İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ‘hakaret' suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Can Dündar geçtiğimiz hafta savcılığa ifade vermişti.
Basın Bürosu savcılarından Umut Tepe tarafından verilen 6 sayfalık takipsizlik kararı gerekçesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay içtihatlarına vurgu yapıldı.
Savcı Tepe'nin takipsizlik kararında, kişilerin tanınmışlık düzeyi veya medyada yer alışları dikkate alınarak içinde yer aldığı olayların haber yapılmasının hukuka aykırı kabul edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR”
Bu nitelikteki kişilerin diğer vatandaşlardan farklı olarak toplumun gözü önünde yaşanan hayat içerisinde yer aldıklarına dikkat çekilen kararda, “Bu kimselerin söz konusu konum itibari ile yaşantı, söz ve denetim, uyarı, eleştiri ve gerçekleri açıklamanın basının doğal ödevleri olduğu..” ifadelerine yer verilerek, basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olduğunu belirtti.
“YAZI DİZİSİ AKTARIMLARDAN İBARET”
AİHM'in bir kararına da yer veren savcı Tepe, “Şikayete konu olan yazı dizisinin sadece aktarımdan ibaret olduğu, gazetecinin şikayete konu röportajı yayınlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla gazetecilik görevini yaptığı, gazetecinin röportajdaki ifadeler sebebiyle cezalandırılmasının halkı ilgilendiren konularda tartışmaya katkıda bulunmasını ciddi şekilde etkileyeceğine” dikkat çekti.
Savcı Tepe'nin takipsizlik kararında, suçlamaya konu olan Celal Kara röportajında doğrudan veya dolaylı olarak Cumhurbaşkanı'na yönelik sövme kastıyla aşağılama ya da küçültme amacı olmadığını kaydedildi. Tepe, haberin Anayasa'da ve Basın Kanunu'nda belirtilen maddelere göre, düşünce açıklama ve bilgi verme sınırları içinde kaldığına dikkat çekerek demokratik toplumlarda basının toplumu ilgilendiren konularda bilgi vermekle yükümlü, halkın ise bilgi alma hakkının bulunduğunu kaydetti.
“CUMHURİYET SAVCISININ DEĞERLENDİRMELERİNİ HABERLEŞTİRMEK GAZETECİLİK GÖREVİ”
Savcı Tepe kararında “Söz konusu röportajın yapılmasında gazetecinin uzun zamandır gündemde olan güncel ve tüm kamuoyunun yakından takip ettiği soruşturmalar ve onun neticesinde çıkan olaylar kapsamında olduğu değerlendirildiğinde, gazetecinin bu olayların doğrudan ya da dolaylı muhatabı olan bir Cumhuriyet Savcısının değerlendirmelerini ve görevi sırasında yaşadığı olayları haberleştirerek aktarmasının gazetecilik görevi olduğu” görüşüne yer verdi.
“BASIN KAMUNUN GÖZÜ KULAĞI”
Kararda, basın özgürlüğü kapsamında bunun haberleştirmesinin suç sayılamayacağı, gazetecinin gazetecilik görevinin engellenmesinin basına tanınan hakların engellenmesine yol açacağı, aksi takdirde kamunun gözü kulağı olan basının hiçbir şekilde ödevlerini yerine getiremeyeceğinin anlaşılacağı” ifadelerini kullanarak, “Yapılan röportajın eleştiri ve bilgi verme hakları sınırları içinde kaldığı ve konunun okuyucuya aktarılması sırasında hukuka uygunluk çerçevesinin dışına çıkılmadığından atılı suçların unsurları bakımından oluşmadığı anlaşıldığından şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” denildi.
Gazeteci Can Dündar hakkında takipsizlik kararı verildi
17 Aralık soruşturmasını yürüten Savcı Celal Kara ile yaptığı röportajda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Can Dündar’a takipsizlik kararı verildi.Kararda, Dündar’ın gazetecilik görevini yaptığı, Savcı Kara’nın değerlendirmelerini haberleştirerek aktarmasının gazetecilik görevi olduğu belirtildi.