Başbuğ, "Bugünün şartlarında demokrasimizi tehdit eden bir darbe tehlikesi yok" dedi. Başbuğ'u hesabını vermek zorunda olmadıklarını söylediği bir diğer iddia ise "Balyoz Planı"ydı.
Başbuğ, "Bu iddiaların birçoğu yargıya intikal etmiş durumda, yargı inceliyor. Ancak işin tuhaf tarafı geçmişte cereyan eden bu olayların savunmasını bugünkü TSK yönetiminin yapmak zorunda olması" diye konuştu. Başbuğ, mahkemelere de intikal eden bu iddialarla ilgili olarak başka önemli açıklamalarda da bulundu.
İddiaların bireysel hatalara ve suçlara ilişkin, emir-komuta zinciri içinde yapılmış kurumsal hatalar olmadığını belirten Başbuğ, "Eğer iddialar doğru ise TSK içinde bazı görevlilerin yasaları çiğnediği, suç işlediği, yetkilerini aştıkları, makam ve mevkilerini kötüye kullandıkları anlaşılıyor. Bu personelin büyük bölümü de emekli" dedi.
Başbuğ, EMASYA Protokolü'ne ilişkin tartışma konusunda ise, "Komutanların temennisi cephede düşmana karşı savaşmak üzere eğitilen mehmetçiğin toplumsal olaylarda görev almaması. Ancak doğal afetler ya da herhangi bir nedenle başlayan olaylar sonucu kan gövdeyi götürmüşse, yağma başlamışsa polis ve jandarma olayları önlemekte yetersiz kalıyorsa, o zaman valinin yazılı talebiyle asker tabii ki göreve çıkacak" diye konuştu.
'Geçmişin hesabını şimdi vermek zor'
Darbe iddialarını değerlendiren Orgeneral,İlker Başbuğ, 7 yıl önce hazırlanmış darbe planlarının hesabının şimdi verilmesinin zor olduğunu belirtti.