Gmis Kozlu Şubesi Genel Kurulu Yapıldı
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Kozlu Şubesi 9. Olağan Genel Kurulu GMİS Şemsi Denizer Salonu’nda gerçekleştirildi.
Genel Kurula; Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı Yusuf Çetin ve Yönetim Kurulu üyeleri, Tez Koop İş Sendikası Şube Başkanı Sedat Ölmez, Diyabetliler Derneği Başkanı Çetin Terzioğlu, Devrek-Gökçebey Derneği Başkanı Cevdet Cin, GMİS Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, GMİS Şubeler Başkan ve yöneticileri, Amalebirliği Şubeleri yöneticileri, işçiler ve delegeler katıldı. Genel Kurulun Divan Kurulu; GMİS Genel Sekreteri Taci Alkaya, Amasra Şube Başkanı Hakkı Arslan, Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu, Hayati Yılmaz ve Soner Susam’dan oluştu. Kozlu Şubesi Genel Kurulu’nda bir konuşma yapan GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, çeşitli konulardaki görüşlerini anlattı, toplu iş sözleşmesi süreci hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin ekonomik, sosyal, çalışma hayatı ve uluslararası ilişkiler açısından sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirten Muslu, “1970li-1980’li yıllarda üreten ülkemiz, özellikle 1990 sonrası uygulanan ekonomik politikalarla hızla tüketen bir ülke haline getirildi. Bunu tarımda, hayvancılıkta, sanayide, üretimin tüm sektörlerinde görebiliyoruz. Bizler de taşkömürü üretiminde dışa bağımlılığın arttığı bir dönemde aynı sıkıntıları yaşadık, yaşıyoruz. Bu gelişmeler, uluslararası sermayenin ekonomik kuşatmasından kaynaklanıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelere doğru hızlı bir uluslararası sermaye kuşatması oluşturuldu. Ülkemiz de bu kuşatmadan nasibini almıştır. Meclis’ten bugünlerde geçen Torba Yasa konusunda, sendikaların, emek örgütlerinin uyarıları ve eylemleri dikkate alınmamıştır. Sosyal güvenlik yasasında olduğu gibi torba yasada yer alan çalışma hayatı ile ilgili olumsuz düzenlemelerin sıkıntısı gelecekte çok daha net olarak anlaşılacaktır. Bu nedenle önümüzdeki süreç de zor ve sıkıntılı bir süreç olacaktır. Bizler, geçmişte ’Ocakları kapatalım, Somon balığı yetiştirelim’ diyen zihniyetlere karşı büyük mücadeleler verdik. Bu saldırıları o mücadelelerle püskürttük. Ancak şunu da biliniz ki, aynı zihniyet sendikamızın, TTK’nın zayıf anı için yine fırsat kolluyor. Bu fırsatı bulurlarsa yine saldırıya geçeceklerdir. Ancak biz maden işçileri, Zonguldak ve bölge halkı olarak buna asla fırsat vermeyeceğiz. Ülkemizde bir özelleştirme furyasıdır gidiyor. Şimdi enerji santrallerinin özelleştirilmesi programa alındı. Aralarında ÇATES’in de bulunduğu santrallerin satılması planlanıyor. ÇATES, 1940lı yıllarda TTK’nın ürettiği düşük kalorili kömürleri yakarak ülkemize elektrik enerjisi sağlamak amacıyla kuruldu. Kurulduğunda Türkiye’nin 2. büyük santraliydi. TTK Genel Müdürü, ÇATES’in satılması durumunda TTK olarak bir ay bile dayanamayacaklarını açıkladı. Çünkü TTK, üretiminin yüzde 55-60’lık bölümünü ÇATES’e veriyor. ÇATES’in satılması, TTK’nın kapanmasına eş değerdir. TTK’nın pazarını sattırmamak için mücadele etmek durumundayız. Yoksa TTK, çok daha küçülecek ve yok olma aşamasına gelecektir. Burada hepimize önemli sorumluluklar ve görevler düşüyor. Omuz omuza, birlik ve beraberlik içinde bu politikalardan vazgeçilmesi için mücadele edeceğiz. TTK’nın yeniden yapılanmaya ve yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesine ulaşması için adımlar atılmasına ihtiyaç var. TTK bugünlere yavaş yavaş getirildi. 1990 yılının ardından TTK’ya yatırımlar yapılmadı. 2004 yılına gelindiğinde kurumun pano üretim ayaklarının azaldığı görüldü. Bu süreçte işçi sayıları 41 bin kişi emekli edilerek düşürüldü. Aynı dönemde işe alınanları sayısı ise 12 bindir. Bugün TTK, 11 bin 500 işçi ile üretim yapmaya çalışıyor. İşçi açıklarının giderilmesi, üretim panolarının bir an önce hazırlanması gerekiyor. 2006’da 1120 işçi kuruma alınırken hazırlanan protokolü sendika olarak bir ay imzalamadık. Çünkü düşük ücret önerisi vardı. Ancak kuruma sanki 10 bin işçi alınıyormuş, buna sendika engel oluyurmuş gibi bir hava yaratıldı. Bizler de alınmayan işçinin, ödenmeyen ücretin mücadelesi olmaz diyerek protokole imza attık. Nitekim 1120 işçi alınacakken 47 bin insanımız başvurdu. 2009 yılında 3 bin işçi alımında da önerilen yevmiye 21 lira 30 kuruştur. Bu teklifi kabul edemeyeceğimizi söyledik. Verilen mücadelelerle yevmiyenin 34 liraya çıkarılmasını sağladık. İlk 6 ayda toplu sözleşme zammından yararlanamayacakları protokolde yer almış olsa bile bu işçilerimizin de toplu sözleşme zamlarından yararlanmasını sağladık. Biz özellikle 2006 ve 2009 işe girişli arkadaşlarımızla KPSS’den işbaşı yapan arkadaşlarımızın sorunlarının çözümü için aralıksız çaba harcıyor, sıkıntıyı her platformda dile getiriyor ve çözülmesi talebimizi kararlılıkla iletiyoruz. 1995 yılında Türk-İş’in, kamu sözleşmeleri için hükümetle pazarlık yapması amacıyla oluşturduğu Koordinasyon Kurulu, önceleri işlev görse de bugün ne yazık ki özellikle maden işçilerinin hakları konusunda yeterli olmuyor. Bizler, bu uygulamanın dışında farklı bir yöntem izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bunu gündeme getirdik. Çünkü dünyanın en zor ve ağır iş kolunda çalışan maden işçilerinin emeklerinin karşılığını alabilmeleri için farklı bir mücadeleye ihtiyaç var” dedi.Kozlu Şube 9. Olağan Genel Kurulu’nda aday olanların yaptığı konuşmaların ardından seçimlere geçildi.