MUHAMMED MACİD - İsrail’in İngiliz manda yönetimi döneminden kalan, insanları suç isnat etmeksizin aylarca hatta yıllarca parmaklıklar ardında bırakan 'idari tutukluluk' politikası, Filistinlilerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
İsrail, 1945'te İngiliz manda yönetimi döneminde uygulanan 'idari tutukluluk politikasını', Batı Şeria ve Gazze'yi işgal ettiği 1967 yılından sonra da sürdürüyor.
İsrail yönetimi, İngiliz manda yönetimi döneminde uygulanan benzeri metotla, gözaltına aldığı Filistinlileri, hiçbir suç isnat etmeden, istihbarat birimlerinin tavsiyeleri üzerine aylarca bazen de yıllarca hapiste bırakabiliyor.
Bazı idari tutukluların 'İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ettiği' öne sürülerek, 'gizli dosya' kapsamında tutukluluk süreleri yıllarca uzatılabiliyor. Bu süreçte tutuklunun veya avukatının dosyayı incelemesine izin verilmiyor.
İsrail hapishanelerinde hukuksuz uygulamalara maruz kalan Filistinli tutuklular, tepkilerini en etkili şekilde ortaya koyup, seslerini duyurmak için on yıllardır sık sık açlık grevlerine başvurmak zorunda kalıyor.
Serbest bırakılmalarının ardından kısa bir süre sonra İsrail tarafından yeniden tutuklanarak söz konusu Filistinlilere karşı 'yıldırma politikası' uygulanıyor.
- İsrail hapishanelerinde yaklaşık 500 idari tutuklu bulunuyor
İsrail'in 'suç isnat etmekte aciz kaldığı siyasi kişilikler ve gazeteciler gibi toplumun önde gelen etkili şahsiyetlerini tutuklamada bu silaha' başvurduğunu kaydeden insan hakları örgütleri, şu anda İsrail hapishanelerinde 'idari tutukluluk' kapsamında yaklaşık 500 Filistinlinin bulunduğunu belirtiyor.
Filistin Esir İşleri Heyeti, Esirler Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, İsrail'in son zamanlarda yaş ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın Filistinlilere karşı idari tutukluluk kararlarını artırdığı ifade edildi.
- 2000 yılından bu yana 26 bin idari tutuklulukAçıklamada, İsrail'in 2000 yılından bu yana 26 bin 'idari tutukluluk' kararı çıkararak 'toplu cezalandırma' yöntemine başvurduğu belirtildi.
Bu uygulamanın uluslararası kanunlarda 'savaş suçu' sayıldığı kaydedilen açıklamada, 'İdari tutukluluk, esirlere karşı baskı aracı ve psikolojik işkenceye dönüştü. İsrail adil bir yargılama yerine, hiçbir dava veya suç isnadı olmaksızın askeri talimatlar ile keyfi tutuklamalar yapmayı tercih ediyor.' denildi.
- 'İsrail uluslararası kanunları hiçe sayıyor'
Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Kurumu Araştırma ve Belgeleme Birimi Başkanı Abdunnasır Fervane, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in idari tutukluluğu 'toplu cezalandırma siyasetine' dönüştürdüğünü vurgulayarak, 'Bu şekilde tüm uluslararası kanunları hiçe sayıyor.' dedi.
Fervane 'İdari tutukluluk, İsrail'in Filistinlilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı eziyet ve zulüm aracıdır. Özellikle bunun on binlerce Filistinliye uygulandığını düşündüğümüzde büyük bir tehlike ve suçtur.' ifadelerini kullandı.
Filistinli tutukluların karara iki şekilde karşı koymaya çalıştığına işaret eden Fervane, bunların 'yılmadan direnmek ve açlık grevi' olduğunu vurguladı.
- Filistinliler ilk kez 1968'de açlık grevi yaptı
İsrail askerlerinin darp ve hakaretlerinin son bulması ve koğuşlardaki şartların iyileştirilmesini talep eden Filistinli tutuklular, ilk kez 1968 yılında üç gün boyunca açlık grevinde bulunmuştu.
Aşkelon (Askalan) kentinde yer alan İsrail hapishanesindeki Filistinli tutukluların 11 Aralık 1976'da başlattığı toplu açlık grevi ise 65 gün sürmüş ve o dönem tüm dünyanın dikkatini çekmişti.
- Açlık grevinin sembol isimleri
İsrail ile 2011'de varılan esir takası anlaşması uyarınca serbest bırakıldıktan sonra tahliye şartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle Temmuz 2012'de yeniden tutuklanan Samir el-İsavi ise, Ağustos 2012'den Nisan 2013'e kadar sürdürdüğü 9 aylık açlık greviyle İsrail hapishanelerindeki Filistin direnişinin sembol ismi haline gelmişti.
İsrail'in haksız uygulamalarına tepki göstermek için açlık grevine başvuran son isimlerden biri Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) mensubu Bilal Kayid olmuştu. Filistin'in Nablus kentinden Kayid, yaklaşık 15 yıllık mahkumiyetinin ardından İsrail makamlarının, hakkında 6 ay 'idari tutukluluk' kararı vermesi üzerine geçen yıl 15 Haziran'da başlattığı açlık grevini, 71 gün sürdürmüştü.
Filistinlilerin Korkulu Rüyası 'İdari Tutukluluk'
İsrail’in 'idari tutukluluk' politikası, Filistinlilerin korkulu rüyası olmaya devam ediyor Filistin Esir İşleri Heyeti: 'İdari tutukluluk, esirlere karşı baskı aracı ve psikolojik işkenceye dönüştü. İsrail adil bir yargılama yerine, hiçbir dava veya suç isnadı olmaksızın askeri talimatlarla keyfi tutuklamalar yapmayı tercih ediyor' Esirler ve Serbest Bırakılanlar Kurumu Araştırma ve Belgeleme Birimi Başkanı Fervane: 'İdari tutukluluk, İsrail'in Filistinlilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı eziyet ve zulüm aracıdır. Özellikle bunun on binlerce Filistinliye uygulandığını düşündüğümüzde büyük bir tehlike ve suçtur'