Kalbin normalde 60-100 arasında atarken, gebelik süresince bu sayının 10-15 atım artacağını belirten Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Müzeyyen Uyanık, "Bebeğin ve annenin artan ihtiyaçlarını karşılamak için vücuttaki kan miktarı ve bu kanı vücuda gönderecek kalbin çalışması artar. Kalp normalde dakikada kanamayı önlemek için pıhtılaşma mekanizmaları da hızlanır. Gebelikte hücre aralarında biriken sıvının toplanmasıyla oluşan ödem gebeliğin sonlarına doğru bacaklarda gözle görülür hal alır. Doğum sonrası, biriken bu sıvılar böbrekler vasıtasıyla atılır. Vücudun artan oksijen ihtiyacını karşılamak için solunum sayısı artar. Sık sık soluk alıp verme ve bazen de solunum sıkıntısı görülebilir. Vücutta artan progesteron hormonu, burun mukozasında şişlik oluşturabilir. Bu sebeple burun tıkanıklığı yaşanabilir. Gebelikte vücuttaki kan miktarı ve atılacak madde miktarı arttığı için böbrekler fazla çalışır. Ayrıca büyüyen rahmin idrar torbasına baskı yapması sonucunda sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyulur. Özellikle gebeliğin son üç ayında idrara gitme sıklığı artar. Eğer sık idrara çıkma ile birlikte idrar yaparken yanma olursa hekime başvurulmalıdır" dedi.
Östrojen ve progesteron hormonlarının etkisi ile diş etlerinde şişme, kanama, diş çürüklerinde artış görülebileceğini belirten Uyanık, "Mide kasları gevşer, hareketleri yavaşlar. Mide üst kapağı da gevşediği için mide asidi yemek borusuna kaçabilir ve boğazda yanma (gebelik reflüsü) hissedilebilir. Progesteron hormonunun artışı sebebiyle bağırsakların çalışması yavaşlar, bunun sonucunda kabızlık ve gaz sorunları yaşanabilir. Hormonların etkisi ile eklem ve kaslar gevşer. Bu duruma rahim ve bebeğin ağırlığı sebebiyle vücut ağırlık merkezinin değişmesi de eklenince bel ve sırt ağrıları yaşanabilir. Cilt renginde koyulaşmalar görülebilir. Meme ucu ve çevresi, karnın ortasında koyu bir çizgi olabilir. Yüzde gebelik maskesi denilen lekelenmeler olabilir. Vücuttaki kıllar daha belirgin hale gelebilir" diye konuştu.
Gebelik ve doğum, anne adayı için derin duygusal anlamlar taşıyacağını belirten Uyanık, "Çocuk sahibi olmak anne için artan sorumluluk ve bağımsızlığın büyük bir bölümünün yitirilmesi anlamına gelmektedir. Gebelik bir kadının hayatındaki önemli bir dönüm noktasıdır. Dolayısıyla bu dönemde hafif duygusal zorlanmalardan psikolojik hastalıklara kadar giden bir süreç yaşanabilir. Gebeliğin birinci, ikinci ve üçüncü trimesterlerinde farklı psikolojik değişiklikler yaşanabilir. Gebeliğin ilk aşaması zıt duyguların geliştiği bir dönem iken ikinci trimesterda anne adayları kendilerini fiziksel olarak daha iyi hisseder. Bulantı-kusma, yorgunluk gibi rahatsızlıklar geçmiştir. Gebelik kabullenilmiştir. Zıt duygular ortadan kalkmıştır. Üçüncü trimesterda ise bebek hareketleri başladığı için gebe bebeği ile iletişim kurmaya başlar. Fakat gebeliğin büyümesine bağlı günlük yaşamı zorlaşır, gebelikten bıkmaya başlar, bir an önce bitmesini ister, diğer taraftan doğum hakkında endişeler artmaya başlamıştır. Gebenin doğum yapacağı hastane ve doktoruna güvenmesi, doğum konusunda ayrıntılı konuşulması doğum korkusu ve bebeğiyle ilgili endişeleri azaltmada önemlidir" dedi.
Gebelik Sürecinde Vücutta Gerçekleşen Değişimler
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Müzeyyen Uyanık, bebeğin ve annenin artan ihtiyaçlarını karşılamak için vücuttaki kan miktarı ve bu kanı vücuda gönderecek kalbin çalışmasının artacağını söyledi.