Gül: Bm Genel Sekterliğini Şahsi Olarak Hiç Düşünmedim

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’de birçok kesim tarafından seslendirilen ‘Gül, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmalı’ tartışmalarına cevap verdi.

  Gül , “Bana gelince BM Genel Sekreterliği seçimi çok hassas sistemleri olan uluslararası dengeleri , kotaları olan sistemdir . Ben şahsi olarak hiç düşünmedim . Türkiye’nin niyeti de olmadı . Zaman zaman görüyorum duyuyorum böyle düşünen oluyor . ” dedi .


Türkiye`deki herkesin istediği soruyu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`e sorabilmesine imkân veren `Cumhurbaşkanına Sorun` uygulamasının ilki neticelendi . Vatandaşların oylarıyla belirlenen 10 soru sahibi , Çankaya Köşkü`nde Cumhurbaşkanı Gül ile tanışıp sohbet etme ve sorularını doğrudan iletme imkânı buldu . “Bu bizim ilk denememiz oldu . Siz benim ilk misafirimizsiniz . Arkadaşlarınıza ve ailelerinize selamlarımı götürün . " “ diyen Gül’e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle :



BM GENEL SEKRETERLİĞİ

Çağdaş Yıldız ( Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Öğrencisi - İstanbul ) : “Türkiye`nin yeni aktif dış politikasına bağlı olarak son yıllarda uluslararası örgütlerde yönetici pozisyonlarına Türklerin gelmesi olağanlaştı . Sizin de göreviniz sonrası böyle bir düşünceniz var mı? BM Genel Sekreterliği gibi bir göreve gelseniz BM`ye nasıl bir işlevsellik ve vizyon katarsınız?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Çok güncel , milletin zaman zaman aklına gelen bir soru ile başladın . Uluslararası görevlere çok önem veriyoruz . Siyasete katılmadan önce 8 yıl uluslararası memurluk yaptım . Türklerin uluslararası kuruluşlarda görev almalarına önem veriyorum , destekliyorum . İslam İşbirliği Teşkilatı , Kimyasal Silahlarla Mücadele Direktörü , NATO Genel Sekreter yardımcısı gibi çok önemli görevler alıyor . Bana gelince BM Genel Sekreterliği seçimi çok hassas sistemleri olan uluslararası dengeleri , kotaları olan sistemdir . Ben şahsi olarak hiç düşünmedim . Türkiye’nin niyeti de olmadı . Zaman zaman görüyorum duyuyorum böyle düşünen oluyor . ”



YABANCI DİLLİ TABELALAR YASAKLANMAZ , AMA BİZİM KÜLTÜRÜMÜZÜ DESTEKLEMELİYİZ

Bekir Orhan ( Edebiyat Öğretmeni - İstanbul ) : “Sn . Cumhurbaşkanım , ülkemizde giderek yabancı kültüre hayranlık artmakta . Kültürel birikimlerimizin yok olmasından tedirginiz . Özellikle " dil " unsuruna değinmek istiyorum . Yabancı sözcüklerden oluşan tabelalar giderek artmakta . Bunun önüne geçmek için yetkililerin çalışması var mı? Saygılarımı sunarım . ”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bütün kültürler birbirine çok açık . Dünyanın başka ülkelerinde Türk dizilerinin ne kadar izlendiğini görüyoruz . Bundan önce korkmamak lazım . Kendi kültürünüze güvenmeniz lazım . Kendi kültürünüzü sunma konusunda bir gayretin olması lazım . Tabelalarda sitelere verilen isimlerde bunların bazıları yakışabiliyor , bazıları yakışmıyor . Türkçe kökenli kendi kültürümüzün stillerini taşıyan çok güzel isimlerde ortaya çıkıyor . Bugünün anlamına bu çağa uygun üretimin yapılması gerekiyor . Bu konuda gayretin noksanlığını görüyorum . Kültür adamlarına görev düşüyor . Yasak getirmek doğru olmaz . Ama kendi kültürünüzü destekleyerek onun zenginliğini ortaya çıkarmak bir görev . ”



DAHA KALİTELİ TELEVİZYON PROGRAMLARI GEREKİYOR

Melek Karacaoğlu ( A . Ü . Eczacılık Y . Lisans Öğrencisi - Ankara ) : “Sayın Cumhurbaşkanım , televizyonda yayınlanan programlar ( özellikle gündüz kuşağı ve diziler ) hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce de daha kaliteli programlar için RTÜK`ün daha etkin çalışması gerekmiyor mu?”

Cumhurbaşkanı Gü : “Gündüz programlarını seyretmiyorum , seyredemiyorum . Bu konuda çok şikayetler alıyorum . Kalitenin düştüğü şeklinde . Aslında akşam programlarına bakınca da görülüyor . Bu konuda bir gayrete ihtiyaç var . RTÜK bu konuları inceliyordur . Ama buralarda da yasakçı bir zihniyetle hareket edersek netice alamayız . Bu konuda oto kritik yapması şikayetlere önem vermesi sağlanırsa mesafe alınır . Televizyonlar en büyük eğitimcidir . Halkı , çocukları hanımları dolaylı olarak şekillendiren en önemli mekanizmadır . Oradaki seviyedir bir toplumun geleceğini de yakından ilgilendirmektedir . Bu konuda RTÜK ile bu düşüncelerimi paylaşıyorum .



ŞEHİRLER ÖZENSİZ KURULDU AMA ARTIK DÜZELİYOR

Emrah Çakmak ( Yazılım Firması Çalışanı- İstanbul ) : “Her yer inşaat , her yer ev , her yer alışveriş merkezi oldu . Parklar çok az ve çok uzakta . Uçurtma uçuracak yer yok . Misket oynayacak yer yok . Mahalle maçı yapacak yer yok . Kumda oynayarak kirleneceğimiz yer yok . Toprakta patates pişirecek yer yok . Ayağımız toprağa değmiyor . Peki ben nasıl çocukluğumu yaşayacağım?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bizim çocukluğumuz senin tarif ettiğin ortamda geçti . Türkiye’de şehirleşme çok hızlı oldu . İmar durumları da özensiz gerçekleşti . İnsanlar çok kötü evlerden biraz daha iyi eve geçmeyi yeterli zannettiler . Türkiye’ye en büyük değişim şehirlere olan göçle yaşandı . Böyle olunca plansız programsız imarlar ortaya çıktı . ama son dönemde bunların farkına vardık . Kamu ve özel sektör yeni yeni parklar sosyal ihtiyaçları karşılayacak imkanlar kaynaklar ayırmaya başladılar . Geri dönüş doğru istikamette başladı . Hangi ili ziyaret etsem belediye başkanı şu kadar park açtık , yeşillendirme yaptık . Doğruya dönüşün olduğunu gösteriyor . "



DERSHANELERİN SAYISI AZALIYOR

Nesibe Şahin Akaryıldız ( Mühendis–İstanbul ) : “Sayın Cumhurbaşkanım , eğitim sistemimizdeki en büyük yara `dershanelere` mahkum edilen öğrenciler ve ailelerdir . Devletin üstlenmesi gereken eğitim işi , bir bakıma dershanelere ihale edilmiş durumda . İlkokul 3 . sınıftan itibaren " kesintisiz " bir dershane süreci başlıyor . Bu konuda çözüm öneriniz nedir?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Dershaneler eğitim sistemini bir gerçeği ama iyi bir gerçeği değil . Eğitim sistemimizde yetersizlik var . Arz talep ihtiyacını karşılama açısından yetersizlik var . Üniversitelerin yetersiz olması imtahanla öğrenciler üniversiteye alınmaya başlayınca kaçınılmaz olarak dershane çıktı . Son yıllarda üniversite sayısı artınca , iyi üniversite sayısı artınca , dershanelerin sayısında azalma başlamış . İlgili kurumlardan bilgi aldık . Son yıllarda azalmış . Daha önceki yıllarda 4 bin 500’lere ulaşmış şimdi 4 binin altına düşmüş . Üniversiteye giriş sınavları yerine liselerdeki başarılarınız lise boyunca herkesin başarısına bakalım sisteme geçilirse dershaneler devreden çıkacak . Herkes bulunduğu lisede başarılı olacak . Ama yine de dershane olacaktır . Çünkü yarış söz konusu . Önemli olan eğitim sisteminin temel aracı olmaktan çıkarmak . Okullar , üniversiteler ve dershaneler var . Giderek bunun azaldığını görmekten memnuniyet duyuyorum . Ailelere büyük yük oluyor . Ayrıca israf oluyor . Okulda bir konuyu öğrenmiyorsunuz sonra dershanede öğrenmek zorunda kalıyorsunuz . ”



BOR MADENİNDEN GÜBRE ÜRETİLECEK

Merve Kırca ( Gazi Üniversitesi Maliye Bölümü Öğrencisi–Samsun ) : “Dünyanın en önemli madeni borun yüzde 80`i Türkiye`de , kalan yüzde 20`lik kısım ayrı ülkelerdedir . Türkiye bor minerallerini işleyebilecek tesisatı kurarsa tekel konuma geçecek durumdayken neden kaynaklarımızı başka ülkelere işleyip satmak ve maksimum kar elde etmek yerine hammadde olarak ucuza satıyoruz? Saygılar . ”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bor konusunda kamuoyunda çok yanlış bilgiler var . Türkiye’deki rezervler yüzde 72 civarında . Bor piyasasında baktığımızda Türkiye yüzde 50’sini tutuyor . Yanlış bilgi şu . Boru Türkiye`de hammadde olarak ihraç edilmiyor . ETİ işletmelerinde Bor madenleri işleniyor . Türkiye’nin dışarı sattığı Bor ürünleri ihracatının yüzde 92’si işlenmiş katma değer verilip o şekilde satılıyor . Bor direk kullanılan bir madde değil . Petrol , altın gümüş direk kullanılıyor . Bor ara ürün olarak kullanılıyor . Cam , Çini gibi buralarda kullanılıyor . Onun için ara malı olarak kullanılıyor . Kullanım yerlerini çoğaltmak için araştırma geliştirme yapılıyor . Gübre alanında kullanılması için çalışma var . Türkiye’deki Bor rezervleri dünyanın en çok olduğu . ”



GELİR ADALETSİZLİĞİ

Yunus Koç ( Mühendis–İstanbul ) : “Sayın Cumhurbaşkanım ; 65 yaşına gelip saçları beyazlayan insanları çalışırken görüyor ve çok üzülüyorum . O yaşa gelen bir insan evinde " torun " sevmeli ve dinlenmeli . Öbür taraftan yaşı 20-35 arası 3 milyonu bulan bir işsiz kesim var . Gelir adaletsizliğini nasıl çözersiniz?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bu soruya bir noktadan değil genel ekonomi olarak bakmak lazım . 65 yaşındaki insanlar çalışmasın onlar otursunlar . Onlar otururken sosyal güvenlik sistemi içinde onlara para ödenecek . Türkiye’de işsizlik de var . İşsizliğin çözümüyle ilgili bir yol değil . Türkiye’de 40 yaşında emekli olan insanlar vardı . Uzun dönem içinde gördük ki sosyal güvenlik sistemini çökertti . Çalışmayan o anda bir şey üretmeyen insanlara devletin maaş vermesi . Bu öyle yük olduki 2 kişi çalışıyor 3 kişiyi besler hale geliyor . Bu durumda bütçeler büyük sıkıntıya giriyor . Çalışabilecek durumdaki insanların çalışmasına karar verildi . Emeklilik yaşı yükseltildi . İşsizlik için yeni üretim alanlarının seçilmesi , yeni iş alanlarının oluşturulması istihdam alanlarının çıkarılması . ”



POLİSLERE SENDİKA TÜRKİYE’YE ÇOK SIKINTI ÇEKTİRDİ

Mehmet Emre Onatça ( Polis Memuru-Diyarbakır ) : “Sayın Cumhurbaşkanım ; böyle bir hizmeti bizlere sunduğunuz için çok teşekkürler , emniyet mensupları çok ağır şartlar altında çalışıyor . Ortalama bir polis ayda 250 saat mesai yapıyor . Sendikamız yok , hakkımızı arayamıyoruz . Polise yasak olan `sendika kurma hakkı` polise ne zaman verilecek?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bu çok kritik soru . Emniyet görevlilerimizin polisin büyük fedakarlıklarını hepimiz biliyoruz . Polisin gayretli çalışmasıyla birçok suçun engellendiği biliniyor . Polise olan halkımızın güveni itimatı giderek artıyor . Yalnız öyle bir mesleki mesleğin içine bir ayrımcılık tarafgirlik girerse Türkiye’yi çok sarsar . 1970’li yıllarda polis de sendika vardı . POLDER , POLBİR gibi dernekler , üniversitelerde olduğu gibi ideolojik olarak bölündü . O dönemler çok büyük sıkıntılar oldu . Hepimizin herkesin korkusu bu . Her meslekten olan insanlar örgütlü şekilde mesleki haklarını savunabilmelidir ama Türkiye’nin böyle bir deneyimi olduğu için herkes çok çekiniyoruz . Sendikayı ileriye bırakmak kanaatimdeyim . Ama polislerin sıkıntılarıyla ilgilenebilir . ”



YENİ GIDA MÜHENDİSLİĞİ KADROSU İSTENDİ

Vahit Akyol ( Gıda Mühendisi – Manisa ) : “Sayın Cumhurbaşkanım her geçen gün büyüyen , AB standartlarında gıda kalitesini elde etmeye çalışan ülkemiz neden gıda mühendisi istihdam etmiyor? Kamudaki denetimlerde gıda mühendisi sayısı oldukça az bulunmaktadır . Ülkemizde gıda kalitesinin daha iyi olması için kamuda daha çok yer almak istiyoruz . ”

Cumhurbaşkanı Gül : “Gıda mühendisliği için bakanlıktan bilgi istendi . Kamuda 1 . 500’e yaklaşmış gıda mühendisi istihdam ediyor . Bakanlık , Maliye Bakanlığı’ndan kadro istemiş . Gıda mühendisleri kamuda çalışacak diye bir şey yok . Özel sektörde de gıda mühendisleri önemli işler yapacaktır . Geniş bakmak gerekir . Bizim yapacak çok çok işimiz var . ”

Neslihan Uzun ( İktisat Mezunu–Erzurum ) : “Sayın Cumhurbaşkanım , YÖK`ün yeni açılan üniversitelerin ihtiyacını karşılamak amacıyla ÖYP kapsamında hiçbir koşul aramadan atadığı Araştırma Görevlileri , önlerine atandıkları dönemde istenmeyen şartlar çıkarılarak görevden atılıyor . Görevimizi geri kazanmamız için bir şeyler yapacak mısınız?”

Cumhurbaşkanı Gül : “Bu konuda inceleme yaptırdım . Ancak söylediğiniz şartlar hiç yok değildi . O şartları yakalamakta ve üzerine çıkmak gerekiyor . Ama bu konuyu takip ettiriyorum . "
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile