Gümüşhane'deki 'Dipsiz Göl'de Define Aranması

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar: 'Bundan sonra sit alanında olsun veya olmasın, Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir define aranacaksa o yönetmeliğe göre mutlaka ÇED raporu dediğimiz raporun alınmasını talep edecekler. Biz bunu yönetmeliklerimize yazacağız' 'Bu bölgede zaten Santa Harabeleri dediğimiz bir yer var. Orası 1600 hektarlık bir alan. O 1600 hektarlık sit alanını genişleterek burayı da içerisine alarak 2 bin hektarlık bir doğal sit alanı haline çevireceğiz' 'Şunu söyleyelim tabii ki keşke bunlar yaşanmasaydı. Keşke bu izinler verilirken izlemelerin de iyi yapılması gerekiyordu. Dolayısıyla bu yapılan faaliyeti ve bundan sonraki süreci, buradaki habitatı takip ve izlemeyi de sürdüreceğiz' 'Kültür ve Turizm Bakanlığının yönetmeliğine de mutlaka çevre etki değerlendirmesi yapılmadan bundan sonra bu tip kazıların veya bu tip define arama işlemlerinin yapılmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Onlarla beraber koordineli olarak çalışmamız gerekiyor'

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, "Bundan sonra sit alanında olsun veya olmasın, Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir define aranacaksa o yönetmeliğe göre mutlaka Çevre Etki Değerlendirme yani ÇED raporu dediğimiz raporun alınmasını talep edecekler. Biz bunu yönetmeliklerimize yazacağız." dedi.

Birpınar, Gümüşhane Valisi Kamuran Taşbilek, Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman ve akademisyenlerle Gümüşhane merkeze bağlı Dumanlı köyü sınırları içindeki İstavroma Yaylası'nda bulunan ve define araması için kazılan Dipsiz Göl'de incelemelerde bulundu.

İncelemelerin ardından basın açıklaması yapan Birpınar, Gümüşhane'nin bu çok önemli yaylasında maalesef Türkiye'yi yoran bir meseleyle karşılaştıklarını belirterek şöyle devam etti:

"Aslında bu doğal güzellikleri Türkiye ile paylaşmak yerine burada bir gölün kuruması olayı, ekolojik olayın, doğal bir olayın, bir yapının bozulmasıyla buraya gelmek istemezdik ama maalesef böyle bir şey oldu. Bu konuda tabii ki her şey bize de yeni bir şeyler öğretiyor. Aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çok ilgisi olmayan bir yer ama tabii ki bir çevre felaketi olarak görülüyor sonuç itibarıyla. Çünkü burada bir kirlilik olsa biz burada olacaktık ama gölün yok olması da hiç istenmeyen bir durum. Çünkü doğal yapının bozulması başka etkileri de beraberinde getiriyor."

Birpınar define aramak için bir yönetmelik olduğunu, bunun da Kültür ve Turizm Bakanlığının yönetmeliği olduğunu ifade ederek, "Oradan izinler alınıyor ve bir hazine olduğu iddia edilerek burada bir arama yapılıyor ama içerisinden de bir şey çıkmadığı söyleniyor. Ama bunu yaparken de gölün doğal yapısı bozuluyor ve su muhtemelen tabana kaçıyor ve tekrar bunun restore edilmesi süreci olması gerekiyor." diye konuştu.

Konuya, Türkiye'de çok büyük bir göl-küçük bir göl olarak bakmadıklarına işaret eden Birpınar, bunun bir şekilde restore edilmesi ve tekrar eski haline döndürülmesi veya bu tip olayların bir daha yaşanmaması için ne yapılması gerektiğinin üzerinde durduklarını vurguladı.

Birpınar, bu meselede 4 önemli konu olduğunu kaydederek, "Bir tanesi, bundan sonra sit alanında olsun veya olmasın Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir define aranacaksa o yönetmeliğe göre mutlaka Çevre Etki Değerlendirme yani ÇED raporu dediğimiz raporun alınmasını talep edecekler. Biz bunu yönetmeliklerimize yazacağız. Türkiye'nin neresinde olursa olsun, bir mezarlıkta da olsa, bir dağın tepesinde bir yerde de olsa, bir gölün içinde de olsa bu tip bir faaliyet öncesinde mutlaka ÇED, çevreye bu faaliyetin nasıl etkisi vardır, onun raporlanmasını isteyeceğiz." dedi.

- ÇED yönetmeliği revize edilecek

Bunun yanında bir üniversite raporu da isteyeceklerini aktaran Birpınar, "Yani ilgili duruma göre bir raporun, bilimsel bir rapor olmadan bu tip aramalara ön arama bile olsa müsaade etmeyiz ki biz maden aramalarında zaten ÇED raporu istiyoruz. Ama burada da aynı şeklide bir raporlanmanın olması gerektiğini, dolayısıyla bizim ÇED yönetmeliğimizi revize ederek en kısa zamanda bunu da o kapsama alacağımızı buradan Türkiye'ye ifade etmek istiyoruz." ifadesini kullandı.

Birpınar önemli arz eden ikinci konuya ilişkin şunları kaydetti:

"İkinci mesele, burası bir sit alanı değildi. Türkiye genelinde Türkiye'nin yüzde 9,7 civarında sit alanı var. Yani doğal sit alanları. Bizim 2023 hedefimiz, hocalarımızla beraber çalışarak bunu yüzde 17'ye çıkarmak. Yani yüzde 70 civarında bir artışla yüzde 17 rakamına Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğümüz üniversitelerin ilgili hocalarıyla çalışıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız da zaten bu konuya çok hassas olduğu için 'Burayı sit alanı yapalım.' diye. Dün sayın Bakanımız Murat Kurum da biliyorsunuz burayı sit alanı ilan edeceğimizi ilan etti. Bu bölgede zaten Santa Harabeleri dediğimiz bir yer var. Orası 1600 hektarlık bir alan. O 1600 hektarlık sit alanını genişleterek burayı da içerisine alarak 2 bin hektarlık bir doğal sit alanı haline çevireceğiz. Bu bölgede yine burayı genişleterek sit alanı ilan edip bundan sonra böyle şeylerin yaşanmasının önüne geçmeye çalışacağız."

Üçüncü konunun gölü ne yapacakları, nasıl restore edecekleri ve eski haline getirecekleri olduğunu belirten Birpınar, "O görünen, işte sizlerin de paylaştığı manzaraların bir daha olmaması için eski hale dönmesini sağlamak. Bunu yaparken de dikkatli olmamız lazım. Onun için de bu bölgedeki üniversitelerdeki hocalarımız, biyologlar, jeologlar, hidrojeologlar, hidrobiyologlar yani veya hidrolojistler, -bu terimler biraz size yabancı geliyor ama- hem su bilimiyle uğraşan hem yer altıyla uğraşan hem de bu bölgenin gölleriyle uğraşan hocaları buraya zaten getirdik ve buraya bir rapor hazırlanmasını isteyeceğiz." diye konuştu.

- "Elimizden gelen her şeyi yapacağız"

Birpınar, "Bu göl acaba tabandan beslenen bir göl mü yoksa yüzeysel sularla karla beslenen bir göl mü?" sorusunu gündeme getirerek şöyle devam etti:

"Çünkü eğer tabandan beslenen bir gölse siz tabana kil sererseniz bu gölü tekrar kazanamazsınız. Eğer yüzeyden besleniyorsa hem karla hem yağmur suyuyla besleniyorsa o zaman tabanı geçirimsiz hale getirmeniz lazım ki gelen su aşağıya kaçmasın. Dolayısıyla hangisinin olduğunu çok kısa sürede tespit edeceğiz. Belki birkaç tane buradaki çamurdan da arkadaşlar, hocalarımız numune aldılar. Üniversitede analiz ettiriyorlar ki hangisiyse muhtemelen yüzeysel sularla veya yamaçtan gelen akiferlerden beslenen bir göl de olabilir. Bunu tespit ettikten sonra da bu kapanan yeri tekrar açıp bu gölü, 3 veya 4 metre bir Dipsiz Göl... Bu aslında Dipsiz Göl birçok yerde var burada sadece buranın adı değil, Anadolu'da birçok... 2 bin metredeyiz şu anda denizden yüksekliğimiz. Bu gölü tekrar eski haline getirip buradaki habitatı, varsa florayı, faunayı da korumak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak elimizden gelen her şeyi yapacağız."

"Şunu söyleyelim tabii ki keşke bunlar yaşanmasaydı." ifadesini kullanan Birpınar, "Keşke bu izinler verilirken izlemelerin de iyi yapılması gerekiyordu. Dolayısıyla dördüncü olarak da bu yapılan faaliyeti ve bundan sonraki süreci, buradaki habitatı takip etmek ve izlemeyi de sürdüreceğimizi de ifade etmek istiyorum." dedi.

Birpınar, sözlerini şöyle tamamladı:

"Demek ki bir tanesi ÇED raporlarında bunun mutlaka olması, ÇED raporu isteyeceğiz. İkincisi bu bölgeyi doğal sit alanına çevireceğiz. Üçüncü olarak buranın restorasyonunu ve tekrar gölün kazanılmasını sağlayacağız. Dördüncü olarak da buranın izlenmesini ve bundan sonraki süreçte de takip edilmesini bizim Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğümüz aracılığıyla ve Valiliğimizce biz bu işi yapacağız. Ama dediğimiz gibi Kültür ve Turizm Bakanlığının yönetmeliğine de mutlaka bizim Çevre Etki Değerlendirmesi yapılmadan bundan sonra bu tip kazıların veya bu tip define arama işlemlerinin yapılmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Onlarla beraber koordineli olarak çalışmamız gerekiyor."

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile