgüte, sulama göleti inşa eden Baraj yapan bir örgüte belediye denir mi? Belediye denilse bile Büyükşehir belediyesi denir mi, elbette denilmez. Bana göre bu yasa ile Muğla Başkanlığı kurulmuştur. Diğer 28 ilde de aynı şekilde Başkanlık kurulmuştur. Artık yeni bir dönem var ve bu yeni döneme uygun bir siyaset geliştirmek gerekiyor. Bu yeni dönemin ilk seçimi bir yıl sonra yapılacak. Bir yıl sonra yapılacak olan bu seçimlerde halk AKP’ye gereken cezayı verecektir. Önümüzdeki seçimde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilecek olan Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız yalnızca kentsel projelerle ilgilenmeyecek. Yeni dönemde artık Büyükşehir Belediye Başkanları kırsal, tarımsal projelerde devreye girecek” dedi.
Fethiye Chp, Büyükşehir Yasasını Konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Fethiye İlçe Teşkilatı tarafından yerel yönetimler ve değişen belediyecilik konulu bir konferans düzenlendi.