Sözlerine 'Ermeni soykırımı' iddialarının inkarını cezalandıran Fransa 'daki yasaya tepki göstererek başlayan Başbakan Erdoğan, çıkarılan yasanın altında bir ırkçı zihniyet olduğunu söyledi.
Sorunun Fransa'nın değil Avrupa'nın sorunu olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Türkiye 'nin dostluğu dünyadaki her ülke için önemli bir payedir. Küçük insanlar için ise Türkiye 'nin husumeti bile bir payedir. Yabancı düşmanlığı üzerinden seçim kazanmak isteyenler, Avrupa 'nın ideallerine zarar verir 'dedi.
Dersim konusunu tekrar açmak istemediğini dile getiren Başbakan, 'Ben bu konuyu yeniden açmak niyetinde değilim. Bundan sonrası siyasetçilerden ziyade tarihçilerin konusudur. Tartışmanın esasının ıskaladığını müşahade ediyoruz. Genelkurmay arşivlerini açmak için hazırlıklarını sürdürüyor 'diye konuştu.
CHP'nin Dersim konusu nedeniyle 'Başbakan geçmişle uğraşmasın, bugüne gelsin' diye tepki gösterdiğini hatırlatan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Biz jakoben, elitist bir zihniyeti teşhir ediyoruz. 'Dün dünde kalmıştır' diyerek geçmişi hasıraltı etmek isteyenler var. Bunlar ellerine yetki geçtiğinde meseleleri sümenaltı ediyorlardı. Bugün Diyarbakır 'dan çıkan kemikleri de toprak altı yapmak istiyorlar. Dersim 1939 'da üzeri kapatılmış bir faciadır.'
MHP'nin de Dersim konusunun konuşulmasından CHP kadar rahatsızlık duyduğunu dile getiren Başbakan, 'Cumhuriyet 'le hesaplaştığımızı iddia ediyorlar. Kimin Cumhuriyet 'e sahip çıktığı son 9 yılda anlaşıldı. Kimse kusura bakmasın, kimin Atatürk 'e sahip çıktığı, kimin O 'nu kullandığı açıktır. Bunlar 'İzindeyiz Atam 'deyip, sabah akşam izin yaptılar 'diye konuştu.
AUSTER'E SERT YANIT
Erdoğan, son kitabı 'Kış Günlüğü' ilk olarak Türkiye'de yayınlanan Paul Auster'ın ''Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum'' sözlerine yanıt verdi.
Erdoğan 'Yazar Paul Auster haftasonu bir gazetede diyor ki: 'Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum. 'Türkiye'ye gelsen ne olur, gelmesen ne olur 'dedi.
Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar şöyle:
ERMENİ SOYKIRIMI YASA TASARISI
Fransa'daki sağduyulu temsilciler sayesinde tarihi bir hatanın önlenmesi konusunda önemli bir girişim gerçekleşmiştir. Irkçı ve ayrılıkçı bu yasa Fransa'nın kendi değerlerinde de derin yaralar açacaktı. Fransa konseyi sağduyulu davranacak ve AB ilkelerine ters düşmeyecek bir sonuca varacaktır.
Fransa'daki bu girişim kabul ediliyor ki 1915 olaylarına veya bu olayları aydınlatmaya yönelik değildir. Ben süreç içinde de söz ettim. Soykırımın inkârını suç sayan bu saya Türkiye ile kavga ediyorum yasasıdır. Fransa konseyi seçimlerde çıkar sağlama peşindeler.
Türkiye'nin dostluğu dünyadaki herkes için önemli bir payedir. Bazı küçük insanlar için Türkiye'nin husumeti bile bir payedir. İşte Fransa'da kimilerince elde edilen bu payeyi elde etmeye çalışıyor. Kimse Fransa'nın bu olayı iyi niyetle çıkardığını savunamaz. Bu yasayı çıkaran tavrın altında reddi olmayan bir ırkçı zihniyet vardır. Bu mesele bir Fransa bir Türkiye meselesi değildir. Bu mesele bir AB meselesidir.
Bir AB'de son 50 yılda yaşanan bazı hadiseleri sineye çektik. Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye yükselen yabancı ırkçılığı islamafobia karşısında susacak bir ülke değildir. Dostlarımızı uyarıyorum ortaya çıkaran tablo sinsi tehlikenin tezahürüdür. Bu tehlike için tedbir alıp uygulamak AB'nin en öncelikli gündemi olmalıdır. Yabancı düşmanlığıyla seçim kazanmaya çalışanlar sadece kendi ilkelerine değil AB ilkelerine de zarar verir. Bu tavsiyelerimizin dikkate alınmasını da belirtmek istiyorum.
DERSİM KATLİAMI
23 Kasım'da önceki il başkanları toplantımızda dersim faciasını gündeme taşımıştık. Belgeleriyle bir CHP eserini sizlerin aziz milletimizin dikkatine sunduk. Dersim meselesi bizim toplantımızın ardından Türkiye genelinde etraflıca tartışıldı. Yorumlar yapıldı. Bugün burada yeniden o konuyu açacak değilim. Nitekim devlet arşivlerinin kapısı sonuna kadar açık. Genelkurmay Başkanlığı da dersim için arşivlerini açmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bu mesele aydınlanacaktır ancak dersim tartışmaları yapılırken tartışmanın ıskaladığını söylüyoruz. Bazıları Başbakan bugüne neden geldi dedi. Tarihi neden eleştiriyor dedi.
Başbakan CHP'nin geçmişiyle neden bu kadar uğraşıyor diyenler var. Geçmişi hasır altı etmek isteyenler var. Biz dersimi gündeme taşırken acının küllerini yeniden canlandırmayı değil bir zihneti göstermek istedik. Bugüne kadar devam eden seçkinci bir zihniyete dikkatleri çektik. Bugün bu zihniyet yine var. Bunları iyi tanıyalım diye diyoruz. Dersim 1999'da üzeri kapatılmış bir faciadır. Dersimden sonra da bu ülkeye çok büyük acılar çektirmişlerdir.
MHP dersim konusunun açılmasından en az CHP kadar rahatsız oluyor. MHP sadece dersimden değil toprağın altından çıkan kemiklerden de rahatsız oluyor. Sen haktan hukuktan adaletten bahsediyorsun. Tabi ki çıkacak. Bunlar tabi ki aydınlanacak. Şimdi de o zihniyet kemiklerden rahatsız oluyor. Şimdi de bu meseleleri toprak altı etmenin mücadelesini veriyorlar.
Burada dersimi anlatırken bazı isimler söyledik. Bazıları da çıkıp dedelerine ve dedelerinin yaptıklarına sahip çıktılar. Bize son 9 yılda da bu dersimden sonra hiç hak etmediğimiz yakıştırmalar yaptılar. Atatürk düşmanı dediler. Kimin cumhuriyete sahip çıktığı kimin tahrib ettiği son 9 yılda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. Artık kirli çamaşırlar ortaya çıkıyor. Kimin o ideallerin istismarını yaptığı ortaya çıkıyor. Ne CHP nede MHP bizim vatan sevgimizi ölçecek kalibrede değildir.
ATAM İZİNDEYİZ DEYİP İZİN YAPTILAR!
İzindeyiz atam deyip sabah akşam izin yaptılar. Biz gayretle fedakarlıkla yolumuza devam ettik. Bu Gazi Mustafa Kemal'in şiddetle karşı çıktığı bir zihniyettir. Bu zihniyet Osmanlı Devleti'nin dağılmasını sağlamış ardından Cumhuriyeti çürütmeye çalışmış bir zihniyettir. Bu zihniyet Osmanlı'nın yıkılmasının ardından iktidarda yer bulmuş ve dersim gibi bir olayla derin yaralar açmıştır.
Kürt meselesinden faili meçhullere derin yapılardan tutun bürokratik oligarşiye kadar bir çok meselenin altında bu zihniyet vardır. Daha önce de ifade ettim. Bazıları meselelerin çözümü konusunda son derece sabırsızlar. Karanlık her olay aydınlansın istiyorlar. İliklerimize kadar işlemiş bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Biz ittihat ve terakki zihniyetinde CHP'ye bunların izindeki MHP'ye güneydoğunun ittihat ve terakkisi olmaya çalışan BDP'yle mücadele ediyoruz.
Arif Nihat Asya diyor ki: 'içimizden biri köprü olmaya razı olmazsa kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz 'diyor. Eğer tarihteki acı hadiselerle yüzleşemezsek geleceğe uzanamayız. Biz bu köprü olmanın mücadelesi içindeyiz. Bizim 23 Kasım 'daki açıklamalarımızın ardından bize teşekkür eden CHP il yönetimini işten attı. Ardından sıkıyönetim ilan etti. Dersimli milletvekilleri birbirine düşünce de bu konuda konuşmayı yasakladı. Dün de çıkmış Danıştay kararına CHP karşı çıkmadı. iki kişi kendisi başvurdu diyor. Peki sen nesin? Bostan korkuluğu musun? Sıkıyönetim ilan ediyorsun Danıştay 'a başvuruyu mu engelleyemiyorsun? Neden mertçe arkalarında durmuyorsun? Duramazsın. Arkalarında da duramazsın engel de olamazsın. Seni oraya çıkaran zihniyet 1939'da dersim faciasının mimarı olan zihniyettir. Sen o zihniyetle çatışmaya giremezsin.
12 EYLÜL 2010 REFERANDUMU
Benim konuşmamdan Türkiye'yi dindarlar dinsizler diye ayırdığımı söylüyor. Benim ifademde dindar bir gençlik yetiştirmek var. Dindar dinsiz diye ayırmak yok. Bunun arkasındayım. Sen bizden muhafazakar demokrat kimliği ateist bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Biz muhafazakar ve demokrat bir nesil yetiştireceğiz. Bunun için varız.
Benim üzerinde durmak istediğim konu hukuk sistemidir. CHP son zamanlarda yargıçlara hukukçulara ağır hakaretlerde bulunuyor. CHP genel başkanı HSYK'ya Danıştay'a ateş püskürüyor. Birkaç yıl önce yargı kararlarının ardından şeriatın kestiği parmak acımaz diyordu. Bize de parmak sallıyordu. AK Parti'nin kapatılması için AYM'de gündem oluşturuyordu. Bugün her yargı tasarısına karşı çıkıyorlar. Zira bu ülkede 12 eylül 2010'da millet yargıya el koymuştur. %58'le milletim buna karşı çıkmışsa buna engel olamazlar. Bunlar egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen Atatürk değil mi? Gece başka gündüz başka bunlar sirk canbazı sirk.
12 Eylül 2010'da biz bir tarafta CHP MHP BDP bir tarafta. Böyle çıkmadık mı meydanlara? 12 Eylül 2010'da 150 yıllık çürümüş bir zihniyet tarihi nitelikte bir kırılma yaşamıştır. Yargı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkmıştır. Bize tarihi bu işlere karıştırma diyorlar. Cesetleri çıkarma diyorlar. Tarihe takılıp kalan biz değiliz. Tarihe takılan 1940'larda kalan sizsiniz ey CHP!
İstiklal mahkemesinin hakimlerini kahraman ilan edenler bugün bağımsız yargıdan bahsedemezler. Yassı Ada'nın yaptıklarıyla yüzleşemeyenler bugün bağımsız yargı diyemezler. Danıştay olayı patlak verdiği zaman yandaş basınlarıyla kime saldırdılar? Bize saldırdılar. Bu ülkenin dindar insanlarına saldırdılar. İrtica bu işi yaptı dediler. Ardından ne çıktı? İttihat terakkinin devamı olan zihniyet çıktı. Kendi bombalarını bize fatura etmek istediler. 27 Mayıs 'ı unutanlar bu ülkede parti kapatmanın anlamını bilemezler. Yargı sizin militanlarınızdan militan tavrınızdan arınıyor temizleniyor.
Artık mercek altındasın. Adım adım aldığın nefes bile milletim tarafından takip ediliyor. Sizin hukuk anlayışınızı biliyoruz. CHP'li bir hukuk anlayışı ortaya çıkıyor. Yargı dokunulmaz olanlara dokunduğu için CHP rahatsız oluyor. 12 Eylülde millet bu çarkı kırdı. Yüksek yargıyı baskı altında tutan bu anlayış 12 Eylül'de tedahülden kaldırılmıştır. Bugün yasama yürütme yargı bağımsız bir şekilde görevlerini yerine getirmektedir. Artık katılımcı demokratik bir anlayışla çalışmaktadır.
TUTUKLU GAZETECİLER
Bazı medya kuruluşlarının kendi ülkelerine yönelik haksız kampanyaları negatif bir imajın oluşmasına neden oluyor. Şuanda cezaevinde bulunan gazetecilerin gazetecilik yaptıklarından değil bazı suçlar işlediklerinden cezaevinde olduklarını söyledik. Oradakiler gazeteci oldukları için orda değil. Öyle zanlılar var ki bizzat terör eyleminin içinde bulunmuşlar. Ateşli silah bulundurmaktan tutuklanmışlar. Bunların terör örgütlerinin kuruluşlarının kartları bulunuyor. Muhalefette bu kampanyanın peşinde. Bir muhalefet düşünün gittiği her yerde ülkesini kötülüyor. Ama dışarıdakiler bile bunlara inanmıyor.
Geçenlerde Fransız bir yazar köşesinde 'Hapiste yatan gazeteciler yüzünden Türkiye'ye gelmeyi reddediyorum. Aynı şekilde Çin'i de protesto ediyorum 'diyor. Biz de sana çok muhtaçtık. Kılıçdaroğlu da çıkmış bunu gösteriyor. Bu yazar en son İsrail'e gitmiş. İsrail güya demokrat bir ülke. İnsan hak ve özgürlüklerinin sınırsız olduğu bir ülke. Sen nasıl cahil bir adamsın. İsrail tam bir din devletidir. Nasıl laik dersin. Fosfor bombalarını yağdıran İsrail değil mi? Gazze'ye saldıran İsrail değil mi?
Ben medya kuruluşlarından rica ediyorum bu içeride olan gazetecilerin kaç tane katları olduklarını araştırır mısınız? Bunların faaliyetlerini kimler adına gerçekleştirdiğini araştırır mısınız?
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye bir hukuk devletidir. Kimsenin keyfice tutuklanması asla söz konusu değildir. Hukuk önünde kimse imtiyazlı değildir. Cebinde gazeteci kimliği çıktı diye kimseye imtiyaz tanınamaz. Bu ülkede basın özgürlüğü konusunda söz söyleyecek en son kişi CHP'dir. Bunların yaşattıklar silinmeyecek izler tedavisi telafisi zor yaralardır.
CHP'nin tek partili döneminde 16 belge var. Bunlar bir kaçı bunlar gibi yüzlerce var. 16 Belgenin tamamında İsmet İnönü'nün imzaları ve Bakanlarının imzası var. Elifba kitabını yasaklamışlar. Elifbayı yasaklayan zihniyete ne denirse CHP odur. Bu kadar.
Hz.Ali'nin cenklerini yasaklamışlar. Acaba niye yasaklamışlar. Cenkleri dile getiriyorlardı. Arapça levhaları yasaklamışlar. Cumhuriyet gazetesi başta olmak üzere bir çok gazeteyi yasaklamışlar. Aziz Nesin'in kitaplarını Rıfat Ilgaz'ın kitaplarını yasaklamışlar. Bunlar CHP döneminde yaşamış onlara destek olan yazarlardı. Bakanlar kurulu kararı var. CHP bunları iyi bilir. Aziz Nesin'in kitabının yasaklanmasının Bakanlar Kurulu kararı! Açık ve net ortada. CHP'nin tarihi bu. Sadece tarihi değil taşıdığı zihniyette aynen bu. Allah'ın izniyle Türkiye bu karanlık süreçlere geri dönmeyecek.
Yapacağımız reformlarla atacağımız adımlarla bu kısır döngüden kurtulacağız. Genç nesillere aydınlık bir gelecek bırakacağız. Hiç bir suç faili meçhul kalmayacak. Ucu nereye dokunursa dokunsun. Adım adım üzerine gidecek kendi vicdanımızın da kamu vicdanının da rahatlamasını sağlayacağız.
Kılıçdaroğlu'nun çek sahteciliği yapan arkadaşları var. Onların laflarıyla benim Bakanlarıma laf atıyor. Yaptıklarının yanlış olduğunu söyledi. Sen neyle tatmin olursun? Bunların dürüstlük yanından geçmiş değil. Bundan herkes emin olsun. AK Parti milletin değerlerini öğüten o köhne çarka kendisini kaptırmayacak. O kısır döngünün içine girmedik girmeyeceğiz. Biz o kısır döngüyle cesaretle yüzleşen bozan bir iktidarız.
Tüm teşkilatımızla ana kademe kadın kolları gençlik kollarıyla ülkenin aydınlık yarınları için adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bizden 9 yıl boyunca yorgunluk bekleyenler beyhude bekler. Bizim yorulmamızı bekleyenler yoruldular tükendiler. Biz milletle birlikte büyüyerek bugünlere geldik. Bu teşkilat yoruldukça koşan koştukça açılan yağız atlar gibidir. Biz her sabah taze bir heyecanla yeni güne gözlerimizi açıyoruz. Fitne fesat hırs bu partiye teşkil etmedi bundan sonra da etmeyecektir. Önümüzdeki günlerde muhabbetimizi daha da arttıracağız safları daha da sıklaştıracağız. Türkiye'yi daha da büyüteceğiz.
2012 OCAK AYI İHRACAT RAKAMLARI
TİM verilerine göre 2012 2011'den kötü olacak diyenlere kötü bir haberim var. Ocak ayında ihracat 2011 yılının aynı ayına göre %10 artışla 10 milyar 554 milyon dolar oldu. Bununda hayırlı olmasını diliyorum.
Gelsen ne olur gelmesen ne olur
AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan, muhalefet partilerini sert bir dille eleştirdi.