Birgün, ikinci gününde de Ecevit'in bu itibarsızlaştırılmasına ilişkin iddiaların kaynağının, sanıklardan Mehmet Haberal'ın sahibi bulunduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi olduğunu söyledi.
Mehmet Haberal ile avukatı Dilek Helvacı, iddialara ilişkin Birgün'e sorular yöneltti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 186. duruşmasında Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Veli Küçük, İbrahim Şahin ve Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 40 tutuklu sanık hazır bulundu. Ergenekon davası ile birleştirilen Şile kazılarına ilişkin, davanın tutuklu sanıkları Ulaş Özel, Hüseyin Yanç ve Okan İşgör'ün de tutuklu sanık bölümünde yer aldığı görüldü.
Şile kazılarına ilişkin dava sanıklarının da ilk kez Ergenekon davasına katılması ile Ergenekon davasında toplam sanık sayısı 260'a, tutuklu sanık sayısı ise 64'e yükselmiş oldu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Levent Ersöz, Hurşit Tolon ve Sedat Peker'in de aralarında bulunduğu 24 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya katılan tutuksuz sanık Yalçın Küçük ise Odatv davası kapsamında tutuklu olduğu için tutukul sanık bölümünde yer aldı. Dün yapılan oturumda, tanık olarak ifadesine başvurulan eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in koruma müdürlüğünü yapan Recai Birgün, bugün de Mehmet Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı'nın sorularını cevapladı. Helvacı, Birgün'e, Rahşan Ecevit ile aynı iddialarla ortaya çıkmalarına rağmen, neden sonradan görüşlerinin ayrıldığını sordu. Rahşan Ecevit'in, Ergenekon operasyonlarının iktidar partisinin güdümünde olduğunu düşündüğünü aktaran Birgün, kendisinin de tam tersi görüşü savunduğunu söyledi.
Helvacı, "Bir grup, Ecevit'in siyasi komplolarla iktidardan ayrıldığını iddia ediyor, bir grup da Birgün'ün seçim dönemlerinde böyle iddialar ortaya attığını söylüyor." diyerek, Birgün'ün DSP'den milletvekili seçildiğini hatırlattı. Helvacı'nın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, "Tanığı yargılamıyoruz. Milletvekili seçilmek her vatandaşın amacı olabilir." dedi.
Başkan Özese, Helvacı'nın yönelttiği bazı soruların da tanığın düşüncelerini sorgular nitelikte olduğu gerekçesiyle sorulmasına izin vermedi. Avukat Helvacı'dan sonra da Mehmet Haberal Birgün'e bazı sorular yöneltti. Haberal, "Sayın Başbakan rahatsızlandığında Başkent Üniversitesi Hastanesine siz getirdiniz. Ben ya da hastaneden birisi 'İlla da Başbakan'ı buraya getirmek zorundasınız.' tarzında bir yönlendirmede bulundu mu size?" diye sordu. Birgün, böyle bir yönlendirmenin yapılmadığını söyledi.
Haberal'ın soruları üzerine Birgün, Bülent Ecevit'in Başkent Üniversitesi Hastanesinde 7-8 ay daha tedavi edilmesi gerektiğinin söylendiğini anlatarak, "Rahşan Hanım ile Bülent Ecevit'i eve götürüp götüremeyeceğimizi sorduk. Bize, periyodik muayene ve tedavisine dikkat etmemiz koşuluyla taburcu edebileceklerini ve görevinin başına bu koşul ile geçebileceğini söylediler." cevabını verdi. Haberal'ın, bu görüşmeyi nerede yaptığını, tanığı olup olmadığını, bu konuya ilişkin delil niteliğinde belge olup olmadığını sorduğu Birgün, "Bu günleri yaşayacağımı bilsem elimde kamera ile gezer, gördüklerimi ve yaşadıklarımı kayda alırdım. Ancak bu günleri aklıma getirmediğim için şu an sadece gördüklerimi söz ile aktarabiliyorum." dedi.
Haberal "Bir koruma müdürünün, bir ülkenin Başbakanını rahatsızlığı durumunda kapasiteli bir hastaneye götürmesi gerekmez miydi? Yoksa görevi Başbakanı basından kaçırmak, geceleri getirip götürmek ve gizli iş yapmak mıdır? Başkent Üniversitesi ve ben üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Sayın Başbakan'ı tedavi edip taburcu yaptık. 7 ay daha Başbakanlık yaptı. 4,5 yıl daha yaşadı ve beyin kanaması nedeniyle aramızdan ayrıldı." ifadelerini Birgün ise "Sayın Ecevit'i ve hükümeti yıkmak için bir dizi operasyon yapılmıştır. Hastalığı da bu operasyonlara bahane edilmiş, yerine başka bir yapı kurulmaya çalışılmıştır. Sayın Ecevit, kamuoyuna hasta, konuşamaz, sağını ve solunu dahi bilemez diye lanse edildi." şeklinde konuştu.
Haberal, Birgün'ün bu konuşmalarına, "Şimdi CHP Zonguldak milletvekiliyim. Ancak o dönem siyasetin içinde değildim. Tanık benim hangi sebeple o dönem siyasetin içerisinde olduğumu söyleyebiliyor. Bunları açıklamak zorundadır." dedi.
Haberal'ın sorularından sonra avukatı Dilek Helvacı, tekrar soru sormak için izin istedi. Helvacı'nın soruları sırasında Başkan Özese, duruşmaya kısa bir ara verdiklerini açıkladı.
Öte yandan, Ergenekon soruşturması kapsamında 5 Temmuz 2008 tarihinde tutuklanan ve rahatsızlığı nedeniyle 21 Eylül 2008 tarihinde tahliye olan Şener Eruygur hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'ndan gönderilen rapor da mahkemeye ulaştı. Kandıra cezaevinde geçirdiği beyin kanamasının ardından hastaneye kaldırılan ve daha sonra da tahliye edilen Şener Eruygur'un sağlık durumunu belirten Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunda, duruşmalara katılmasında sağlık yönünden bir sakınca teşkil etmediği belirtildi. Bu gelişme ile halen savunmasını yapmayan Şener Eruygur'un, mahkemeye çağrılarak savunmasının duruşmada alınması durumu gündeme geldi. Eruygur için, 'Silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek', 'Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek', 'Yargıç üzerinde nüfuz kullanmak', 'Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etmek, amacı dışında kullanmak, hile ile almak, çalmak', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek', 'Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek', 'Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek', 'Tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek', 'Patlayıcı madde bulundurmak', 'Kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak', 'Mala zarar vermek' ve 'Yasaklanan bilgileri temin etmek' suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, 142 yıldan 246 yıla kadar hapis cezası isteniyor .
Haberal İle Avukatı, Tanık Birgün'e Sorular Yöneltti
Ergenekon davasında, Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in koruma müdürlüğünü yapan Recai Birgün'ün, Ecevit'in itibarsızlaştırılarak iktidardan indirilmesine ilişkin iddiaları bugünkü duruşmanın da tartışma konusu oldu.