''Gece Yatak Islatmanın Tedavisi Olduğu Bilinmiyor''

''Gece Yatak Islatmanın Tedavisi Olduğu Bilinmiyor''

Prof. Dr. Orhan Ziylan, ’’Gece yatak ıslatma sorunuyla boğuşan ailelerin sadece yüzde 30’u bu sorunun çözülebileceğine inanıyor, tedavisinin olabileceğini biliyor. Bu sorunu yaşayanların yüzde 70’i hem sorunun ne olduğu ve nedeni hakkında çok fazla bilgi sahibi değiller hem de tedavi edilebileceğini bilmiyorlar’’ dedi.



29 Mayıs Dünya Gece Yatak Islatma Farkındalık Günü nedeniyle İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Üroloji Uzmanı ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Ziylan, çocuklarda gece yatak ıslatma konusunda açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ziylan bu durumun daha çok kimlerde görüldüğü, nedenleri, tedavisi ve bu durumun çocuklar üzerindeki etkisi konusunda önemli bilgiler verdi. Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların kısırlık yapmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Ziylan, gece yatak ıslatma konusunda farkındalığın yeterince olmadığını söyledi.



Gece yatak ıslatma sorunuyla boğuşan ailelerin sadece yüzde 30’unun bu sorunun çözülebileceğine inandığını, tedavisinin olabileceğini bildiğini açıklayan Prof. Dr. Ziylan, ’’Dolayısıyla bu sorunu yaşayanların yüzde 70’inin hem ne olduğu ve nedeni hakkında çok fazla bilgisi yok hem de tedavi edilebileceğini bilmiyorlar ve bundan emin değiller. Onun için farkındalık günü çok önemli’’ dedi.



’’Gece yatak ıslatma, genellikle çocuk yaş grubunda görülen idrar kaçırmadır’’

Gece yatak ıslatma, istemsiz olarak genellikle çocuk yaş grubunda görülen idrar kaçırmadır diyen Prof. Dr. Ziylan,’’Bu konuyla ilgili önemli bir gün var; 29 Mayıs Dünya Gece Yatak Islatma Farkındalık Günü. İlk defa 2015 yılında tarif edildi. Amaç, yatak ıslatma sorunuyla ilgili problemlerin insanların tanıyabileceği hale gelmesi ve bilginin paylaşılması. Gece yatak ıslatma oldukça sık rastlanan bir durum. 4 yaşını bitirmiş çocuklarda yüzde 15 oranında görülüyor. Hatta yüzde 15 ila 20 arasında görüldüğü söyleniyor. Her sene bu durumun yüzde 15’i düzeliyor yine de 18 yaşındaki insanlarda bile hala yüzde 1 oranında görülebilen bir durum. Oldukça yaygın ve çok kişiyi etkileyen bir durum. Aşağı yukarı 10 milyonun üzerinde bu yaş grubunda insanın olduğunu düşünürsek; 1 milyondan fazla insan bu durumdan etkileniyor. İnsanlar, gece yatak ıslatmak sorununun tam olarak ne olduğunu ve nasıl çözülebileceğini çok iyi bilmiyorlar. ABD’de yapılan bir çalışma, bu sorunu yaşayan ailelerin ancak yüzde 50’sinin tıbbi yardım almak için sağlık kuruluşlarına başvurduğunu gösteriyor’’ açıklamasında bulundu.

’’Bilinen 3 tane nedeni var’’

Gece yatak ıslatmanın nedenleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ziylan, ’’Toplumda yaygın olarak bilenen bu sorunun psikolojik olabileceğidir. Aslında öyle olmadığı çalışmalarda ortaya çıkıyor. Bilinen 3 tane nedeni var. Bu nedenlerden biri, gece üretilen idrar miktarının fazla olması. Bazı çocuklarda gece idrar miktarı azalacağına artıyor.Bu miktardaki idrarı sabah kadar depolayamadığı için idrar kaçıyorlar. Diğer bir neden ise bazı çocuklarda mesane kapasitelerinin daha küçük olması. Çocuğun mesane kapasitesi gece boyunca aşıldığı için refleks olarak uykuda idrarını tutamayıp altına yapabiliyor. Üçüncü neden ise uyanma bozukluğu. Normalde insan gece idrarının geldiğini hisseder. Beyin durumu kontrol eder ve idrar yapma işlemini engeller. Kişi bunu fark edebilir, sabaha kadar erteleyebilir veya mesane tutamayacak kadar çok doluysa beyin o kişiyi uyanıklık haline geçirir ve o kişi kalkıp idrarını yapar. Bu sistem çalışmıyorsa yine yatak ıslatma olabiliyor. Gece yatak ıslatmanın genetik bir tarafı da var. Eğer anne ve babadan birisi çocukluğunda bu sorunu yaşadıysa çocuklarda bunun ortaya çıkma olasılığı yüzde 40 civarında. Her ikisinde de varsa o ailenin çocuklarında yüzde 70’den fazla görülebiliyor’’ diye konuştu.



’’Tedavisi için geliştirilmiş ilaç var’’

Gece yatak ıslatmanın tedavisi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ziylan, ’’Bir tedavi gece fazla idrar çıkaran çocuklar için geliştirilmiş. Geceleri idrarın az üretilmesini sağlayan bir hormon var. Bazı çocukların gece fazla idrar üretmesinin nedeni; bu hormonun geceleri fazla salgılanmıyor olması. Eğer bu hormonu yerine koyarsanız gece yatak ıslatma sorunu ortadan kalkabiliyor. Bunun için geliştirilmiş bir ilaç var. Bunu kullandığımız zaman çocukların yüzde 60-70’i gece kuru kalabiliyorlar. Bu ilacın yan etkileri ile ilgili toplumda yine yanlış anlaşılan durumlar var. Kısırlık yaptığına dair bir söylenti var. Bunun gerçekle bir ilişkisi yok. İkinci tedavi; mesanenin küçük olduğu çocuklarda yani kapasitenin düşük olduğu çocuklarda bir başka antikolinerjik denilen bir ilaç grubu var, o kullanılabiliyor. Bir başka tedavi yöntemi de gece uyanma bozukluğunun ağırlıkta olduğu çocuklarda kullanılan alarm tedavisi. Bu tedavide bir elektrot var, bu elektrot iç çamaşıra yerleştiriliyor, bir alarm cihazı çocuğun pijamasına tutturuluyor. İlk idrar damlası iç çamaşıra değdiği anda alarm çalmaya başlıyor. Başlangıçta belki çocuk uyanmıyor ama anne ve baba duyup geliyorlar, çocuğu uyandırıyorlar ve kalan idrarını yapması için tuvalete götürüyorlar. Böylece tekrarlarla çocuk alarmı duyup uyanmaya başlıyor, o anda alarmın çalmasına neden olan vücuttaki değişiklikle alarmın ilişkisini kurmaya başlıyor. Böylece gece uyanmayı ya da sabaha kadar tutmayı öğreniyor’’ ifadelerini kullandı.

’’Çocuğun psikolojisi üzerinde büyük etkisi var’’

Gece yatak ıslatmanın vücuda direk bir zararının olmadığını söyleyen Prof. Dr. Ziylan, ’’Böbrekleri bozmuyor veya idrar yolu iltihabına yol açmıyor. Ama çocuğun psikolojisi üzerinde büyük etkisi var. Sosyal uyumu bozduğu için giderek çocuk üzerinde psikolojik bir yük oluşuyor ve çocukların genel davranışını değiştiriyor. Çocuğun özgüvenini olumsuz etkiliyor, depresyona neden olabiliyor. Okul başarısı, aile ve diğer insanlarla ilişkisine kadar çok geniş bir alanda çocuğun davranışını etkileyebiliyor. Anne ve babanın şunu bilmesi lazım; bu bir sağlık sorunudur. Yani çocuğun ilgi çekmek için yapmış olduğu bir durum değildir. Bu sağlık sorunun tıbbi yöntemlerle çözülmesi gerekir’’ dedi.



’’Bu konu ile ana olarak ilgilenen branş; Çocuk Ürolojisi’’

Prof. Dr. Ziylan sözlerini şöyle tamamladı: ’Ailelerin, çocuğun bu konuda suçlu olmadığını bilmesi lazım, kendilerini de suçlamamaları lazım. Bu durum, anne ve banının çocuklarını yanlış yetiştirmesinden olan birşey değil. Bu konu ile ana olarak ilgilenen branş; Çocuk Ürolojisi. Bunun dışında Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı doktorları ilgilenir. Özellikle Çocuk Nefrolojisi bilim dalının uzmanları da bu konuda yetkili insanlardır’’.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile