Güle güle Nihat Ağabey...

'Nihat Sargın'la bir dönem kapanıyor. O kuşağın istikrarlı bir taşıyıcısı, sessiz ve olgun temsilcisi ve direnişçisiydi.'



1970 yılı olmalı. İçel Türkiye İşçi Partisi (TİP) İl Kongresi'ndeyiz. Ben tıfıl ve ateşli bir devrimciyim. O sırada TİP muhalefetinin savunduğu Milli Demokratik Devrimciler (MDD) grubundanım.

İçel il üyesiyim. İçel TİP il örgütünde biz MDD’ciler etkiliydik. Behice Boran ekibinin egemen olduğu TİP Genel Merkezi, il örgütünü feshetmiş ve geçici bir il örgütü atamıştı. Biz de yönetimi yeniden ele geçirmek amacıyla il kongresine iyi çalışmıştık.

İl kongresine Behice Boran da katıldı. Kongre divan başkanlığı için iki aday ortaya çıktı. Nihat Sargın ve ben. Nihat Sargın deneyimli bir sosyalist, o zaman 43 yaşında, bense 23 yaşında bir bıçkın sosyalist. Divan başkanlığı oylamasında ben 42 oy aldım, Nihat Sargın ise 3 oy. Tabii kazandım. Bende bir böbürlenme ki görmeyin.

NİHAT SARGIN HEP ÖRGÜTÇÜ
Nihat Sargın bütün sosyalist mücadele tarihimizde hep görev adamı olarak yer aldı. 1960’lı yıllarda TİP’in 1965 seçimlerine katılıp 15 milletvekili çıkarabilmesinin arkasında en dikkat çekmeyen isimlerden birisiydi. Partinin genel sekreteri olarak, örgütü tek tek dolaşır, bütün hukuki eksikleri tamamlar ve bunları büyük bir özveriyle yerine getirirken geride kalmayı tercih ederdi.

O, 1946 yılında İstanbul TIP Fakültesi öğrencisiyken İstanbul Yüksek Tahsil Gençliği Derneği Başkanı’yken nasıl duyarlı bir demokrat olarak hapisteki Nâzım Hikmet için özgürlük kampanyasını yürütmekten geri durmadıysa, aynı şekilde 1988 yılında kurulan Türkiye Birleşik Komünist Partisi Başkanı olarak, Türkiye’ye dönüp her türlü tehlikeyi göze almaktan da geri durmadı. Askeri darbeye karşı yürütülen mücadeleye katkıda bulunmak için geldiğinde işkence gördü, hapiste yattı.

Nihat Ağabey, bizden önceki sosyalist kuşağın sembol isimlerindendi. Onlar, küçük bir azınlık olarak her koşul altında sosyalizmi, eşitliği ve adaleti savunmanın bedelini ağır ödemişlerdi. 1950’de Kore Savaşı’na Türkiye’nin asker göndermesine karşı çıktığı için Behice Boran’la birlikte tutuklananlar arasındaydı. 1955’te 6-7 Eylül vahşetinin sorumluları suçlarını gizlemek için onları hapse attırmışlardı.

12 Mart 1971 askeri müdahalesinin ardından TKP davasından, 1988 yılında TBKP’nin kuruluş ardından Türkiye’ye dönünce tutuklandı. Bir ömür neredeyse hapishanelerde geçti. Türkiye’de yönetim, sosyalistlere ve muhaliflere çok büyük haksızlıklar etti, onlara baskılar uyguladı.

Ne yazık ki biz sosyalistler de kendi düşünce farklılıklarımızı bir zenginlik olarak değerlendirmek başarısını gösteremedik.

Baskıcı burjuva yönetimiyle mücadele eden sosyalistlerin, bazen devletten çok birbirlerini hedef aldıkları acı olaylar yaşadık.

TİP’in 15 milletvekiliyle Meclis’e girdiği 1965 seçimlerinin ardından TİP içinde bölünmeye giden ayrılıklar çıktı. Bu önemli başarının değerini bilemedik. Biz MDD’yi savunanlar, ne yazık ki TİP yönetimine, Boran-Aren-Sargın ekibine karşı mücadeleyi bir bölünme ve çatışmaya dönüştüren hatalar yaptık.

MDD’ciler, yeni bir 27 Mayıs özlemiyle hareket ederken, ‘asker-sivil aydın’ ittifakından bir devrim çıkabileceğini umarken, Sargınlar Meclis’teki mücadeleyi, yasal alandaki mücadeleyi korumaya gayret ediyorlardı. Tarih onları haklı çıkardı.

Tabii bunu yaparken, bizim hırçınlığımıza karşı onlar da biz gençleri idare edebilecek esnekliği ne kadar gösterebildiler, bunu da düşünmek gerektiği inancındayım.

Nihat Sargın’la artık bir dönem kapanıyor. Bir tarihin sonuna geldik.

O kuşağın istikrarlı bir taşıyıcısı, sessiz ve olgun temsilcisi ve direnişçisiydi...

Güle güle Nihat Ağabey...



İŞÇİLER VE SOSYALİSTLER UĞURLADI Eski TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın, Kızıltoprak’taki Zühtüpaşa Camii’ndeki cenaze namazının ardından Zincirlukuyu mezarlığında toprağa verildi. Sargın’ın tabutunu TEKEL işçilerinin omuzladığı törende, en yaşlı üç komünist; Rasih Nuri İleri, Şehabettin Bakırsan ve Tarık Ziya Ekinci de yan yanaydı.


ATEŞLİ DEVRİMCİLER VE TEMKİNLİ BEHİCE BORAN
1960’ların ortalarında TİP içinde başlayan ayrılık partiyi bölünmeye götürdü. Bölünme birkaç kez yaşandı. İlk gerginlik 1966 yılında Malatya’da toplanan kurultaydaydı. Aralarında Halit Çelenk, Atilla Sarp gibi isimlerin olduğu bir grup partiden ihraç edildiler. 1968 ve 1969’da TİP iki kurultay topladı. Biz MDD Grubu olarak etkili değildik. Yine de yönetime aday olduk. Deniz Gezmiş’in, Erol Temelkuran’ın, benim içinde yer aldığımız listenin hiçbir şansı yoktu. O dönemde mücadele Behice Boran-Sadun Aren-Nihat Sargın’ın içinde yer aldığı grupla Mehmet Ali Aybar arasındaydı. Aybar bu gelişmenin sonunda yönetimi kaybetti ve Boran’ın genel başkanlığına giden süreç yaşandı.

KÜRT SORUNU KAPATTI
Behice Boran’ın genel başkan seçildiği 1970 Ekim ayında toplanan 4. TİP Genel Kurulu’na İçel il delegesi olarak katıldım ve Kürt sorununu dile getiren bir konuşma yaptım. Konuşmanın sonunda gerginlik çıktı. Güneydoğulu Kürt delegeler kurultayda etkili olmuştu.

Bir dönem önce TİP Diyarbakır milletvekili olan Tarık Ziya Ekinci, Kürt delegasyonunun önemli isimlerindendi. Sonunda Kürt delegelerin de etkisiyle Kürt sorunu kurultay kararı haline geldi. Bugün tartıştığımız birçok mesele ilk kez yasal bir partinin kararlarında yer aldı.

12 Mart 1970 darbesi döneminde TİP, Kürt sorununda aldığı kurultay kararı nedeniyle ‘bölücülük’ gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. Aralarında Boran’ın da olduğu TİP yöneticileri ve benim gibi kurultay konuşmacıları o dönemin ünlü 141. maddesini ihlal ettiğimiz gerekçesiyle Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından cezalandırıldık.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile