Gidengelmez'de Kaybolan Keçiyi Kartallara Bakarak Buluyorlar
Seydişehir ilçesi ile Antalya'nın Akseki ilçesi arasında bulunan, adını yaşanmış olaylardan alan Gidengelmez Dağları'nda ölümler, çekilen çileler ve acılar, her türlü teknolojik gelişmeye rağmen bugün de yaşanmaya devam ediyor.
Gidengelmez Dağları'nda son olarak 21 Ekim'de keçi otlatırken kendisinden haber alınamayan Ali Yıldırım'ın cesedi, yaklaşık 150 metre derinliğindeki bir vadide bulunmuş, arazi şartlarının elverişsiz olması nedeniyle, bulunduğu yerden helikopterle çıkarılmıştı.
Akseki'ye bağlı Süleymaniye Beldesi Belediye Başkanı Durmuş Ali Şener, AA muhabirine, Türkiye'nin en büyük yaban keçisi popilasyonunun bulunduğu Gidengelmez Dağları'nın isminin "efsaneden geldiği" şeklinde bilindiğini fakat bu ismin yaşanmış acı olaylara dayandığını söyledi.
Değirmenlik köyünde 1941 yılında bir avcının GidenGelmez Dağları'ndaki bir mağaraya düşüp öldüğünü ve o günkü şartlarda cesedin çıkarılamadığını dile getiren Şener, cesedin 28 yıl sonra çocukları tarafından çıkarılıp kemiklerinin köye defnedildiğini anlattı. "Gidengelmez" adının daha çok buradan kaynaklandığını anlatan Şener, ''Gerçekten de bölgeyi iyi tanımayan kişilerin bu dağlara gidip dönmesi çok zordur" dedi.
Süleymaniye beldesi Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Mustafa Önal da büyüklerinden duyduğu bir olayı şöyle anlattı:
"Gidengelmez'e 13 arkadaş ava gidiyor, akşam bastıran kar ve tipi nedeniyle mahsur kalıyorlar. Soğuktan korunmak amacıyla sığındıkları yerin altının bir mağara olduğundan habersiz, yaktıkları ateşin donmuş buzu eritmesiyle mağranın içine düşüyorlar. Kaybolan 13 kişinin cesedi ise karlar hafiflediğinde köylülerce aranarak çevredeki ağaçlarda asılı çantalar sayesiyle bulunabildi."
Değirmenlik köyünde yaşayan 75 yaşındaki emekli avcı rehberi "Kara Mustafa" lakaplı Mustafa Göksoy, burada dağların birbirine bağlantılı olduğunu, bilmeyen kişinin kolayca yolunu kaybedebildiğini belirterek, "Bu dağların yolunu bilen gezer, bilmeyen gezemez'' dedi.
Göksoy, ''Susuzşahap köyünden keçi avına çıkmışlar, karın üstünde yürürken kar göçmüş, Hasan Koca diye biri karın altında kalmış, cesetini ancak baharın karlar eridikten sonra buldular. Bir de değirmenlik köyünde buna benzer bir ölüm oldu, onun da kemiklerini kendi ellerimle çıkardım'' dedi.
Mustafa Göksoy, kendisini çok duygulandıran bir olayı gözyaşları içinde şöyle anlattı:
''Seydişehir'den Süleymaniye'ye gelirken bastıran kar yağışıyla mahsur kalan bir kişi, eşi ve kızını kurtarmak için köylüden yardım almak amacıyla oradan ayrılmış. Fakat geri geldiklerinde anne ile kızını bulamamışlar. Yağan kar anneyle kızın üstünü kapatmış, donarak oracıkta ölmüşler. Anne ile kızı ertesi gün tekrar aramaya başladık, kendilerini bir ağacın yanında iki büklüm şekilde bulduk. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Cesetleri almak için ya baharı bekleyecektik ya da anne ile kızını orada defnedecektik ve oracıkta defnettik.''
- Kaybolan keçilerini kartallara bakarak buluyorlar
Değirmenlik köyü muhtarı Ramazan Özen, kendilerine ait kaybolan keçileri veya ölen yaban keçilerinin cesetlerini, o bölgede yoğunlaşan kartallar sayesinde bulduklarını belirterek, "Burada Kartal Kayaları dediğimiz bir mevki var. Keçilerimiz kaybolduğunda ya da bir dağ keçisi öldüğünde, kartalların leşin üstünde uçması nedeniyle anlıyor ve buluyoruz. Yoksa Gidengelmez Dağları'nın arazi şartlarında kaybolan keçi kolay kolay bulanmaz'' diye konuştu.