'Halepçe Soykırımsa Pkk'nın 15 Bin Kişiyi Öldürülmesine Ne Diyeceğiz?'

Gazeteci yazar Yaşar Karadoğan, Öcalan'ın kendi içlerinde 15 binden fazla kişi öldürdüklerini söylediğini hatırlatarak, "Halepçe'de 5 bin Kürt öldürüldü.

Buna 'soykırım' diyoruz. Peki ya 15 bin kişinin öldürülmesine ne diyeceğiz?" dedi.

İbrahim Güçlü ise PKK'nın 5. kongresinde öldürülüp itibarları iade edilenler incelendiği zaman örgütün infaz ve ölüm gerekçelerinin ne kadar keyfi olduğunun görüleceğini ifade etti.

Karadoğan ve Güçlü, PKK'nın 1995 yılında yaptığı 5. kongresine sunulan infaz listesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, PKK'nın kongre ismini verdiği toplantılarda alınan kararların infazlarla ilgili önemli kaynak özelliğini taşıdığını söyledi.

Öcalan'ın açıklamaları ve PKK'nın yayınları incelendiği zaman örgütün infazlarını hiç gizlemediğinin görüleceğini dile getiren Güçlü, Öcalan'ın yargılanması sırasında 15 binden fazla insanı infaz ettiklerini açıkladığını hatırlattı. Güçlü, önemli kişilerin infazlarına Öcalan'ın karar verdiğini, önemsiz olan ya da halktan insanlar ile teröristler hakkında ise PKK'nın merkez, bölge, şehir, kasaba, köy ve diğer platformlardaki yetkililerinin karar verdiğini dile getirdi. "İNFAZ VE ÖLÜM GEREKÇELERİ KEYFİ" İnfaz kararlarının da 'halk mahkemesi' denilen hukukla ilgisi olmayan yerlerde alındığını anlatan Güçlü, öldürmelerin tekil ve toplu şekilde yapıldığını ifade etti.

Güçlü, şöyle devam etti: "Toplu infazlar, içim kanayarak ve insanlığımdan utanarak belirtiyorum ki koyun ve büyükbaş hayvan sürülerinin mezbahadaki uygulamalarını hatırlatıyor. Çünkü eldeki veriler, PKK 5. kongresinde yüzlerce muhalif olan ve olmayan PKK militanının, PKK'ya katılmak için gelen üniversite öğrencilerinin itibarlarının iadesi ve şehit kabul edilmelerinden, toplu ve insanlık dışı bir şekilde nasıl infaz edildikleri görülüyor." PKK'nın 5. kongresinde öldürülüp itibarları iade edilenler incelendiği zaman örgütün infaz ve ölüm gerekçelerinin ne kadar keyfi olduğunun görüleceğini belirten Güçlü, keyfi nedenlerle infaza karar veren yetkilinin komplekslerini ve kıskançlık duygularını tatmin etmek için infazlar yapıldığını vurguladı. "MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR" 23 yıldır İngiltere'de yaşayan ve örgütü yakından bilen Diyarbakırlı gazeteci yazar Yaşar Karadoğan, 5. kongre kararlarındaki infaz listesinin Serxwebun gazetesinde yayınlandığını ve sonra kitaplaştırıldığını söyledi.

Karadoğan, mızrak çuvala sığmayınca 'itibarların iade edilmesi' adı altında günah çıkarıldığını belirtti.

Serxwebun'un her sayısında böyle onlarca cinayet olduğunu dile getiren Karadoğan, İbrahim Güçlü 'devlet, PKK, Hizbullah ve JİTEM gibi elementleriyle Kürt halkına karşı bir katliam yürütüldüğünü' söyleyince birilerinin yerlerinden zıpladığını ifade etti.

"PKK'nın 'itibar iadesi' kararlarında da katledilenlerden 'şahıs' olarak söz ediliyor." diyen Karadoğan, "Polis 'havaya ateş açtı, 2 Kürt öldü' ya da 'terörist kaçarken vuruldu' senaryolarına ne kadar benziyor PKK'daki cinayet sebepleri. 'Yaşama dayanamadığı için intihara teşebbüs ediyor Kürt genci. Terhisin hiç olmadığı bir mekandan eve gitmek istediği için öldürülüyor Kürt genci. Hal böyle olunca Murat Karayılan'ın, Cemil Bayık'ın bu kadar geniş belli olmaları da savaşın fizik kondisyon şartlarına aykırı değil mi?" şeklinde konuştu.

"Hasan Cemal'e hazırladıkları sofranın menüsünü okudunuz mu? En değme İstanbul restorantında var mı bu menü?" diye soran Karadoğan, bu kadar cinayet yetmemiş ki yeni cinayet fermanları verildiğini söyledi.

Karadoğan, şöyle devam etti: "Avrupa'da bile bu cinayet mekanizmasını olumlayan, bu cinayetleri bir 'kaza' olarak gören, 'mücadele hatası' olarak gören vicdanını yitirmiş miyoplar bir daha kendilerine baksınlar." "ŞERAFETTİN ELÇİ'NİN SÖYLEDİKLERİ AÇIK BİR İFTİRA" Yaşar Karadoğan, Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi'nin "Şimdi ben PKK'nın öldürdüğü Kürtleri izliyorum. Hepsi itirafçı olup ihanet edenlerdir. Kendi dışından ona muhalefet edenlere PKK dokunmuyor. Yıllardır bunu yaşıyorum. Benden çok rahatsızlar, ama hiç tehdit almadım. Düne kadar PKK'nın eteği altında olan, sonra aniden anti-PKK'cı olanlara haliyle kızıyorlar." açıklamalarına tepki gösterdi. Elçi'nin yakasından hiç bir zaman düşmeyecek bir gafa imza attığını belirten Karadoğan, şöyle devam etti: "Elçi abimizin Yeni Ülke gazetesinde filan, affedersiniz eşeğe benzetilen karikatürlerinin yayınlandığı yıllarda, hatta daha öncesinde, ona ait bir yalanlamayı dağıttığımız için hedef tahtasına oturtulduğumuz yılları unutsak... Elçi abimizin, Dara Bilek ve Cemal Batun isimli şahıslar tarafından yönetilen Stockholm toplantısının basılmasını bilmesek. Şimdiki başkan yardımcısı ve kirvesi Lütfi Baksi'nin kravatının boyununa dolanıp boğulmaya çalışıldığı zamanı, merhum Mahmut Baksi'nin İsveç TV'lerinde 'toplantıyı MİT bastı' türünden pişkinlik yaptığı açıklamalarını, sevgili Lütfi Baksi'nin bizzat bana iletilen video kasetinde izlediğimin üstüne bir bardak su içsem... Şerafettin abimiz doğru mu söylüyor? Farzı mahal, PKK'nın o saldırısı sırasında kendisi öbür dünyayı boylasa, ya da Lütfi Baksi sakat kalsa, kendisi ve Baksi 'hain ve itirafçı' olarak addedilecekti? Şerafettin Elçi'nin söyledikleri açık bir iftira. Kendisi gibi dini bütün bir Müslümana yakışmayacak gerçek dışı bir iddia."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile