Gaziantep'ten Almanya'ya Tiyatro İhracatı

Gaziantepli tiyatrocu Vedat Diri’nin senaryasonu yazdığı, ünlü tiyatrocu Ayla Algan’ın sanat yönetmenliğini yaptığı ve Kamil Kellecioğlu’nun yönettiği Fanus adlı oyunun dünya prömiyeri Almanya’nın Frankfurt şehrinde yapıldı. tiyatro Frankfurt ekibinin 30 kişilik kadrosu tarafından 6 aylık yoğun bir hazırlık dönemi sonrası özenle sahneye konulan oyun, izleyenlerden tam not aldı. T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu himayesinde, Rüsselsheim Şehir Tiyatrosu’nda sergilenen oyunun prömiyerinde salonu tamamen dolduran izleyiciler oyuncuları dakikalarca alkışladı.

Gaziantep’te de, Almanya’da sergilenen oyunun ilgi görmesi memnuniyetle karşılandı. Başarılı oyun, kentte Gaziantep’ten Almanya’ya ilk tiyatro ihracatı olarak değerlendirildi.

BAŞKONSOLOSTAN ONUR PLAKETİ

Oyun sonrası sahneye davet edilen Ayla Algan ve senarist Vedat Diri’ye Konsolos Özkan Durmaz onur plaketi takdim etti. Sürpriz bir şekilde, Ayla Algan’ın eski görüntü ve videolarının izletildiği salonda duygusal anlar yaşandı. Sonrasında ellerindeki karanfilleri izleyicilerle paylaşan oyuncular ile fotoğraf seremonisi gerçekleştirildi.

Fanus adlı oyunu kaleme alan Vedat Diri, oyuna Almanya’da yaşayan tiyatro severlerin ilgisine memnuniyetini ifade etti.

Frankfurt Başkonsolosu Özkan Durmaz’ın desteğinin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Diri, "Dünya tiyatro literatürüne girebilen bir oyunun kaleme almaktan son derece mutluyum, gururluyum. Bu olayı Gaziantep’in tiyatro sanatı konusunda sahip olduğu potansiyelini göstermesi açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum" dedi.

OYUNUN KONUSU

Vedat Diri’nin yazdığı oyunun konusu ise şöyle;

"Bazı yaralar vardır hemen kapanır, ama bazı yaralar vardır ki kapatmaya çalıştıkça yeniden açılır. İnsanoğlu nasıl büyük bir kahraman olurdu, kendi iç savaşından galip çıkabilse. Bir özlem, bir yara, bir yüzleşmenin öyküsüdür fanus, Murat küçüklüğünde yaşadığı şefkatsizliği onarabilmek için kendine bir yöntem bulmuştur, babasından görmediği o ilgisiz tutumu, kendi oğluna göstermeyecektir. Ama hayat acımasızlığını başka yerden Murat’ın önüne sürmüştür. Murat, ’adı ne olursa olsun yaşamaya mecbursun’ diyerek bu soruna kendince bir çözüm oluşturmuş ve kendi dünyasında mutlu olmayı yakalamaya ramak kalmıştır, ta ki Ali gelinceye kadar."