HAN EL-AHMER - KAYS EBU SEMRA - İsrail yönetiminin yıkmak istediği, işgal altındaki Doğu Kudüs kırsalında yer alan Han el-Ahmer bölgesi uzun soluklu bir direnişe hazırlanıyor.
Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Velid Assaf AA muhabirine yaptığı açıklamada, Han el-Ahmer'de nöbet tutan kalabalığın her geçen gün bir çığ gibi büyüdüğünü söyledi.
- Zamanın uzaması direnişçileri yıldırmıyor
İsrail yönetiminin, zaman uzadıkça oturma eyleminin zayıflayarak sona ereceğini zannettiğini aktaran Assaf, geceleri Han el-Ahmer'de nöbet tutan 400 aktivist olduğunu, bunlar arasında farklı ülkelerden ve İsrail barış aktivistlerinden onlarca kişinin yer aldığını belirtti.
Amaçlarının sadece protesto etmek değil Han el-Ahmer'i korumak olduğuna değinen Assaf, "Daha uzun süre burada nöbet tutmaya devam etmek için planımız var. Nöbetimiz bu kış ve gelecek yaza kadar uzayabilir." dedi.
Assaf, bölgedeki aktivistler için kış şartlarına dayanabilecek çadır hazırlıklarında çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
- Yıkım kararı çekilinceye kadar direnişe devam
İsrail, yıkım kararını iptal edinceye kadar nöbete devam etmenin önemine işaret eden Assaf, Han el-Ahmer'in yıkılmasının Filistin ulusal projesini, Kudüs'ü ve Filistin topraklarının bütünlüğünü tehdit ettiğini dile getirdi.
Assaf, İsrail'in Han el-Ahmer'i yıkıp, E1 projesini tamamlayarak Batı Şeria'nın güneyi ile orta kesiminin bağlantısını kesmeyi hedeflediğini vurguladı.
Han el-Ahmer'i müdafaa savaşını stratejik savaş olarak niteleyen Assaf, "Bu bölgenin yıkılması hiç bir şekilde savaşın sonlanması anlamına gelmiyor. Bilakis İsrail ile gireceğimiz uzun vadeli bir yıpratma savaşının başlaması anlamına geliyor. Savaş; yıkım, tutuklama ve tehcirle sona ermeyecek bilakis her gün yeni bir mücadele ve yeniden inşa olacak." diye konuştu.
- Güç mücadelesinden irade mücadelesine
Bölgede nöbet tutanların çıplak göğüslerinden başka bir şeyleri olmadığına değinen Assaf, "İsrail ordusu bir kaç saat içinde askeri olarak bu duruma son vermeye muktedir. Ama sivillerin durumunu büyük askeri araçlarla nasıl sonuçlandıracak, asıl mesele burada." ifadesini kullandı.
İsrail'in, evini terk etmek ve göç etmek istemeyen insanlarla karşı karşıya geleceğini kaydeden Assaf şunları söyledi:
"Güç kullanarak mücadele etme dönemi sona erdi. İsrail; baskın, tutuklama ve darbı denedi ancak irademizi kırmayı başaramadı, başaramayacak. Şimdi iradeyle mücadele aşamasına gelindi. Bu savaşı irademiz ve azmimizle kazanacağız."
-Han el-Ahmer, uluslararası boyut kazandı
Han el-Ahmer'in artık Filistin ve uluslararası kamuoyunun meselesi haline geldiğini belirten Assaf, Avrupa ülkeleri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) bu konudaki pozisyonundan övgüyle bahsetti ve İsrail'e daha fazla baskı yapmaları çağrısında bulundu.
Geçen çarşamba UCM Savcısı Fatou Bensouda, İsrail'i Han el-Ahmer'i yıkma konusunda uyarmıştı.
Bensouda yaptığı açıklamada, askeri bir gerekçe olmadan evlerin yıkılması ve halkın zorla yerlerinden edilmesinin UCM'nin kurucu tüzüğü olan Roma tüzüğü uyarınca savaş suçu sayıldığını dile getirmişti.
-Han el-Ahmer, Kudüs ve Aksa'yı temsil ediyor
Han el-Ahmer'in olayların yönünü belirleyen bir pusulaya döndüğünü söyleyen Assaf, bu mücadeleye katılanların şeref ve itibar kazandığına dikkati çekti.
"Han el-Ahmer'i müdafaa Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı müdafaadır." diyen Assaf, bölge halkının evlerinden ayrılmama konusunda ısrarcı olduklarının ve İsrail'le hiç bir anlaşmaya yanaşmayacaklarının altını çizdi.
Assaf, halkın gönüllü olarak ya da güç kullanarak tehcir edilemeyeceğini ve kimsenin bunu yapmasına izin vermeyeceklerini aktardı ve vakti geldiğinde uygulamaya koyacakları planları olduğunun sinyalini verdi.
- İsrail'in E1 projesi
Han el-Ahmer, İsrail tarafından 1953'te Necef Çölü (Negev) bölgesinden zorla göç ettirilen bedevi Filistinlilere ev sahipliği yapıyor. Bölge, İsrail'in Doğu Kudüs'ten Ölü Deniz'e kadar uzanan yaklaşık 12 bin dönümlük arazinin "Filistinlilerden alınmasını öngören" E1 projesi kapsamındaki topraklarda yer alıyor.
Filistinli taraflar, İsrail'in bu yıkımlarla bölgedeki bedevileri göç ettirerek, Doğu Kudüs, El-Ayzariyye ve Lut Gölü'ndeki (Ölü Deniz) Yahudi yerleşim yerlerini birbirine bağlamaya çalıştığını ifade ediyor.
- İsrail'in Han el-Ahmer'deki yıkım kararı
İsrail Yüksek Mahkemesi, mayıs ayında Han el-Ahmer bölgesinde yaklaşık 190 Filistinlinin yaşadığı derme çatma barakalar ile bölgedeki başka yerlerden gelen 170 öğrencinin eğitim gördüğü okulun yıkılmasına karar vermişti.
Hem uluslararası camiadan gelen tepkiler hem de Filistinlilerin direnişi nedeniyle İsrail güçleri yıkımı gerçekleştirememiş, İsrail mahkemesi de bölge sakinlerinin başvurusu üzerine yıkım kararını askıya almıştı.
İsrail Yüksek Mahkemesi 5 Eylül'de de Han el-Ahmer'deki yıkım kararına yapılan itirazı reddederek, bölgenin 7 gün içinde boşaltılmasına ve yıkımların başlatılmasına hükmetmişti.
İsrail makamları, geçen ay Han el-Ahmer bölgesinde yaşayan Filistinli bedevilere 1 Ekim'e kadar evlerini kendi elleriyle yıkma talebini içeren bir tebligat göndermişti.
Han El-Ahmer Uzun Soluklu Direnişe Hazırlanıyor
FKÖ'ye bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Velid Assaf: 'Daha uzun süre burada nöbet tutmaya devam etmek için planımız var. Nöbetimiz bu kış ve gelecek yaza kadar uzayabilir' 'İsrail ordusu bir kaç saat içinde askeri olarak bu duruma son vermeye muktedir. Ama sivillerin durumunu büyük askeri araçlarla nasıl sonuçlandıracak, asıl mesele burada' 'Güç kullanarak mücadele etme dönemi sona erdi. İsrail; baskın, tutuklama ve darbı denedi ancak irademizi kırmayı başaramadı, başaramayacak. Şimdi iradeyle mücadele aşamasına gelindi. Bu savaşı irademiz ve azmimizle kazanacağız'