FETÖ, Hayırsever Kadının Dini Duygularını Kullanıp Arsasını Ele Geçirmiş

FETÖ/PDY’nin İzmir’de kapatılan Gediz Üniversitesindeki yapılanmasına yönelik örgütün ’üniversite imamı’ olduğu iddia edilen Yaşar Narı ile üniversitenin eski SEM müdürü Atilla Ediz hakkında hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. İddianamede Gediz Üniversitesinde FETÖ yapılanması anlatılırken, hayırsever Hatice Bahriye Yağcı’nın 80 milyon değerindeki arazisinin FETÖ üyelerince dini duygular ve iyi niyet suistimal edilerek ele geçirildiği yer aldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Ayhan Yılmaz tarafından, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) kapatılan Gediz Üniversitesindeki yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, her şüphelinin eyleminin birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesinin, yargılamanın ve kovuşturmaların hızlı ve seri yürümesi için ayırma kararı verilmesinin daha doğru olduğu kanaatine varıldığı, her şüpheli için ayrı ayrı kamu davası açılmasına karar verildiği ifadeler yer aldı. Örgütün "üniversite imamı" olduğu iddia edilen Yaşar Narı ile üniversitenin eski Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) Müdürü Atilla Ediz hakkında "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle ayrı iddianame hazırlandı.

FETÖ açıklamasına tepki göstermişler

Tanıklardan üniversitenin eski Genel Sekreteri Ö.M.K., Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde, "Yaşar Narı FETÖ üyesidir. Bekir Baz tarafından bizzat Gediz Üniversitesine getirilip, üniversitenin meslek yüksek okulu müdürü oldu. Eski Genel Sekreter Adnan Yeşildal’ın üniversiteden uzaklaştırılmasının ardından FETÖ’nün üniversite imamlığına getirdiği bir kişidir. Yaşar Narı’nın, Aziz Bakay ile birlikte üniversitede çalışanlardan ’himmet’ topladığını duydum. Bu şahsın örgüt adına eleman kazandırmak için çabaları bulunduğuna şahitlik ettim. Öğretim görevlisi Yaşar Narı, Gediz Üniversitesi Senatosunun 2016 yılı Nisan ayında FETÖ/PDY dahil hiçbir örgütle bağlantısının olmadığına dair hazırladığı bildiriye imza atmayan iki kişiden birisidir. İmza atmayan diğer şahıs ise Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Fehmi Özgüner’dir. Bu iki şahıs bildiriye çok büyük tepki göstermişlerdir" dedi.

Üniversitenin işleyişini anlatan ve tanık olarak ifade veren üniversitenin eski Genel Sekreteri Ö.M.K., FETÖ’nün imamlarından avukat Bekir Baz’ın FETÖ/PDY’nin İzmir’deki en büyük sorumlusu olduğunu söyledi.

Baz’ın Ege bölge imamı olduğunu söyleyen Ö.M.K., "Üniversite içerisinde ki örgüt yapılanmasını dizayn eden ve yönlendiren kişi Bekir Baz’dır. Bu şahsın, Ahmet Küçükbay ve Abdullah Kavuk üzerinde inanılmaz etkisi vardı. Gediz Üniversitesine personel alımlarında Ahmet Küçükbay ve Abdullah Kavuk’a direkt talimat verdiğini herkes bilir. Bu alınan talimatlar da üniversite içerisinde Abdullah Kavuk ve Ahmet Küçükbay tarafından Adnan Yeşildal (genel sekreter), Osman Zateroğulları (SKS müdürü), Atilla Ediz (GESEM müdürü), Orhan Keskin (Psikolojik danışmanlık eski müdürü) ve Murat Akpıçak (Mali işler müdürü) isimli şahıslara iletilir ve bu şahıslar da aldıkları talimatları yerine getirirdi. Örgütsel işleyiş üniversite içerisinde bu şekilde yapılmaktaydı. Seyfullah Çevik’in rektör olarak görünüşte ismi vardı ancak uygulamada üniversitenin sorumlusu ve rektörü, karar mekanizması Adnan Yeşildal üzerinden yapılmaktaydı. Örgütün eleman yerleştiriminde ve üniversiteye eleman alımında Seyfullah Çevik rektör olarak gerekli ağırlığı koyamamıştır. Gediz Üniversitesine örgütün istediği elemanı yerleştirmesine göz yummuştur” diye konuştu.



Hayırsever kadın FETÖ tarafından nasıl aldatıldığını anlattı

Öte yandan iddianamede, Çiğli ilçesindeki 44 dönümlük ve değeri yaklaşık 80 milyon lira olan arsasını kendi ya da ailesinin adını taşıyacak bir hastane yapılması için Gediz Üniversitesine bağışlayan hayırsever Hatice Bahriye Yağcı’nın iyi niyetinin örgüt mensuplarınca nasıl istismar edildiği yer aldı. Emniyete şikayetçi olarak ifade veren Hatice Bahriye Yağcı, "Ben 1977-1978 yılında öğretmenlikten emekli oldum. Çiğli ilçesinde bulunan 44 dönümlük arazi babamın babası yani dedemin idi. Dedem vefat edince yaklaşık 22 dönümlük bir bölümü miras yolu ile satılması sonucu rahmetli babam 22 dönümlük bölümü satın aldı. Diğer geri kalan bölümü ben kendi maaşımdan ödemek suretiyle satın aldım. 1971 yılında babam vefat edince bahse konu 44 dönümlük arazi miras olarak bana ve iki kardeşime kaldı. 1978 yılında akciğer kanserinden erkek kardeşim, 2009 yılında ise kız kardeşim Mehbare vefat edince bahse konu arazi başka bir mirasçı olmadığı için tamamen bana kaldı. Ben yalnız kaldıktan sonra boşluğa düşmüştüm, bu dönemde en büyük destekçim yıllar önce babasının bize ait olan dükkanları tutmasından dolayı tanıştığımız A.Y.’dir. Yıllar önce kanser olan erkek kardeşim ölmeden önce ailecek bahse konu bu arazinin hastane yapılmasını istiyorduk. Kız kardeşim Mehbare’de 2009 yılında vefat ettikten sonra bu fikri hayata geçirmek için A.Y. ile oturup çok defa konuştuk" şeklinde konuştu.



"Dini duyguları ve iyi niyetini kullandılar"

Bahriye Yağcı, şöyle devam etti:

"A.Y. gerekli araştırmaları yaptı ve bu arsayı Gediz Üniversitesine hastane yapılması şartıyla bağışlamaya karar verdim. Gediz Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Abdullah Kavuk’a buraya hastane yaptırmak istediğimizi söyledik. Abdullah Kavuk ’Ben hemen gidip bu arsayı göreyim’ dedi ve araziyi görüp geldi. Görüp geldikten sonra ben buraya ’Gediz Üniversitesi olarak Tıp Fakültesi yaparım’ dedi.

Ben bu duruma hem hastane olacağından hemde çocukların eğitim göreceğinden dolayı çok sevindim; ancak 2010 yılından bu yana 6 sene oldu bağışladığım arsam ile ilgili hastane ya da tıp fakültesi yapılması ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadı. Neden bir şey yapmadıklarını sorduğumda hep yapacağız dediler. Arsa boş bir şekilde durmaktadır. Ben Abdullah Kavuk’a ’Siz benim bu arsama hastane yapmayacaksınız, 5 yıldır beni oyalıyorsunuz, kandırdınız’ diyerek arsamı geri istedim. Ancak o hala biz buraya tıp fakültesi yapacağız diye ısrar etti. Bende artık ’bu arsayı kesinlikle geri istiyorum sizden alacağım’ dedim ve avukatım aracılığıyla sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı dava açıldı. 2015 yılında benim haberim olmadan herhangi bir imzam olmadan arsanın bir kısmına lunapark kurup çeşitli organizasyonlar düzenlenmiştir. 17-25 Aralık’tan sonra devlet ile ters düşmesinden sonra gazete ve televizyon haberlerinden ve ağızdan ağza söylenenlerden dolayı Gediz Üniversitesinin Fethullah Gülen cemaati mensubu olduğunu sonradan öğrendim ve bundan dolayı çok üzüldüm."

2014’te hayır işleri yapmak için kurduğu vakfa tüm mal varlığını bağışladığını ve davayı kazanması halinde bu arsayı da hastane yapılması için vakfa vereceğini belirten Hatice Bahriye Yağcı, dini duyguları ve iyi niyetini kullanan Kavuk, eski rektör S.Ç, üniversitenin muhasebecisi ve mütevelli heyetinden şikayetçi ve davacı olduğunu ifadesine ekledi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile