Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu (1) Açıklaması

MURAT BİRİNCİ - Halkbank Genel Müdürü Ali Fuat Taşkesenlioğlu, gelecek dönemde Balkanlar'daki fırsatları değerlendirme ve güçlü bir bölge bankası olma hedefiyle yeni adımlar atacaklarını belirtti.

AA muhabirine, Halkbank'ın 2015 yılı gerçekleşmeleri ve 2016 yılına ilişkin beklentilerini aktaran Taşkesenlioğlu, Halkbank olarak Türkiye'nin ekonomik büyümesine katkı sağlamaya 2015 yılında da devam ettiklerini söyledi.

Taşkesenlioğlu, global çapta belirsizliklerin arttığı ve içeride de rekabet koşullarının zorlaştığı bir ortamda hedeflerine ulaştıklarını anlattı.

2016 yılında da sektörün en aktif oyuncularından biri olmaya devam edeceklerini vurgulayan Taşkesenlioğlu, 'KOBİ bankacılığındaki liderliğimizi sürdürürken, bankacılığın her alanında fark yaratacak ürün ve hizmetler geliştirmeye devam edeceğiz' dedi.

Taşkesenlioğlu, bu yıl hem aktiflerde hem de kredilerde yüzde 16'lık bir büyüme hedeflediklerini dile getirerek, mevduat büyümesini ise yüzde 17 seviyesinde öngördü.

Bankacılık sektörünün ve sermaye piyasalarının gelişimine katkı vermeyi sürdüreceklerine dikkati çeken Taşkesenlioğlu, bankacılıkta bölgede ve global çapta edindikleri saygın yeri daha da sağlamlaştıracaklarını vurguladı.

Taşkesenlioğlu, KOBİ bankacılığı alanında sahip oldukları deneyimle reel sektörün ihtiyaçlarına yönelik ürün ve hizmetleri sürekli çeşitlendirdiklerini anlattı.

Bu yıl da sağladıkları kaynaklarla özellikle reel sektörün ihracat ağırlıklı dış ticaret işlemlerine kaynak yaratmayı hedeflediklerini ifade eden Taşkesenlioğlu, geçen yıl yurt dışından sağladıkları kaynaklar ile uluslararası finans kuruluşlarıyla iş birliği imkanlarını ileri seviyeye taşıdıklarının altını çizdi.

Taşkesenlioğlu, gelecek yıllarda da protokollere yenilerini ekleyerek reel sektörün desteklenmesi için yeni kaynak teminine devam edeceklerini söyledi.

Gelecek dönemde tarım bankacılığında olmayı düşündüklerini dile getiren Taşkesenlioğlu, Türkiye'yi büyütecek her türlü üretim sektörüne destek vermeyi sürdüreceklerini belirtti.

- 'Balkanlar'da güçlü bir bölge bankası olmayı hedefliyoruz'

Taşkesenlioğlu, Halkbank olarak yurt dışında etkinliklerini ve marka değerlerini artırma niyetinde olduklarını, genişleme stratejisi doğrultusunda yakın coğrafyada, sektörünün önemli aktörlerinden biri olmak amacıyla adımlar attıklarını anlattı.

Son iki yıl içerisinde Halkbank AD Skopje olarak Makedonya'nın 16 şehrinde şube sayılarının 21'den 34'e, çalışan sayısının da 260'tan 430'a yükseldiğini anımsatan Taşkesenlioğlu, bu dönemde kredilerin 90 milyon avrodan 326 milyon avroya, mevduatların ise 90 milyon avrodan 317 milyon avroya ulaştığı bilgisini paylaştı.

Taşkesenlioğlu, bu gelişmeler sonucunda, Halkbank AD Skopje'nin 489 milyon avroluk aktif büyüklüğüyle sektörün 5. büyük bankası konumuna geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

'Geçen yıl içinde Sırbistan'da faaliyet gösteren Cacanska Banka'nın da yüzde 76,76'sını satın aldık ve bankanın adını Halkbank AD Beograd olarak değiştirdik. Bu satın almanın Sırbistan'daki Türk yatırımlarının artmasına ve piyasanın büyümesine katkıda bulunacağına inanıyor, Halkbank olarak Türkiye ile Sırbistan arasında bir köprü görevi üstlenmeyi hedefliyoruz. Türk iş adamlarının Sırbistan'da atacağı adımlarla ilgili bankacılık hizmetleri sunmayı ve Türk bankacılığının başarılı örneğini Sırbistan'a taşımayı hedefliyoruz.

Sırbistan'da kısa vadede önceliklerimiz, ülke genelindeki şube ağımızı genişletmek ve istihdama doğrudan ve dolaylı katkıda bulunmak olacaktır. Bu adımların Balkanlar'da giderek artan faaliyetlerimize katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu arada diğer Balkan ülkelerine de ilgimiz devam ediyor. Gelecek dönemde Balkanlar'daki fırsatları değerlendirmeyi ve Balkanlar'da güçlü bir bölge bankası olma hedefiyle yeni adımlar atmayı ve büyüme stratejimiz doğrultusunda oluşacak fırsatları değerlendiriyor olacağız.'

- 'Singapur temsilciliğimiz kısa zamanda açılacak'

Taşkesenlioğlu, Asya Pasifik bölgesi ve Orta Doğu iş dinamiklerini daha detaylı anlamayı düşündükleri coğrafyalar ve bölge ülkelerine ziyaretlerini artırarak finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla yakın olmayı planladıklarını söyledi.

İmkan buldukları takdirde önce Uzak Doğu'da daha sonra ise Orta Doğu'da temsilcilik ofisleri ile uluslararası bağlantılarını genişletme niyetinde olduklarını aktaran Taşkesenlioğlu, 'Singapur'da temsilcilik ofisi açılması yönünde çalışmalarımız devam ediyor. Resmi otoritelerden yasal izinlerimiz çıktı. Kısa süre içerisinde ofisimizi açacağız. Oradaki yatırımcılarla ve bankacılık sektörü temsilcileri ile daha yakın bir ilişki içerisinde olacağız' dedi.

Taşkesenlioğlu, bankanın gelecek dönemdeki hedefleri ve açılımları doğrultusunda Singapur'da bulunmayı istediklerini anlattı.

Singapur'da temsilciliklerin 3 yıllığına verildiğini, bu sürenin ardından ya temsilciliğin kapatıldığını ya da şubeye dönüştürülmesi gerektiğini belirten Taşkesenlioğlu, 'Üç yıllık süreçte değerlendirme yapacağız. Tabi ki hedefimiz şubeleşmek. Oradan Türkiye'ye uluslararası kaynakların getirilmesine aracılık etmek istiyoruz' değerlendirmesinde bulundu.

- Katılım bankası konusu

Taşkesenlioğlu, katılım bankası kurma konusunda son duruma da değinerek, bu konuyu ileride yeniden değerlendirmek üzere şu aşamada faaliyet izni başvurusu yapmamaya karar verdiklerini ve hukuki olarak yetkili makamlara kuruluş izninden vazgeçildiği bilgisini verdiklerini hatırlattı.

Taşkesenlioğlu, yaptıkları analizler sonunda en verimli çalışma stratejisini belirledikten sonra katılım bankacılığı konusunda kuruluş izni için yeniden başvuracaklarını da ifade etti.

- '17-25 Aralık darbe sürecinde bankaya vurmaya çalıştılar'

Taşkesenlioğlu, komşu ülkelerdeki bankacılık faaliyetleri hakkında da açıklamalar yaparak, İran'da bankacılık hizmetlerine devam eden tek banka olduklarına dikkati çekti.

Tüm bu hizmetleri uluslararası kurallara, BM'nin belirlediği usul ve esaslara uygun yerine getirdiklerini vurgulayan Taşkesenlioğlu, 'Ambargo kurallarına aykırı hiçbir işleme aracılık etmedik ve etmeyeceğiz. Oldukça hassas çalışılıyor. '17-25 Aralık darbe sürecinde bankaya o yönüyle vurmaya çalıştılar. Hem BDDK hem diğer denetim otoriteleri inceledi. Usule aykırı bir işlem bulamadı. Çünkü böyle bir işlem yapılmamıştı. Aynı şekilde de devam ediyoruz. Buradaki işlem petrol ve doğalgaz paralarının bankamıza yatışı ve onların kullanmasına uluslararası yaptırım kuralları çerçevesinde aracılık etmek' yorumunu paylaştı.

Taşkesenlioğlu, diğer komşu ülke Irak'taki bankacılık faaliyetleriyle ilgili de petrol satış gelirlerinin Türkiye'ye gelmesinin öngörüldüğünü ancak çok mesafe alınamadığını söyledi.

Taşkesenlioğlu, Irak'ın petrol satış gelirlerinin başka bir banka üzerinden yapıldığını ve Türkiye üzerinden tahsil edilmediğini anımsattı.

'Kuzey Irak doğalgaz hattı gündemde. Doğalgaz satış gelirinin buraya gelmesi söz konusu olursa göreve hazır mısınız? Beklentiniz var mı?' sorusu üzerine ise Taşkesenlioğlu, 'Mutabakata varılır ve bize görev verilirse biz her zaman göreve hazırız. Bankacılık kuralları çerçevesinde, devletin menfaati açısından olabilecek bir durumda tabi ki beklentimiz var' yanıtını verdi.

Taşkesenlioğlu, kamu bankalarının 2001 krizinde kapatılması, birleştirilmesi ya da çok komik rakamlara satılmasının düşünüldüğünü, o dönemde 380 civarında şubelerinin kapatıldığını anımsattı.

2002 yılında bütün kredi rakamının 2,2 milyar TL düzeyinde ve yarısının da batık kredi olduğuna işaret eden Taşkesenlioğlu, 'Bankamızın bugün geldiği nokta, belki o zamanlar hayal bile edilemiyordu' dedi.

Taşkesenlioğlu, Türkiye'nin 5. - 6. büyük bankası konumuna yükseldiklerini ve milyarlarca dolarlık değer ifade eder hale geldiklerini söyleyerek, 'Müthiş bir dönüşüm oldu. Bu insanları rahatsız etti. Bankamızı operasyonlara aracı kullandılar. Çerez niyetine kullandılar buraları... Bankada göreve başladığımda arkadaşlar demoralize durumdaydı. İster istemez banka kendi kabuğuna çekilmişti. Çeşitli provokatif örgütlerin medyayı da kullanarak bankaya yönelik tepkileri arkadaşları içeriye doğru çekmişti. El birliği ile bunu çok kısa bir sürede aştık. Hedeflerimizi tutturarak devam ediyoruz' ifadelerini kullandı.

- 'Gücümüzü ve potansiyelimizi daha önceden keşfedip bütün mega projelere destek verdik'

Taşkesenlioğlu, Türkiye’nin mega projelerinde kamu bankalarının sağladığı finansman desteğine de değindi.

Bugün yapımı biten ya da yapını devam eden bütün mega projelerin finansmanında kamu bankalarının önemli payı olduğuna dikkati çeken Taşkesenlioğlu, ekonomik büyümede önemli rol oynayan bankacılık sektörünün, orta ve uzun dönem stratejilerini, Türkiye'nin 2023 vizyonunu destekleme hedefiyle belirlediğini dile getirdi.

Taşkesenlioğlu, 2001 krizinde kapanma noktasına gelen kamu bankalarının bugün mega projelerin finansmanını kendi kaynaklarıyla sağlayabilecek noktaya geldiğinin altını çizerek, 'Zaten kamu bankalarının öncülüğünde olmasaydı, bu projeler bu kadar hızlı hayata geçmezdi. Kanal İstanbul projesinde de yer alacağız. Biz gücümüzü ve potansiyelimizi daha önceden keşfedip bütün mega projelere destek verdik. Destek vermeye de devam edeceğiz' diye konuştu.

Son 5 yıllık süreçte özelleştirme, yap-işlet-devret gibi büyük projelerin finansmanında yabancı ticari bankaların payının çok düşük kaldığını hatırlatan Taşkesenlioğlu, şu tespitlerde de bulundu:

'Yabancı ticari bankalar, çoğunlukla büyük projelere finansman desteği vermek için Türkiye'de ofis açtıklarını iddia ederler. Ancak veriler, bankaların elini taşın altına koyması gerektiğinde Türk bankalarının yapıcı çözümler bulma konusunda çok daha istekli olduğunu gösteriyor. Bir örnek vermek istiyorum. Körfez Geçiş projesini Türk bankaları finanse etti. Geçtiğimiz yıl bir Avrupa bankası geldi ve oldukça rekabetçi fiyatlarla bütün 7-8 bankanın almış olduğu riski tek kalemde kendisi almak için epeyce mücadele verdi. Konsorsiyum bankaları olarak buna müsaade etmedik ve işveren tarafıyla da mutabık kalarak konsorsiyumun 9. üyesi olarak girme imkanı verdik.

Yabancı bankalar işin başlangıcında gözükmüyor, iş kendini göstermeye başlayınca bir anda çıkıp faiz silahını da kullanarak projeleri almaya çalışıyorlar. Bizim de projeleri bırakmaya niyetimiz yok. Büyük projelere girmede bizi zorlayan kimse yok. Tamamen bizim risk iştahımızla ilgili bir durum. Finansal imkanlarımız elvermezse projelere zaten giremeyiz.'

(Sürecek)