Filistin'deki anlaşmada Türkiye'nin rolü

Filistin'deki anlaşmada Türkiye'nin rolü

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hamas-El Fetih anlaşmasında Türkiye'nin de katkısının bulunduğunu açıklıyor

“Türkiye olarak uzun süredir çalışıyorduk.
Geçen aylarda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Hamas lideri Halid Meşal ve diğer yetkililerle görüşmelerde bulundum.
Mısır'ın bu konuda geliştireceği her inisiyatife destek vereceğimizi baştan itibaren vurgulamıştık.
Daha sonra da temaslarımız devam etti ve evvelsi gün gerçekten hepimizi sevindiren bir gelişme yaşadık.

Ben, Sayın Abbas'la da tekrar görüştüm.
Hamas ve El Fetih ulusal uzlaşı konusunda temel bir metinde anlaştılar.

Aralarında daha önce ihtilaf konusu olan önemli hususlar aşıldı.”
Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton arıyor Davutoğlu'nu.

Washington sürpriz anlaşmayı ve Türkiye'nin bakışını öğrenmek istiyor.

Davutoğlu'nun Clinton'a aktardığı görüş şöyle:
“Kendisine bu uzlaşmanın uluslararası toplum tarafından en güçlü şekilde desteklenmesi gerektiğini vurguladım.
İsrail de uzlaşmayı olumlu bir gelişme olarak değerlendirmelidir.
Bugüne kadar İsrail hep Filistin tarafında muhatap bulamamaktan, bölünmüşlükten yakınıyordu.
Şimdi Filistinliler bu birlikteliği sağlamışlarsa mutlu olmak, engellememek gerekir.”
Davutoğlu'nun açıklamalarından anlaşılıyor ki, Filistin'deki tarihi uzlaşmada Mısır'la birlikte Türkiye'nin de etkin bir rolü var.
Bu arada İran da, anlaşmadan memnun kaldığına göre, Hamas'ın ikna edilmesi konusunda Mısır ve Türkiye'ye yardım etmiş olabilir.

Tüm bu gelişmeler iyi de, İsrail iyi değil.
Veryansın ediyorlar El Fetih'e ve Abbas'a.
Başbakan Netanyahu, “İsrail ile Hamas arasında bir seçim yapın” diye dayatıyor.

Cumhurbaşkanı Peres de, bu anlaşmayla Hamas'ın Gazze'den sonra Batı Şeria'yı da ele geçirebileceğini ileri sürerek, “Filistin birlik anlaşması bir hatadır”diyor.
Yalnız Savunma Bakanı Ehud Barak iyimser bir yaklaşım gösteriyor; “Terörü reddeder ve İsrail'i tanırsa, muhtemel bir Filistin ulusal birlik hükümetiyle müzakere
edilebileceğini” söylüyor.

Barak'ın bu tavrı Avrupa'daki bakışla uyumlu:
“Hamas-El Fetih anlaşması barış yolunda umut verici.
Bu uzlaşmaya kaçırılmayacak bir fırsat olarak bakılabilir.
Netanyahu ile Peres'in fevri çıkışları çok yanlış.
En azından, uzlaşmanın temel koşullarının açıklanması beklenmeli.”

Ne var ki, ABD'nin bakışı Netanyahu ile Peres'e biraz daha yakın.
Washington, içinde Hamas'ın bulunacağı bir Filistin hükümetine soğuk bakıyor.
O nedenle, Obama yönetimi uzlaşmayı duyar duymaz 400 milyon dolarlık mali yardımı yeniden gözden geçirme kararı aldı.
New York Times'ın yorumunda da, Hamas-El Fetih anlaşmasına arabuluculuk yapması nedeniyle Mısır suçlanıyor.
Mübarek sonrası Kahire yönetiminin “İsrail'in düşmanlarıİran ve Hamas ile yakınlaştığını” ileri süren gazete “Mısır'ın Gazze sınırını açmayı planladığını”yazıyor.

Artılar kadar eksilere de dikkat!

Filistin'de ortak bir hükümetin kurulması kolay değil elbette.
Bir kere, bakanların belirlenmesi, görevlerin ve yetkilerin paylaşımı konularında hem Hamas'ın, hem El Fetih'in gerçek niyetleriyle ilgili kuşkular var.
Yani ayrıntılara inildiğinde iç uzlaşıyı sağlamak ve sürdürebilmek, her iki örgüt açısından da zorlaşabilir.
Öte yandan bu birlikteliği uluslararası topluma kabul ettirmenin güçlüğü söz konusu.
Hamas, bugüne kadar savunageldiği ilkelerden ve tavırlardan hemen nasıl vazgeçecek?
Örneğin, silah bırakacak mı? İsrail'in varlığını tanıyacak mı? Geçmiş anlaşmalara bağlılığını ilan edecek mi?
Davutoğlu'nun, Clinton'a neler söylediğini biliyoruz.
Ama Clinton'ın, Davutoğlu'na neler söylediğini bilmiyoruz.
Umarız, Filistin'de hayal edilen barışa ulaşılır.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile