Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı (1)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Doğrusu ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmak istemezdim.

Acaba kongre bittiğinde gördüğü her delegede 'bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terkederim. Liderlik öyle bir yerdir ki, konumdur ki yürüyeceğiz dediğinizde yürüyeceğinizden emin olacaksınız" dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Güzel ülkemizin her bir köşesinden selamla, rahmetle, bereketle gelen değerli dava arkadaşlarım, hepinizi ve hepinizin şahsında 81 vilayetimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Genişletilmiş il başkanlarına yaptığım ilk konuşma. Allah’ın ismiyle hamdele ve salvele ile başlıyorum. Allah istişarelerimizi hayırlara vesile kılsın. Son genişletilmiş il başkanları toplantısı sembolik bir tarihte 14 Ağustos’ta AK Parti’nin 13. kuruluş yıl dönümünde yapıldı. Bu salonda hepimiz çok duygusal anlar yaşadık. Hepimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın o gün için seçilmiş cumhurbaşkanımızın, kurucu genel başkanımızın, liderimizin hitabını dinlerken 13 yıllık bir muhasebe yaptık. 13 yılın bizlere nasıl büyük bir azim, şevk, kararlılık getirdiğini ve geleceğe ne kadar büyük bir ümitle baktığımızı hep beraber görmekten büyük memnuniyet duyduk. Duygusal bir konuşmaydı, duygusal bir andı, çünkü size hitap etmekte olan kurucu genel başkanımız bu sıfatıyla son konuşmasını yapıyordu. Tabi şu anda manen ve birikimiyle hizmetiyle, bıraktığı mirasla hep bugünde aramızda ve hep aramızda olacak. Sizler adına bir kez daha geçmişteki büyük hizmetleri dolayısıyla, karamsarlık içinde kıvranan bir ülkeyi özgüvenle yeni bir geleceğe hazırlayan çabaları dolayısıyla sayın Cumhurbaşkanımıza şükran ve minnetlerimizi buradan ifade etmek istiyorum ve yolu açık olsun diyorum" ifadelerini kullandı.

14 Ağustos'tan 26 Eylül'e kadar geçen yaklaşık 42 günlük süre içerisinde yaşananların bir siyaset dersi olarak okutulduğunda bir kadronun ne kadar büyük bir vakar, mahviyet içinde kendisini geleceğe hazırladığının işareti olarak algılanacağını anlatan Davutoğlu, "14 Ağustos’ta bu salonda bizler bir aradayken, biz ne kadar kenetlenmişsek, ne kadar vakarla ileriye bakıyor idiysek dışarıda birileri bambaşka hesaplar içindeydiler. Operasyonlarıyla bu kadronun birliğini bozamayanlar, o zaman sayın Başbakanımızı şu anki Cumhurbaşkanımızı bir şekilde izole ederek siyaset sisteminin dışına itemeyenler, 17 Aralık 25 Aralık operasyonlarıyla AK Parti’nin bu ülkeyi 12 yıl içerisinde getirmiş olduğu o yeni konumu tehdit etmeye çalışanlar, 30 Mart seçimleriyle ve 10 Ağustos seçimleriyle milletimizden büyük bir darbe yemişlerdi" diye konuştu.

Davutoğlu, 10 Ağustos’tan hemen sonra başlatılan tartışmalara işaret ederek, "Hep beklentileri şuydu AK Parti kadroları acaba kendi içinde bir ihtilaf yaşarlar mı? Bizi başka partilerle karıştırıyorlardı. Olağanüstü kongre yapmayı artık olağan kongrelerden daha geleneksel hale getirmiş olan başka partilerle karıştırıyorlardı. Şimdi bütün bu 42 günlük ahlak ve diğergamlık sınavından sonra gururla ve iftiharla söylüyoruz ki biz de her şey olağan bir şekilde seyretti. Olağanüstü olan tek şey kongremizdi, çünkü çok büyük bir iftiharla olağanüstü olarak diyoruz, çünkü kurucu genel başkanımızı cumhurbaşkanlığımıza taşmıştık ve emaneti bir başka kardeşimizin alması gerekiyordu. Başka hiçbir şey olağanüstü seyretmedi, bir de kongre salonundaki sıcaklık olağanüstüydü. O sıcaklıkta aslında bizim gönüllerimizdeki sıcaklığın işaretiydi. O gün 'Acaba AK Parti’de ne olacak' diye düşünenler 'acaba AK Parti kongresinde farklı bir görüşler, farklı gelecek beklentileriyle ilgili ihtilaf var mı' diye beklenti içinde olanlar yanıldılar. Çok büyük bir vakarla 42 gün içinde hepimiz aslında bir sınavdan geçtik. Dışarıdakiler de sınavdan geçti, AK Parti kadroları da. Ama fark şuydu, AK Parti kadroları ilk defa geçmedi böyle bir sınavdan. İlk defa diğergamlık sınavı, ilk defa ahlak sınavı vermedi. Aksine daha önce birçok sınavdan geçmişlerdi ve tabiri caizse sınavlara aşinaydılar ve nihayet 42 gün sonra bugün gururla sizler adına ifade etmek isterim ki biz bu dönemde gerçek anlamda bir ahlak, erdem, siyaset, basiret, insanlık ve strateji dersi verdik. Bu derse hepinizin büyük katkıları var ve daha önce bir takım planları yapanların planları, plan yaptıkları kapalı kapılar altında kaldı, hayata geçemedi" şeklinde konuştu.

"Bakınız Türk siyasetinde genel başkan, başbakan değişimleri hiçbir zaman kolay olmamıştır" diyen Davutoğlu, "Cumhurbaşkanlığı değişimleriyse hiç yaşanmamıştır neredeyse ama biz 14 Ağustos'ta, yani sizinle son bir araya geldiğimiz günden bu yana öylesine büyük bir ahlak erdem sınavı verdik ve bir anlamda da diğer partilere ve siyasilere gerçekleştirdik ki, siyasetin temel ahlaki değerlerine göstere göstere bir sonuca ders olacak mahiyetinde öylesine bir süreç gerçekleştirdik ki siyasetin temel ahlaki değerleri üzerine oturduğunu bir kez daha ispat ettik. İstişare dersi verdik, istişarenin nasıl yapılacağını bütün kademelerimize göstere göstere bir sonuca ulaştık. Ben tekrar başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, istişareye katılan milletvekillerimize, MKYK üyelerine, il başkanlarımıza, bütün gençlik, kadın kollarımıza ve bütün kademelerimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, "Burada, bu salonda 24 Ağustos’ta o zaman adım sizler adına ilan edildiğinde omuzlarıma yüklenen o ağır sorumluluğu hala hissediyorum. Bu kadroya liderlik etmek, öncülük etmek büyük bir onurdur. Böylesine tarihi bir dönemde aziz bir milletin sorumluluğunu üstlenmek olabilecek şereflerin en yücesidir. Ama hepiniz de takdir edersiniz ki bu aynı zamanda tek bir ferdin taşıyabileceği çok ağır bir sorumluluktur. Biz bunu ancak kolektif bir şekilde hep beraber taşıyabiliriz. İstişarenin nasıl olacağını gösterdik. Farklı görüşlere sahip olmakla birlikte bütün kademelerle nasıl istişare gerçekleştirileceğini gösterdik ve buna bağlı olarak bununla birlikte vefanın nasıl olacağını gösterdik. Sayın Cumhurbaşkanımızı bir törenle, bir şölenle, bir toyla cumhurbaşkanı makamına uğurlarken aynı şölen ve toy havasında kongremizi gerçekleştirdik. Hatırlarsanız 'Bu bir veda konuşması' demişti sayın Cumhurbaşkanımız. Ben de hitaben kongre konuşmamda 'Hayır veda değil vefa konuşması'. Bizler bu yolda küçük bir taşı bile kenara alıp koyan, küçük bir çakılı temel taşı olarak bu inşa faaliyetine koyan her bir neferimize teşekkür ederiz. Onları vefayla anarız. 14 Ağustos 2001’den bu yana AK Parti yolunda bu kutlu yürüyüşte ter döken her bir kardeşimin terini buradan alnından öperek, rahmete kavuşanları rahmetle anıyoruz, emek verenlerin emeğini en yüce emek olarak görüyoruz" dedi.

Bir vefa kongresi gerçekleştirildiğini söyleyen Davutoğlu, "Bir ahitleşme yaptık. Bizler daha doğmadan önce kalubelada yapılan bir ahitle varoluşun başladığına inanan bizler, haşra kadar her ahitle kendimizi bağlanmış hissederiz. Dünyadaki her ahit en baştaki ahdimizin devamıdır ve en sonda gerçekleşecek olan ahidle hesaplaşmanın hazırlığıdır. Onun için hiçbir makam ve mevki bizim gözümüzde büyük değildir. Hiçbir makam ve mevki veya hiçbir menfaat bizim için o ilk ahitle son hesap arasındaki kutlu yürüyüşten daha önemli değildir" diye konuştu.

