Filistin, İsrail'e Doğu Kudüs'ü önermiş

El Cezire'nin açıkladığı gizli Filistin belgeleri, Ortadoğu'da deprem etkisi yarattı. Filistin Yönetimi, Doğu Kudüs'ün tamamını neredeyse hiçbir karşılık olmadan İsrail'e teklif etmiş. İsrail, Filistinlilerin teklifini reddetmiş.

El Cezire, 10 yıldan beri süren İsrail-Filistin müzakerelerine ait elde ettiği 1,600’den fazla belgenin ilk kısmını dün açıkladı. Şu ana kadar açıklanan belgelerde en dikkat çekici detay, Filistin Yönetimi'nin müzakerelerde İsrail'e Doğu Kudüs'ün en önemli kısımlarını teklif etmesi, ancak Tel Aviv yönetiminin bunu reddetmesiyle ilgili.

El Cezire'nin elinde, 1999-2010 yıllarına ait e-mail, harita, özel görüşmelere ait detaylar, üst düzey takaslara ait bilgiler, stratejik notlar ve power point sunumlarına kadar binlerce sayfa belge bulunuyor. Belgelerin tamamının, 23 ile 26 Ocak tarihleri arasında açıklanacağı belirtildi. El Cezire, içerdikleri hassas bilgilerden dolayı, bu belgelere nasıl ulaştıklarını ve kaynaklarını açıklamayacaklarını ifade etti. Kurum belgeleri Guardian'la da paylaştı.

Elde edilen belgelerde öne çıkan en önemli bilgiler arasında, Filistin Yönetimi’nin Doğu Kudüs’teki yasadışı İsrail yerleşimlerini kabul etmesi, Haremüşşerif’in statüsü hakkında “yaratıcı” olunması ve mülteciler ile Filistinlilerin ana vatanlarına geri dönmesi hakkında Filistin Yönetimi’nin vermeye hazırlandığı tavizler yer alıyor.

DOĞU KUDÜS ŞOKU

Filistin Yönetimi’nin, Doğu Kudüs’teki İsrail yerleşimleri hakkında vermeyi teklif ettiği taviz Ortadoğu'da deprem yarattı.

Geçtiğimiz yıl ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın İsrail’i ziyareti esnasında, Tel Aviv 1,600 yeni konutun inşa edilmesi kararını onayladı. ABD, İsrail’in Ramat Şlomo bölgesinde yeni konut birimleri inşa etme kararına tepki gösterirken, Biden, barış görüşmelerinin yeniden başlaması için “ihtiyaç duyulan güvene büyük zarar verildiğini” ifade etti.

Ancak, El Cezire’nin ele geçirdiği Filistin belgeleri, İsrail’in Ramat Şlomo’daki inşaatı durdurmak için hiçbir nedene sahip olmadığını gösterdi. Belgelere göre, Filistin Yönetimi yetkilileri bu yerleşim dahil, Kudüs’teki yasadışı tüm inşaatların tümünü 2008’de kabul etti. Filistinli müzakereciler, neredeyse karşılığında hiçbir şey almadan, İsrail’in yasadışı yerleşimleri topraklarına katmasını onayladı.

Filistin Yönetimi’nin yaptığı, eşi benzeri daha önce görülmemiş teklif, 15 Temmuz tarihinde Tel Aviv’de yapılan üç taraflı görüşmede geldi. Görüşme, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, o dönem İsrail’in Başbakanı olan Tzipi Livni, yine dönemin Filistin Yönetimi Dışişleri Bakanı Ahmed Kurei ve Filistin Yönetimi başmüzakerecisi Said Erekat arasında yapıldı.

Gelecek günlerde Guardian tarafından yayımlanacak olan belgeler ayrıca şunları ifşa ediyor:

- Filistinli müzakerecilerin, Filistinli mültecilerin geri dönmesi meselesi de dahil olmak üzere vermeyi önerdikleri gizli tavizlerin boyutu.

- İsrailli liderlerin nasıl bazı Arap vatandaşlarının yeni kurulacak Filistin devletine transferini istedikleri.

- İsrail güvenlik güçleriyle Filistin yönetimi arasındaki üstü kapalı işbirliğinin düzeyi.

- İngiliz istihbaratının Filistin topraklarındaki Hamas'ı bertaraf etmek için gizli bir plan hazırlanmasındaki merkezi rolü.

- Filistin yönetimi liderlerine, İsrail'in Gazze'ye 2008-09 saldırısı konusunda nasıl "tüyo" verildiği.

Har Homa hariç tüm Doğu Kudüs yerleşimlerinin ilhakının yanısıra, Filistin Kurtuluş Örgütü liderlerinin gizlice Doğu Kudüs'teki Arap mahallesi Şeyh Cerrah'ın bazı bölgelerinin başka bir yerdeki toprakla mübadele edilmesini teklif ettikleri de belgelerde yer alıyor.

Bunun yanısıra Filistin liderlerin, Eski Kent'teki Haramüşşerif'in yönetimini ortak bir komitenin almasını da teklif ettikleri belirtiliyor.

Bu tekliflerin 2008-09'da ABD Başkanı George Bush'un Annapolis'teki konferansının arefesinde yapıldığı ve Filistinli başmüzakereci Saib Erekat tarafından, İsrail'e tarihte önerilen en büyük Kudüs'ün önerildiği şeklinde nitelendirildiği kaydediliyor.

Ancak İsrail'in teklifi, Har Homa'nın yanısıra Ma'ale Adumim yakınındaki büyük bir yerleşimi ve Batı Şeria'daki başka yerleri içermediği gerekçesiyle, reddettiği belirtiliyor.

Belgelerin verdiği genel izlenimin, anlaşmaya varmada ve yerleşimleri durdurmada başarısız olmalarının Hamaslı rakiplerinin gözünde güvenilirliklerini zayıflattığını gören Filistinli liderlerin zayıflığı ve artan umutsuzluğunu yansıttığı belirtiliyor. Belgelerin ayrıca İsrailli müzakerecilerin kendilerine güvenini açığa vurduğu da kaydediliyor.

-1600 GİZLİ BELGE-

Belgeler, İsrail ile Filistin arasında 1999 ve 2010 yılları arasında yapılan müzakerelerin 1600 gizli kaydını açığa çıkarıyor.

Basına sızan gizli belgelerin tarihi, ABD Başkanı Bill Clinton öncülüğünde, İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin lideri Yaser Arafat arasında yapılan 2000 yılındaki Camp David müzakerelerine kadar uzanıyor.

İsrail-Filistin barış süreciyle ilgili belgelerin açığa çıkması, Ortadoğu sorunu tarihinde, en büyük ve en kapsamlı belge sızıntısı olarak nitelendiriliyor.

Filistin, İsrail ve ABD liderleri arasında yapılan yüzlerce müzakerenin yanı sıra e-posta ve gizli tekliflerin kayıtlarını da içeren belgeler, ''Filistin Belgeleri'' adı altında yayınlandı.

Belgelerin büyük bir bölümü, kayıtlar, eş zamanlı alınan notlar, müzakerelerde Filistin tarafına eşlik eden Filistin Müzakere Destek Birimi yetkililerinin kelimesi kelimesine yazdığı kısımlardan oluşuyor.

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü P.J. Crowley, Washington'da yaptığı açıklamada, Amerikan hükümetinin yayınlanan belgeleri gözden geçirdiğini belirterek, ''Belgelerin gerçek olduğunu doğrulayamayız'' dedi. Sözcü, ülkesinin taraflarla, görüş farklılıkları bulunan ana konularda görüşmeye devam edeceğini kaydetti.

KUREİ: TARİHTE BİR İLK

Kurei: “Bu son teklif, takas sürecinde yardımcı olabilir. İsrail’in Cebel Mukebir (Har Homa) dışında, Kudüs’teki tüm yerleşimleri topraklarına katacağını teklif ettik. Tarihte bu tür bir teklifi ilk defa yapıyoruz. Camp David’de böyle yapmayı reddetmiştik” ifadesini kullandı.

Ardından Erekat, Filistin Yönetimi’nin kabul etmeye istekli olduğu yerleşimleri teker teker saydı: Fransız Tepesi, Ramat Alon, Ramat Şlomo, Gilo, Talpiot ve Kudüs eski şehirdeki Yahudi bölgesi. Yaklaşık 120 bin kişinin yaşadığı bu bölgelerin dışında, Erekat Pisgat Ze’ev ve Neve Ya’akov gibi yerleşimlerden bahsetmedi. Ancak Kurei’nin sözleri buraların İsrail’in parçası olarak kalacağı imasını verdi.

Ekim 2009’da düzenlenen bir başka görüşmede, Erekat, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde coğrafi bir bölümünü, Yahudi Bölgesi ve “Ermeni Bölgesi'nin bir kısmının” kontrolüyle beraber İsrail’e vermeyi teklif etti.

Doğu Kudüs’teki yerleşimler uluslararası yasalar altında yasadışı olsa da, İsrail bu bölgeleri belediye sınırları içinde kabul ediyor.

YERLEŞİMLER İSRAİLLİLERİ DE BÖLDÜ

İsrailliler, yerleşimler konusunda ciddi ayrılık yaşıyor. Geçtiğimiz yıl Yedioth Ahronoth ve Ha’aretz gazetelerinin düzenlediği anketlere göre, katılımcıların sırasıyla yüzde 46 ve yüzde 41’i, yerleşimlerdeki inşaatların durdurulmasını destekledi.

Diğer yandan, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Kudüs’te inşaat yapmanın “Tel Aviv’de inşaat yapmaktan farklı olmadığını” söylemiş, Erakat’ın bahsi geçen imtiyazları verdiği günlerde başbakan olan Tzipi Livni ise “Tel Aviv’i Filistinlilerle yapılacak hiçbir anlaşmada bölmeyeceklerini” belirtmişti.

Öte yandan, Filistinliler Batı Şeria’daki önemli yerleşimler konusunda daha prensipli bir duruş sergiledi. Doğu Kudüs hakkındaki görüşmenin gerçekleştiği aynı yerde, Kurei, Livni’ye “Ma’ale Adumim, Ariel, Giv’at Ze’ev, Ephrat ve Har Homa yerleşimlerinin İsrail topraklarına katılmasını kabul edemeyeceklerini” söyledi.

Har Homa dışında, tümü Batı Şeria içinde kalan bu yerleşimlerin İsrail topraklarına katılması gelecekteki Filistin devletinin sürdürülebilirliği açısından yıkıcı olabilir. Öte yandan, bu yerleşimleri parçalamak İsrail’e de avantaj sağlamayacak. Yaklaşık 18 bin kişinin yaşadığı Ariel, önemli bir sanayi bölgesi. Nüfusu 30 bine çıkan Ma’ale Adumim ise Doğu Kudüs’te hızla büyüyen bir yerleşim konumunda.

ÜÇÜNCÜ SEÇENEK

Filistin belgeleri, Ma’ale Adumim ve Ariel gibi yerleşimler konusunda girilen çıkmazı ortaya koydu. Ancak, Filistinli müzakerecilerin birçok görüşmede öne çıkardığı bir üçüncü bir seçenek mevcut: Bu Yahudi yerleşimlerinin gelecekteki Filistin devletinin bir parçası olarak kabul edilmesi. 2008 yılında bu teklifi birçok kez Livni’ye götüren Kurei arasında, Haziran ayında şu konuşma yaşanmış:

“Ma’ale Adumim muhtemelen Filistin egemenliği altında kalacak. Bu, işbirliği ve bir arada yaşamaya örnek olabilir.

Livni: Bu konu yerleşimcilere giriş izni sağlamıyor.

Livni, Mayıs 2008’de gerçekçi olmadığı gerekçesiyle Kurei’nin teklifini reddetti.

Ma’ale Adumim ve Ariel’in aralarında bulunduğu iki devletli çözüm, ABD eski başkanı George Bush’un yönetiminin de amacıydı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rice, Temmuz 2008’de Kurei’ye “İsrail’in Ma’ale Adumim’den vazgeçmeye niyetli olmadığını belirtmişti.

Bu görüşmenin ardından geçen iki buçuk yılda, İsrail-Filistin görüşmelerinde yaşanan çıkmazda bir gelişme olmadı.

"GOLAN'DAN VAZGEÇİYORUZ"

Jerusalem Post ise belgelere dayanarak Livni’nin Kurei’ye Suriye’yle barış görüşmelerinde “Golan’dan vazgeçiyoruz” dediğini bildirdi. 21 Mayıs 2008 tarihli bir belgeye göre Kurei Livni’yi Suriye’yle görüşmeler için tebrik etti. Livni ise “Resmi bir durum yok, görüşmeler Türkiye üzerinden ilerliyor” yanıtını verdi.

Aynı toplantıda Livni, “Golan’dan vazgeçiyoruz, dolayısıyla Beitar Illit’ten daha fazla toprak almamız gerekiyor” dedi. Kurei, “Bedeli bize ödetiyorsunuz” diye Livni’ye tepki gösterdi. Kurei Suriye’yle yapılan barış görüşmelerinin Filistinlilere yardımcı olacağını umduğunu belirterek, “İran bize karşı, Katar bize karşı” dedi.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile