YASEMİN KALYONCUOĞLU - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Özden, Mustafa Kemal Paşa'nın Ankara'ya büyük önem atfettiğini belirterek, genç Türkiye'nin güçlü coğrafi ve stratejik durumunun gereksinmelerine, iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına, ülkenin güç kaynaklarından yararlanılmasına, dağıtımına ve gelişimine cevap verecek merkezi bir nokta olarak Ankara'yı karargah merkezi seçtiğini belirtti.
Prof. Dr. Özden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 100'üncü yıl dönümünün tarihsel önemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Özden, Milli Mücadele yılları ve önceki dönemde iki tepeli bir kent görünümündeki Ankara'nın doğal haliyle bir savunma, tahkimat mevzisi ve geliştirilmeye uygun bir şehir olduğunu söyledi.
Anadolu’nun merkezindeki konumuyla yabancı tesirlerinden uzak bir stratejik konumdaki Ankara'nın dönemin kısıtlı imkanlarında kısmen de olsa ulaşım ve haberleşme kolaylıkları da sunduğunu anlatan Özden, şehrin telgraf şebekesi ve demiryolları açısından bağlantı ile irtibat kolaylıkları sağladığını ifade etti.
Özden, Atatürk'ün Ankara'yı Milli Mücadele'nin karargahı yapmasının en önemli nedeninin işgal altındaki İstanbul'a ve batı vilayetlerine yakın olması olduğunu belirterek, 27 Aralık gününü ve öncesini şöyle anlattı:
"Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya büyük önem atfediyordu. 1919'da Heyet-i Temsiliye Ankara'ya gitmeliydi. Atatürk'ün Nutuk'ta belirttiği gibi Heyet-i Temsiliye'nin doğu vilayetlerinden ziyade batı vilayetlerine, İstanbul'a yakın olmasını gerektiren sebepler çoktu. Örnek olaylara bakıldığında, batı ve güneybatı vilayetlerinde resmen işgal altında olan yerler vardı. Oysa doğuda Kazım Karabekir Paşa'nın kumandasında 15. Kolordu vardı. Heyet-i Temsiliye, 18 Aralık 1919'da Sivas'tan uğurlandı. 27 Aralık'ta Beynam köyü üzerinden Ankara'ya ulaştı. Ankara'da sıcak bir karşılama gerçekleşti.
Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını (Hüseyin Rauf, Mazhar Müfit, Hakkı Behiç, Cevat Abbas, Dr. Refik Saydam, Hüsrev Gerede ve diğerleri ) 27 Aralık günü öğlene doğru Dikmen sırtlarında Mustafa Kemal Paşa'yı karşıladı. Dikmen'den Hükümet Konağı'na uzanan bir yolculuk gerçekleşti. Bu güzergahta Seymenler'in de hep bir ağızdan seslenerek vatana ve Mustafa Kemal'e olan bağlılıklarını içtenlikle dile getirmeleri unutulmaz bir güzellikteydi. Hükümet Konağı'na uzanan yürüyüşte, seymenler ve halk da yer almıştı."
- "Milli temsiliyet" ten "milli vekalet"e
Prof. Dr. Özden, milli kongrelerle sembolleşen "milli temsiliyet" sisteminin Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelmesinin ardından gelişen olaylarla ve Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışıyla yerini "milli vekalet" sistemine bıraktığının altını çizdi.
27 Aralık 1919'da Heyet-i Temsiliye'nin Ankara'ya gelmesi ile kentin, Türk Kurtuluş Savaşı'nın merkez karargahı olduğunu belirterek, 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla yeni Türk Devleti'nin temellerinin atıldığını, Türk Kurtuluş Savaşı'nın buradan yönetildiğini, Ankara'nın fiilen başkent durumuna geldiğini belirtti.
- Ankara'nın başkent olması da Ata'nın gelişiyle güçlendi
Lozan Barış Antlaşması'nın TBMM tarafından onaylanmasından sonra İstanbul'un Eylül 1923 sonlarından itibaren tahliye edilmeye başlandığını ve 6 Ekim'de de yabancı işgal kuvvetleri tarafından boşaltıldığını ifade eden Özden, şunları kaydetti:
"Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması sonrasında, dış işgalden kurtulan Türkiye'nin fiilen de kurtuluşuyla birlikte, İsmet Paşa (Hariciye Vekili), Malatya Milletvekili olarak Ankara'nın başkent oluşunu öngören önergeyi 9 Ekim 1923'te arkadaşlarıyla birlikte TBMM'ye sundu. Anayasa maddesinin gerekçesi, aslında Anadolu'nun merkezinde bir başkent tesis etmek lüzumunu açıklayacak ve yansıtacak nitelikteydi. Bu kapsamda yorum yapılacak olursa, yeni Türkiye'nin güçlü coğrafi ve stratejik durumunun gereksinmelerine, iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına, ülkenin güç kaynaklarından istifade edilmesine, dağıtımına ve gelişimine, nihayetinde yeni bir rejim-sistem örgütlenmesi ve yeni fikri temeller ve fiziksel-sosyolojik çevre ekseninde güçlenmesinin sağlanmasına cevap verecek bir merkezi nokta olarak Ankara seçilmişti."
- İç ve dış güvenlik için Ankara
Özden, Ankara'nın başkent olması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen teklife bakıldığında da geçmişte yaşanılan başkent İstanbul'un dış güçlerce işgali gibi acı tecrübeleri göz önünde bulunduran bir yaklaşımın esas alındığı ve yeni Türk Devleti'nin idare merkezi için Anadolu'nun içlerinde Ankara kentinin seçilmesinde iç ve dış güvenliğin sağlanması hususunun önem taşıdığının görüldüğünü vurguladı.
Prof. Dr. Neşe Özden, Ankara'nın 13 Ekim 1923'te TBMM'de kabul edilen tek maddelik bir kanunla yeni devletin başkenti olmasıyla, Cumhuriyetin ilanı için de önemli bir adım atılmış olduğunu sözlerine ekledi.
Genç Türkiye'nin Kalbi Ankara, 27 Aralık 1919'Da 'Merkez' Olarak Seçildi
Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neşe Özden: 'Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya büyük önem atfediyordu. Yeni Türkiye'nin güçlü coğrafi ve stratejik durumunun gereksinmelerine, iç ve dış güvenlik ihtiyaçlarına, ülkenin güç kaynaklarından istifade edilmesine, dağıtımına ve gelişimine, nihayetinde yeni bir rejimsistem örgütlenmesi ve yeni fikri temeller ve fiziksel, sosyolojik çevre ekseninde güçlenmesinin sağlanmasına cevap verecek bir merkezi nokta olarak Ankara seçilmişti'