NTV ekranlarında yayınlanan Yorum Farkı programında Sabah Gazetesi Yazarı Mehmet Barlas ve Prof. Emre Kongar, ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Gazetecileri değerlendirdi.
"Ülkemizde garip şeyler oluyor. Şimdi iki tane şifre isimli dava var biri ergenekon biri balyoz davası" diyen Barlas, "Bunların gerekçeleri ne? Türkiye'nin normalleşmesi hukuk dışı demokrasi dışı işler olmaması. Fakat Türkiye'de normalleşiyor derken giderek anormal günleri yaşamaya başladık. Her sabah uyandığımızda gazetecilerin evlerinin basıldığını, gazetecilerin gözaltına alındığını ve bununda ergenekon ya da balyozla bağlantılı olduğunu öğreniyoruz. Bu işin sonu yok buna mutlaka bir yerde dur denilmesi lazım iş sadece siyasetçilerin görevi değil. Çünkü yargı kendi başına hareket eden neticede aldığı kararları savcılarıyla yargıçlarıyla kendileri uygulayan bir kurum. Polise emir verilir, polis gelir, evi basar, evi arar, gözaltına alır" dedi.
"YARGIDA SİYASET KADAR SORUMLU DAVRANMALI"
Ama yargının da siyaset kadar sorumlu davranması gerektiğini savunan Barlas, "Yargının görevide ülkenin normal düzenini korumak, ülkede istikrarı gözetmektir, yargının görevi de yargının şeffalığının toplum tarafından kabul edilmesidir. Nedir bu olaylar, neden Nedim Şener gibi bir gazeteci evi aranıp gözaltına alındı bilmiyoruz. Ne olacak yarın öbür gün bir internet sitesinde bununla ilgili bir dedikodu okuyacağız. Yok onun kitabı bilmem kimin internet sitesine çıkmış. Böyle bir demokrasi olmaz, böyle bir hukuk devleti olmaz. Artık hergün böyle birşeyle uyanmaya başladık. Buna bir yerde yargının da dur demesi lazım. Eğer idarenin elinden birşey gelmiyorsa yargının bu ülkeye şeffaflığı getirmek yolunda adım atması lazım" diye konuştu.
"HERKES BU OLAYLAR KARŞISINDA KESİN TAVIR ALMALI"
Mustafa Balbay'ın tutukluluk süresinin ikinci seneye girdiğine işaret eden Barlas şöyle devam etti:
"Şimdi hücre hikayesi var. Kaçı mahkumiyet alacak ki iddianamedeki suçlara göre bir de bunun dışında hücrede yatsın. O bakımdan sanıyorum Türkiye demokrasiyi, hukuku Türkiye'nin dünyanın gelişmiş ülkeler düzeyinde olmasını isteyen herkesin bu olaylar karşısında kesin tavır alması lazım. Ve bence iktidar partisinin de bu olaylar karşısında tepkilerini göstermesi lazım."
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ÜSTÜNLERİN HUKUKUNA MI DÖNÜŞTÜ
Kongar da, Barlas'a katıldığını belirterek, "Hukuk adına yapılan uygulamaların ve artık zulme dönüşen gözaltıların, tutuklamaların bütün ülkeyi rahatsız ettğini ve herkesi diken üsütünde oturmaya yönelttiği teşhisiniz fevkalade doğru. Her sabah kalktığımızda bir takım evlerin basıldığını, bir takım insanların gözaltına alındığı duyduğumuzdaki olay hukukun usul meseleleri ön plana çıkıyor" dedi.
"Yani şimdi hepimiz izliyoruz haberleri çok ciddi bir takım hem de Baro başkanlarının dile getirdiği sorular var, sorunlar var" diyen Kongar şöyle devam etti:
"Bir kentteki bir şehirdeki mahkeme başka bir şehirde gözaltı arama kararı verebilir mi, oradaki mahkemeden ayrıca onay almadan. Ayrıca Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, politikacılar var, yazarlar var. Bunlar 2 bin 500 dü ilk iddianame sonra bin 600 falan oldu binlerce sayfalık iddianamelerle unutuldular içeride. 'Madem suçlu deniyor at içeri bakalım' gibi bir anlayış var. Sizin dile getirdiğiniz iki şey vardı biz hukukun üstünlüğünü savunalım üstünlerin hukukunu değil. E Türkiye'de artık hukukun üstünlüğü üstünlerin hukukuna mı dönüştü bir defa bunu görmek lazım.
AHMET ŞIK ERGENEKON'U AÇIĞA ÇIKARAN KİŞİ
Ceza yasası böyle taramaz, keskin nişancı gibi adam arar. Bugün Ankara Baro Başkanı çok önemli birşey söyledi. Usul hukukuna riayet edilmediği zaman, esasında önemi kalmıyor. Çünkü hukuk usulle şekille çalışan birşey. Eğer siz görülen bir davadaki delileri elde etme usulleriniz usule uygun değilse o delil gerçek midir, sonradan başkası mı koymuştur, değiştirilmiş midir, üretilmiş midir bir sürü iddialar havada uçuşuyor."
"Ahmet Şık bir araştırmacı gazeteci ve ergenekon denilen dava konusunda daha geriye gidelim" diyen Konfar, "O davanın temelini teşkil eden o meşhur günlükler hikayesini açığa çıkaran grubun içinde çalışan bir gazeteci. Ayrıca kitabı var. Ergenekonda kafa karışıklığını önleyeyim, ergenekonun ilerlemesine, ergenekonun açığa çıkmasına yardımcı olmaya çalışan biri. Hem ergenekon örgütünü açığa çıkarmaya çalışan hem de bu örgütle bağlantısı olduğu iddiasıyla gözaltına alınıyor" şeklinde konuştu.
"HÜKÜMET BU ORTAMI YOK ETMELİ"
Barlas, "Aynı mesleği, aynı kaderi paylaşan insanlarız. Gazete köşelerini okuduğunuz zaman herkes acaba benim gibi düşünmeyenlerin ne zaman başına bir iş gelecek diyorsunuz. Sonunda insanlara fobi geliyor. Herhalde sıra bana da gelecek gibi yazılar okuyorsunuz. E Nedim Şener yazmış bakın onunda başına geldi. Böyle birşey olur mu? Böyle bir ülkede basın özgürlüğünden, düşüncelerin güvence altında olmasından söz edilebilir mi? Bence bu hükümetin de başlıca görevi bu ortamı yok etmek. Bir ülkenin normalleşmesi için bu kadar anormal bir ortam yaratmak kimsenin işine yaramaz, bunu herkesin bilmesi lazım" diye konuştu.
"Bugün Başbakan'da 'yeter artık' dedi 'yargı süreci bu kadar sınırsız sonsuz bir süreç değildir ki' dedi" anımsatmasını yapan Barlas, "Gerçekten hukuka güvenen bir ülke olmak istiyorsak yargının da bu güveni sağlayacak önlemleri kendi içinde savcılarıyla hakimleriyle alması lazım böyle birşey olmaz" dedi.
BEYAZ GAZETE
'Yargının dur demesi lazım'
Sabah Gazetesi Yazarı Mehmet Barlas, ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilere ilişkin, "Böyle bir demokrasi olmaz, böyle bir hukuk devleti olmaz. Artık hergün böyle birşeyle uyanmaya başladık. Buna bir yerde yargının dur demesi lazım" dedi.