Gaziantep Üniversitesi Konferans salonunda bir cemiyet tarafından düzenlenen "Bilgi, Bilginin Önemi ve Medeniyetler Tarihi konulu konferans söylendi. Gerçekleşen programda konuşan Prof. Dr. Ali Gür, tarih boyunca doğu ve batı medeniyetlerinin sürekli çatışma halinde olduklarını belirtti.
Prof. Dr. Ali Gür, bilim açısından ilk medeniyetlerin Antik Yunan medeniyeti olmadığını Hint, Çin, Mezopotamya medeniyetleri olduğunu söyledi.
Gür, "Bu medeniyetlerin arkasından Mısır geliyor. Bu dört büyük medeniyetten çok sonraki yıllarda Yunan-Roma medeniyeti geliyor. Yunan ve Roma medeniyetleri asıl gelişmelerini doğu medeniyetleri üzerine inşa etmişlerdir. Büyük İskender doğuya seferini düzenlerken doğu medeniyetlerinin hâkim olduğu yerleri ele geçirirken, doğu medeniyetlerinin ihtişamı ile tanıştı ve etkileşim sağlayarak batıya medeniyeti taşıdı. Doğu kendi medeniyetinin zirvelerinden hızla inişe geçerken batı aldığı düşünce ve yaşam algılarını geliştirerek kendisine yeni bir medeniyet inşa etti ve gelişen batı medeniyeti oldu. İslamiyet’in gelmesi ile birlikte yeniden doğu medeniyeti yükselişe geçti ve Türk-İslam bilginlerinin bilime yaptığı muhteşem katkılarla tüm dünyayı saran yeni bir medeniyet dalgası oluştu. Batı dünyası orta çağ karanlığını yaşarken doğu dünyası bilim ve teknolojinin zirvesinde yaşıyordu” dedi.
Bir dönem ilim merkezi olan Anadolu, Bağdat, Buhara ve bölgenin diğer ilim yerleri Moğol istilası ile harap edilip yerle bir edilince İslam yani doğu medeniyetinin kaynağı olan milyonlarca el yazması eserlerin yer aldığı muhteşem kütüphanelerinin yok edildiğini ifade eden Gür, "Moğollara, Harezmîler ve Anadolu Selçuklu devleti karşı durarak Anadolu’ya girişlerini geciktirmiştir. Moğolların doğu topraklarını tahrip etmesi sonucu haçlı seferi ile gelen Tapınak Şövalyeleri elde ettikleri eserlerin büyük bir kısmını yakıp yok ettiler az bir kısmını da batıya götürdüler. Biz eserlerimizi kaybederken onlar eserlerimizi alıp tercüme ederek bu eserler üzerine yeni bir medeniyet kurdular" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Gür, “Gerek haçlı seferleri ile Anadolu, Arap yarımadası ve Kudüs gibi ilim merkezlerinden gerekse Sicilya ve İspanya’dan kaçırılan eserlerle Batı dünyası yeniden bilim ve medeniyetle tanıştı. Haçlı seferleri, Moğol istilası ve İspanya’nın batı barbarları tarafından istila edilmesi ve yok edilerek eserlerin batıya kaçırılması ile batıda başta İtalya’da olmak üzere Fransa ve diğer bölgelerde reform ve Rönesans’ın temelleri atıldı. Anadolu’daki iktidar kavgaları da doğu medeniyetinin gelişimine büyük darbe vurdu ve batı gelişmeye başlarken doğu hızla yeniden düşüşe geçti. Batı doğudan aldığı eserleri kaynak göstermeksizin etik ve ahlaktan yoksun bir şekilde kendine mal etti ve yeni medeniyetini kurarken bilinçli bir şekilde her şeyin başına ‘modern’ kelimesini koyarak doğu medeniyetini yok saydı ve yok etti. Batı, doğunun bilim ve teknolojik gelişmelerini ve bilimsel eserlerini alırken etik, ahlak ve erdemini almadı bu yüzden de teknolojik ve bilimsel olarak gelişmiş ancak etik, ahlak ve erdemden yoksun bencil ve kendisi dışındakileri hunharca yok eden sömürü odaklı barbar bir medeniyet inşa etti ve dünya zulüm, kan ve gözyaşına teslim edildi. Artık yeniden doğu medeniyetinin yükselme zamanı geldi ve batı gerilerken Büyük Asya coğrafyasında Çin, Hindistan, Malezya, Türkiye vb. doğu medeniyetinin temsilcisi ülkeler yükselişe geçmeye başladı.
Önemli olan batı medeniyetinin yaptığı hataları yapmadan bilim ve teknolojiyi sadece mutlu azınlığın değil tüm insanlığın yararına kullanmak; etik, ahlak, adalet, erdem ve dürüstlükten vazgeçmeden yeni bir medeniyetin temellerini atarak din, dil, ırk, mezhep, sınıf ayrımı yapmadan insanlığa tümden bir barış ve huzur getirmektir. Medeniyetler çatışmasını değil medeniyetlerin ortak yaşam kültürü geliştirmesini sağlamaktır. Bu yüzden Anadolu başta olmak üzere İslam coğrafyası zaman ve mekanın ruhunu iyi okuyarak tarihin yüklediği sorumluluğun bilinciyle erdemli toplum oluşturma temelinde doğu medeniyetinin yükselişine yeniden öncülük etmelidir” ifadelerini kullandı.
Rektör Prof. Dr. Gür, "İstanbul’unfethi ile birlikte Anadolu’daki birçok beylikle beraber Orta Doğu ve Asya’daki çoğu büyük alim ve bilgini de Fatih Sultan Mehmet bizzat İstanbul’a getirtti. Bunlardan önemli bilim insanlarından biriside Ali Kuşçu’dur. Ali Kuşçu en önemli Astronomlardan birisidir. Osmanlı döneminde Kadızade-i Rumi, Akşemseddin, Hezarfen Ahmet çelebi, lagari Hasan Çelebi, Sabuncuoğlu Şerafettin, Piri reis, Mimar Sinan, Katip çelebi gibi sayısız bilim adamı ve sanatkar ile Anadolu çok önemli bir ilim merkezi olmuştur. İslam âlemi güçlü olduğu zaman aynı zamanda bilimde güçlüydü. Batı medeniyeti sürekli kompleks içindedir. Batı medeniyeti doğu medeniyetinden ilmi ve bilgiyi alırken etik ve ahlakı almadı. İslam aleminin hakim olduğu dönemlerde dünyada huzur vardı. Şuanda modern bilim gelişmiş görünüyor ama huzur yok. Batı, doğu medeniyetlerinden çaldığı eserleri tercüme edip kendilerine mal etmeye çalıştılar ama ayakta duran doğu medeniyetlerinin tarihi eserlerini hesap etmediler. Batı merkezlerindeki müzelere baktığınızda büyük bir çoğunluğu doğu medeniyet merkezlerinden çalınarak oluşturulmuştur. Bu yüzden batının bizlere aşıladığı geri kalmışlık ve çaresizlik kompleksinden kurtularak ve tarihimizi iyi okuyarak yeniden kendimize gelmeliyiz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Milli Birlik Cemiyeti Gaziantep İl Başkanı Hüseyin Bozaslan tarafından Rektör Prof. Dr. Ali Gür’e hediye verildi.
Programa GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür’ün yanı sıra, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Bedir, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan, Genel Sekreter Yardımcısı Nuh Okumuş, cemiyet üyeleri katıldı.
GAÜN''de Bilgi Ve Medeniyetler Tarihi Konferansı
Gaziantep Üniversitesi’nde “Bilgi, Bilginin Önemi ve medeniyetler tarihi” konulu konferansta konuşan (GAÜN) Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, "Batı doğunun eserlerini alıp üzerine erdemsiz yeni bir medeniyet inşa etti" dedi.