Hak-İş Konfederasyonu, 37. kuruluş yıl dönümünü ‘Bölgemizde Bağımsız Sendikal Hareketin ve Özgür Sivil toplumun Geliştirilmesi’ adlı uluslararası konferansla kutluyor. Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Masum Türker, eşit olmayan küresel bir düzen yaşandığını kaydederek, her ülkede eşit olmayan düzende insanların yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını belirtti.
Türker, işbirliğiyle küresel düzene karşı konulabilecek bir yapının oluşturulabileceğine dikkat çekti.
Türker, Uslu ve Aslan’ın Sendikal ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na yönelik olarak ‘yetmez ama devam’ dediklerini hatırlatarak, “12 Eylül’den bu yana yeni dünya düzeninin dayattığı çizgiye götürebilecek bir sendika kanunudur. Aslında 12 Eylül’den bu yana yavaş yavaş geri alınan hakların biraz daha geri alınmasının zeminini hazırlayan, örgütlülüğü yok etmeye yönelik bir kanundur. 12 Eylül’den bu yana emekle ilgili düzenlemeler mevcut olan hakların geriye gidişi yönünde olmuştur” ifadelerini kullandı.
Bir ülkede bağımsızlık ve özgürlüğün temelinde emeğin özgür ve bağımsız örgütlenmesi olduğunu kaydeden Türker, emeğin özgür ve bağımsız örgütlenmesinin Ortadoğu, Afrika ülkelerindeki sendikaların işbirliği ile sağlanabileceğini söyledi.
Arap Baharı’na da değinen Türker, sendikal gücün Arap Baharı’ndaki isyanları dengeleyeceğini söyleyerek, demokratik bir yapının oluşmasını sağlayacağını ifade etti.
Türker, Hz. Muhammed’e karşı hakaretler içeren filmle ilgili olarak kendilerine modern, demokrat diyen Müslümanların tepki göstermediklerini ileri sürerek, “Örgütler, bu tepkiyi açık seçik ortaya koyabilmeliler. Bugün burada toplanan küresel liderler Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) bunu gündeme getirebilmeliler” şeklinde konuştu.
ABD Başkanı Obama’nın Türkiye’de tepkiler olmadığı için övgüler yağdırmasını hakaret olarak kabul ettiğini belirten Türker, “Bu ülkede Peygamberimize sahip çıkmadığımızı belirten bir konuşma bugün Birleşmiş Milletler kayıtlarında bulunmaktadır. Bunu toplantılarda söylemediğimiz sürece sivil toplum örgütleri liderleri de ‘Biz örgütlü lideriz, yürürüz’ diyemezler” dedi.
"İŞÇİ VE İŞVEREN ORTAK AKIL KONUSUNDA YENİ BİR ANLAYIŞ GELİŞTİRMELİ” Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, işçi ve işverenin ortak akıl konusunda yeni bir anlayışın geliştirilmesine ihtiyaç olduğuna dikkat çekerek, işçi ve işverenin kendilerini sorgulayarak yeni süreçler çerçevesinde yeni perspektiflerin geliştirilmesi olduğunu belirtti.
Arslan, sendikaların eski ezber ve alışkanlıklardan kurtulmasının önemine işaret ederek, gelişime ayak uydurmasını, tenkit etmek yerine teklif üretme yoluna gitmesinin altını çizdi.
Yeni Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun Meclis’te görüşmelerinin tamamlandığını söyleyen Arslan, Hak-İş kanunun çıkarılmasıyla ilgili katkı verdiğini ifade etti.
Arslan, “Yeni Sendikal Mevzuat bütünüyle taleplerimizi karşılamamaktadır. İtiraz ettiğimiz, karşı çıktığımız, olmazsa olmaz dediğimiz konular olduğunun altını çiziyorum. İçinde yaşadığımız sorunlar, 400’ün üzerinde işçinin Toplu Sözleşmesiz kalması, 1980 darbesinin ürünü darbecilerin imzasının taşıyan bu mevzuattan kurtulmak mutlaka elzemdi, önemliydi” şeklinde konuştu.
Arslan, yeni sendikacılık anlayışının masada olmayı gerektirdiğini söyleyerek, “Sendikalar, yasanın çıkacağı gün masaya geldiler. Biz, çifte standartlı, iki yüzlü masanın önünde başka türlü, sokakta başka türlü konuşanların yanında yer almadık, bundan sonra da almayacağız. Bu bağlamda çekincelerimiz olmakla birlikte, tasarının yasalaşmasını tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz. Elbette işçilerle ilgili, 30’un altında çalışan olan iş yerlerindeki sendikal tazminatların kaldırılmış olması itiraz noktalarımızın başında gelmektedir” ifadelerini kullandı. “MAZLUM SURİYE HALKININ ÜZERİNE BOMBALAR YAĞIYOR” Uluslararası toplumlun gözü önünde Halep’te, Hama’da şiddetin yaşandığını ifade eden Arslan, “Humus kan ağlıyor. İdlib’te katliamlar yapılıyor. Esad’ın uçaklarından mazlum Suriye halkının üzerine bombalar yağıyor. Bütün bunlara karşı duyarsız kalamayız, bütün bunlara karşı sessiz kalamayız. Dünyanın neresinde, hangi bölgesinde, hangi halka yapılırsa yapılsın, bu katliamlara karşı durmak, bu katliamlara karşı mücadele etmek boynumuzun borcudur, bize verilmiş bir vazifedir” diye konuştu.
TİKA Başkan Yardımcısı Mehmet Süreyya Er, TİKA’nın yaptığı yardımlardan bahsederek, Türkiye’nin 2002 yılında 85 milyon dalar olan yardımlarının 2011 yılı itibariyle bir milyar 300 milyon dolara kadar çıktığını söyledi.
TBMM İdare Amiri ve eski Hak-İş Başkanı Salim Uslu, Hak-İş ahlaklı, tutarlı duruşuyla Türkiye’nin en saygın ve etkili Konfederasyonu olduğunu ifade ederek, erdemlilik ve cesaretin Hak-İş en belirgin nitelikleri olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tuğrul Gücük, sendikacılık faaliyetlerinden ve TİKA yardımlarından bahsetti. TİKA dış politikada yumuşak güç olduğunu söyleyen Gücük, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına ilgi gösterdiklerini ifade etti.
Afrika Sendikalar Birliği Örgütü (OATUU) Başkanı İbrahim Elkhandour, Uluslararası Arap Sendikaları Konfederasyonu (ICATU) Genel Sekreteri Recep Maatouk ve Uluslar arası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Temsilcisi Mustafa Thili de yaptıkları konuşmalarda sendikaların işbirliği yapması gerektiğine dikkat çekti
Hak-iş Konfederasyonu 37. Kuruluş Yıl Dönümü
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Yeni Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile ilgili olarak, “12 Eylül’den bu yana yeni dünya düzeninin dayattığı çizgiye götürebilecek bir sendika kanunudur” dedi.