AK Parti kongresinde hem siyasi bakımdan ders niteliğinde bir süreç yaşandığını belirten Başbakan Davutoğlu, "Bu ilk ve son ahitleşmenin arasındaki insani ahitleşmemizin temel izlerini görmekten büyük onur duyduk. Onun içindir ki ilk ahde ve son hesaba bağlı kaldığımız içindir ki herkesin kriz beklediği, herkesin bunalım beklediği bir dönemde biz sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihimizde ilk defa bir cumhurbaşkanının onurla bir başka cumhurbaşkanına devir teslim yaptığı o büyük töreni gerçekleştirdik. Öyle bir tören daha önce olmamıştı. Daha önce hiçbir cumhurbaşkanı sonrasına, halefine bunu böylesine devretmemişti. Bu sefer farklıydı, çünkü bu sefer her iki cumhurbaşkanı da aynı kadronun mensuplarıydı ve aynı davanın mensuplarıydılar. O törende bulunmak benim için büyük onurdu. Bütün milletimiz televizyonlardan seyrettiler ve 95 uluslararası örgüt ve devlet temsilcisinin huzurunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu tören vesilesiyle dahi nasıl büyük bir küresel güç haline dönüştüğünü izlediler. Biz 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e de, yeni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimizi ve minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz" şeklinde konuştu.

"İHTİLAF BEKLEYENLER BEKLENTİLERİYLE BAŞBAŞAKALDILAR"
"İhtilaf bekleyenler beklentileriyle baş başa kaldılar" diyen Davutoğlu, "Bizler ise ideallerimiz, değerlerimizle yolumuza devam ediyoruz. Demokrasi tarihimizde hiçbir parti, genel başkan ve başbakanlık bayrak teslimini bizim gibi sağlıklı bir şekilde onurlu bir törenle gerçekleştirmemiştir. Daha önce iktidar olan partilerin yaşadıkları zorlu süreçleri hepimiz hatırlatırız. Rahmetli Özal vefat ettikten sonra ANAP'ın nasıl bir girdap içine girdiğini, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı olduktan sonraki Doğru Yol Partisi kongresinin nelere şahit olduğunu hepimiz görmüştük. Her bir AK Parti üyesinin bu devir teslimle aldığı bir ders var. Bizde makamlar ve mevkiler üzerinde oturulduğunda kalkılmaması gereken yerler değildir. Hep duamız oradan kalktığımızda alnımızın açık, hesabımızın verilir olmasıdır" şeklinde konuştu.

Bir süreç yönetimi yaptıklarını belirten Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız seçilmiş cumhurbaşkanı olarak dakik dakik işlettiği bir süreç yönetiminin başında oldu. Sonra olağanüstü kongrede de bunu bize tevdi etti. Delegelerimizin onayıyla, desteğiyle her birine teşekkür borçluyum. Tam bir mutabakatla bana bu emaneti tevdi ettiler. Allah bu emaneti taşıma ve gelecek nesillere iletme onurunu bize de yaşatsın. Bizler hepimiz faniyiz, baki olan Rabbimiz ve davamızdır. Bu bir dersti, iki süreci karşılaştırın. Ana muhalefet partisi de bu dönemde bir yenilgi psikoloji içinde Cumhurbaşkanlığı seçiminde tattıkları yenilgiden sonra bir iç girdaba girdi. Bizdeki davranışlar karşılaştırılsın, oradaki vefasızlıkla izzeti vefa örneği karşılaştırılsın. Bir lider düşününüz ki 944 imzayla aday gösteriliyor. Seçim yapılıyor 740 delegenin onayını almış. Ya 944 delege zorla, baskıyla, tıpış tıpış imza attılar ve aday gösterdiler ya da 204 kişi bir şekilde liderlerine vefasızlığın siyasetin bir gereği olarak gördüler. Doğrusu ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmak istemezdim. Acaba kongre bittiğinde gördüğü her delegede 'bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terkederim. Liderlik öyle bir yerdir ki, konumdur ki yürüyeceğiz dediğinizde yürüyeceğinizden emin olacaksınız. Arkasındaki insanlar, neferler de liderlerine güvenecekler. Liderlerine söz verdiğinde gereğini yapacaklar" dedi.

"CHP kadrolarında nasıl bir şüphe hali vardır? Kim kime niçin oy vermedi?" diyen Davutoğlu, "Hangi mahalle baskısıyla o imzalar atıldı ve gereği yapılmadı diye bir şüphe halindedirler. Bunu yaşayan Kılıçdaroğlu ve o ekip aynı dönemlerde bir başka zillete de imza attılar. Bütün dünya Türkiye'deki Cumhurbaşkanı törenini hayranlıkla izlerken, milletimiz bir coşku içinde bunu takip ederken Meclis'te milletin yüzde 52 oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanına saygısızlık etme cüretini gösterdiler. Sadece Cumhurbaşkanımıza, onu seçen AK Parti grubuna değildi aslında, onu seçen her bir vatandaşımıza yapılan bir saygısızlıktı. Hatta ona oy vermeyen vatandaşlarımızı da yapılan bir saygısızlıktı, çünkü o seçim objektif bir şekilde yapıldığına dair hiçbir şüphe yoktu" ifadelerini kullandı

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile