Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, terör örgütünün Türk cumhuriyetlerinde açtığı okullarda diplomatik pasaportlu CIA ajanlarını İngilizce öğretmeni olarak istihdam ettiği belirtildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamenin giriş bölümünde, örgütün tanımlanması yapıldı. Bu bölümde FETÖ'nün uluslararası teşkilat, yabancı devlet ve istihbarat servisleriyle ilişkisine de yer verildi.
Yabancı ülke istihbarat servislerinin, Türkiye merkezli olarak dünyanın 160 ülkesinde faaliyet gösteren ve Pensilvanya'dan yönetilen FETÖ'yü kontrol ettiği ve Türkiye'ye karşı kullandığı belirtilen iddianamede, örgütün kod isimler kullanması, üyelerinin belli sürelerle telefon numaralarını değiştirmesi, bilinmesi gerekenler ve tedbir prensipleri gibi uyguladığı yöntemlerin, örgütün bir veya birkaç devletin istihbaratının şemsiyesi altında olduğunun göstergesi olarak nitelendirildi.
Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, Türkiye'nin ABD, İsrail ve diğer güçlü ülkelerle sorun yaşadığı her olaydan sonra Türkiye'yi haksız gören açıklamalarına dikkat çekilen iddianamede, Mavi Marmara baskını, Adana'da durdurulan tırlar, hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi ve Uludere olaylarında gösterilen tutum ve davranışların, yabancı devletlerin hedefinde yer alan kurum ve kuruluşların, başka devletler lehine etkisiz kılınmasına yönelik faaliyetlere örnek olarak verildi.
CIA'de bir dönem Türkiye istasyon şefi olarak da görev yapan, eski CIA Başkan Yardımcısı ve ABD'deki önemli düşünce kuruluşlarından Rand Corporation'da danışman olarak görevli Graham Fuller'in, Gülen'in ABD'den ikamet izni alabilmesi için referans olduğu bilgisi de iddianamede yer aldı. Fuller'in 'Siyasal İslam'ın Geleceği' kitabında teşekkür ettiklerinin arasında örgütün elebaşının bulunması, Türkçe'ye çevrilen 'Yeni Türkiye Cumhuriyeti' adlı kitabında da Gülen hakkındaki övgü dolu ifadelerinin olması FETÖ'nin kimlere hizmet ettiğinin göstermesi açısından önemli bir delil olarak nitelendirildi.
- Lobi şirketleriyle Türkiye karşıtlığı anlaşması
İddianamede, terör örgütünün yabancı istihbarat servisleriyle irtibatının çok açık olduğuna dikkat çekilerek, örgütün Brüksel'de bir lobi şirketiyle anlaştığı, ABD'de lobi şirketlerine para verildiği, ABD'deki seçim kampanyalarına bağışlar yaptığı ve senatörlerden bazılarının 'gezi' adı altında Türkiye'ye getirip güç gösterisinde bulundukları belirtildi.
FETÖ'nün Belçika'daki lobi şirketiyle anlaşmasında Türkiye'yi Avrupa ülkeleri nazarında suçlu durumda gösterip Avrupa Birliği'nin Türkiye’ye baskı uygulamasını sağlamayı amaçladığı kaydedildi.
İddianamede, Türkiye'de toplanan himmet paralarının bir bölümünün ABD'deki kiliselere bağışlandığına, senatör ve başkan seçimlerine bol bağış yapılarak maddi destek verildiğine dikkat çekildi. ABD'li senatör ve devlet adamlarının gezi masraflarının karşılandığı aktarılan iddianamede, bunların karşılığında örgütün üst düzey sorumluları ve örgüt üyelerine ABD tarafından vize kolaylığı sağlandığı bildirildi.
Terör örgütünün yapılanmasına ilişkin araştırma ve görüşlerin de aktarıldığı iddianamede, FETÖ'nün Türk cumhuriyetlerindeki okullarında, diplomatik pasaportlu CIA ajanlarını İngilizce öğretmeni olarak istihdam ettiği bilgisine yer verildi.
İddianamede, terör örgütünün yabancı ülkelerden destek alabilmek için onlarla iş birliği içinde olduğu da kaydedildi.
FETÖ Okulları Yabancı Ajanlara Ev Sahipliği Yapmış
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, terör örgütünün Türk cumhuriyetlerinde açtığı okullarda diplomatik pasaportlu CIA ajanlarını İngilizce öğretmeni olarak istihdam ettiği yer aldı İddianamede, örgütün kod isimler kullanması, üyelerinin belli sürelerle telefon numaralarını değiştirmesi, bilinmesi gerekenler ve tedbir prensipleri gibi uyguladığı yöntemlerin, örgütün bir veya birkaç devletin istihbaratının şemsiyesi altında olduğunun göstergesi olarak nitelendiriliyor.