FETÖ'nün Darbe Girişimine İlişkin Dava

Rize'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimine ilişkin, aralarında eski Büyükköy Belde Belediye Başkanı Mustafa Külünkoğlu ve darbe sonrası örgütün Rize Valisi olacağı iddia edilen Yunuz Kotiloğlu'nun da bulunduğu davanın ilk duruşması görüldü.

Rize'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsüne ilişkin davanın ilk duruşması başladı.

Rize 1. Ağır Ceza Mahkemesinde Bayram Kantık başkanlığındaki duruşmaya, tutuklu sanıklar Mustafa Külünkoğlu, Zeki Rıza Çemberci, Ruşen Çolak, Şaban Arı, Yunuz Kotiloğlu, Hasan Fehmi Demircan, Nihat Işık, Yusuf Karadağ, tutuksuz sanıklar Ali Kara, Enver Ak, Musa Serdaroğlu, Sebahattin Uzun ile sanık avukatları katıldı. Sanık yakınlarından bir kısmı salonun dar olması nedeniyle içeriye alınmadı.

Mahkeme heyeti başkanı Kantık, iddianame ve savcılık ifadelerinin okunmasının ardından duruşmaya ara verildi.

Aranın ardından mahkeme heyeti, ilk olarak belediye ihalelerini örgüte yakın davanın sanıklarından Yunuz Kotiloğlu'na ait şirkete verdiği, örgüte ait dernek ve eğitim kurumlarında yöneticilik yaptığı iddia edilen eski Büyükköy Belde Belediye Başkanı Mustafa Külünkoğlu'nun ifadesini aldı.

Külünkoğlu, 2014 yılında AK Parti'den Büyükköy Belde Belediye Başkanı seçildiğini, çok büyük başarılara imza attığını, gayretli çalışmaları sonucunca takdir topladığını belirtti.

Darbe gecesi kalkışmayı AK Parti Çayeli ilçe başkanından öğrendiğini ve 21.30'da parti binasına gelerek nöbet tutmaya başladığını ifade eden Külünkoğlu, aralıksız 26 gün 'Demokrasi Nöbeti' tuttuğunu söyledi.

Örgüte yakınlığı ile bilinen dernek ve eğitim kurumlarında görev yaptığını, bunun da suç olduğunu o dönemde bilmediğini anlatan Külünkoğlu, '17/25 Aralık olaylarının ardından örgüt ile ilişkimi kestim. Dernekten 7 Aralık 2013'te istifa etmiştim. Eğitim kurumları ile ilişkimi kestiğimi biliyordum ancak kurucu üyeliğimin devam ettiğini 2015 yılında bana evrak imzalamaya getirdikleri zaman öğrendim. İmzalamayı reddettim ancak imzalamamam halinde öğrenci ve öğretmenlerin mağdur olacağı söylenince son kez imzaladım ve 2016 yılı başında kurucu yöneticilik görevimi sonlandırdım. Bakanlığın onayı ile eğitim faaliyetini sürdüren bir kurumda görev aldığım için suçlanmayı doğru bulmuyorum.' dedi.

Külünkoğlu, örgüte yakın firmalara ihale verdiği yönündeki suçlamayı da kabul etmediğini savunarak, şöyle devam etti:

'Belediye başkanlığı dönemimde bir kimseye iltimas geçmedim. Belediyenin makam aracını kullanmadım. 72 kilometrelik yolu kendi otomobilim ile gidip geldim. Kamuda ihalelerin nasıl verileceği açıktır ve bütün ihaleleri Kamu İhale Kanunu'na uygun yaptım. Bahse konu Yunuz Kotiloğlu'na ait şirket aynı dönemde Rize'de kamu kurumlarından ve belediyelerden birçok ihale almıştır. Kaldı ki Büyükköy Beldesinden olması nedeniyle ihaleyi düşük fiyata beldesine yapmıştır. Devletine, bayrağına bağlı bir vatansever olarak 158 gündür tutukluyum. Ülkemin sıkıntı çektiği bir dönemde daha çok ekonomiye ve istihdama katkı sunmam gerekirken asılsız iddialar ile tutukluyum. Beraatimi talep ediyorum.'

Külünkoğlu, mahkeme başkanın hakkında ihaleye fesat karıştırmak iddiasıyla soruşturması geçirip geçirmediği yönündeki soruya ise böyle bir soruşturma geçirmediğini söyledi.

Zeki Rıza Çemberci ise emniyetteki ifadesini işkence altında verdiğini öne sürdü, bu ifadeyi kabul etmediğini söyledi.

Çemberci, 67 yaşında olduğunu ve akıllı telefon kullanmayı bilmediğini vurgulayarak, sosyal medyadaki paylaşımları bilinçli yapmadığını, telefon konuşmalarını hatırlamadığını ifade etti.

Fetullah Gülen'i 2006 yılında bir kez Amerika'da ziyaret ettiğini ve 30 dakika sohbetini dinlediğini aktaran Çemberci, talimat almadığını, yapıyla irtibatının çocuklarını okula verdiğinde başladığını belirtti.

Çemberci, daha önce 'Rize il imamı' olarak tanıdığını beyan ettiği Ridvan Çiriğ ve Harun Çevlik'i ise eğitim kurumlarının genel müdürü olarak tanıdığını ifade etti.

-'Orucuma mani olur düşüncesi ile hata yaptım'

Darbe girişiminin ardından Kalkandere Kaymakamı olarak atanacağı iddia edilen Ruşen Çolak ise eşi ve çocuklarının dışarı çıkarılmasını talep ettikten sonra, şunları ifade etti:

'En büyük hatam hakkımda ilk arama kararı çıktığında teslim olmayıp Ovit Yaylası'na gitmemdi. Arama kararı çıkarılınca bir gün sonra ramazan ayı giriyordu. Rahatlıkla orucumu tutabilmek için yayla evine gittim. Tutuklanmaktan korktum. Orucuma mani olur düşüncesi ile hata yaptım. Benim yaylada olduğumu ilçenin yarısı biliyordu. Benimle darbe toplantısı yaptığımı söylenen kişilerden birisi Yunuz Kotiloğlu, cezaevinde samimi oldum. Diğerleri ilçeden esnaf tanıdıklarım. Darbe toplantısı ile ilgili bir belge bilgi varsa bütün suçlamaları kabul ediyorum. Benim hakkımda araştırma raporu hazırlayan iki polisten biri Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi. Hain darbe girişimi at izi ile it izini birbirine karıştırdı.'

Çolak'ın Ankara'da darbe gecesi şehit edilen Emniyet Müdürü Fikret Metin Öztürk ile aynı okulda okuduklarını söylemesi üzerine mahkeme başkanı Kantık, 'Bu olay babayı kardeşten, kardeşi kardeşten ayırdı olayın dışına taşmayalım.' diye uyarıda bulundu.

Kantık'ın 'Darbeyi kim yaptı?' sorusuna Çolak, 'Darbenin tek taraftan yapıldığını düşünmüyorum. Örgütten de bu işin içinde insanlar var. Darbe içerisinde tek bir örgüte bağlı düşünmüyorum. Birçok örgüt var içerisinde. Nefes alıp verdiğim yerde darbe ile ilgili bir duyum alıp söylemiyorsam üç çocuğum var görmek nasip olmasın. Rabbim diğer alemde Müslüman muamelesi yapmasın. Böyle bir olayı yapan münafık olarak yaşar, münafık olarak ölür. Benimle birlikte 'darbe toplantısına' katılanların hiçbirinin ismi bu soruşturmada yok. Bunların ifadelerinin alınmasını istiyorum. 7 aydır içerideyim. Yeter ki bu cennet vatan ayakta kalsın her türlü fedakarlığa razıyım. Tahliyemi talep etmiyorum, yerimde rahatım. Aklanıp çoluk çocuğumun yanına öyle gitmek istiyorum.' şeklinde konuştu.

Çolakoğlu, geçmişte cemaat olarak adlandırılan yapıya sempati duyduğunu ancak örgüt olarak adlandırılan yapıya sempatisi olmadığını sözlerine ekledi.

'İl imam yardımcısı' olduğu iddia edilen Şaban Arı ise böyle bir görevinin olmadığını, örgüte yakın okullarda biyoloji öğretmeni ve halkla ilişkiler memuru olarak görev yaptığını, görevi gereği ailelerle veli toplantıları yaptığını, kahvaltılar düzenlediklerini, Suriye, Nahçivan, Gürcistan ve Mısır'a gezi amaçlı gittiğini ve Türkçe Olimpiyatları'nda görev aldığını söyledi.

Kantık'ın 'Ben mahkeme başkanıyım, akrabalarımın yanına 10 yılda bir Almanya'ya gidebiliyorum. Sen 2 bin lira gelir beyanı ile nasıl bu kadar ülkeye gittin?' şeklindeki sorusuna ise Arı, 'Eşim de çalışıyordu. Ben denizi üniversite ikinci sınıfta gördüm. Köyde büyüdüm. Gezme merakım nedeniyle dolaştım. Bu nedenle zaman zaman ailemi de ihmal ettiğim dönemler oldu.' dedi.

Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi. Tutuklu sanıklar daha sonra Kalkandere L Tipi Cezaevi'ne götürüldü.

Bu arada, davada adı geçen Haluk Mataracı ve Orhan Tornacı'nın halen arandığı kaydedildi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile