Hanefi Bostan: “Öğretmenlerin Alan İptali Sorunu Çözülmeli”

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M.Hanefi Bostan, öğretmenlerin alan iptali sorununun çözülmesini istedi.

Hanefi Bostan, eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde, eş özrü sebebiyle yer değiştiremeyen öğretmenlerin, teknoloji tasarım, zihinsel engelliler öğretmenliği ve memurluk kadrolarına geçirilerek yer değişikliğinin yapıldığını belirterek, “Bu öğretmenlerin büyük çoğunluğu, istemeden, adeta zorla alan değişikliğine tabi tutulmuştu. Türk Eğitim Sen olarak, o tarihte yaptığımız açıklamalarda bu uygulamanın yanlış olduğunu, bunun yerine il ve ilçe emri uygulamasının geri getirilmesini istemiştik. Zamanın Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, tüm uyarılarımızı kulak ardı ederek, bu öğretmenlerin alanlarını zorla değiştirdi. Şuan ki, Bakan Nabi Avcı’ya da defalarca sorunu iletmemize rağmen, bu öğretmenlere isteğe bağlı olarak, bulundukları ilde eski alanlarına dönüş hakkı verilmedi. Hâlbuki bakanlığın alan değişikliği yapacağına ait sözü de bulunmakta, hatta çalışma takvimi bile hazırlanmıştı. Bu süreçte bir sendika tarafından açılan dava ile teknoloji tasarım ve zihinsel engelliler öğretmenliğine geçenlerin alan değişikliğine yargı tarafından yürütmeyi durdurma kararı verildi.

MEB illere gönderdiği yazıyla, yargı kararının uygulanmasını istedi” dedi.

Yaşanan bu kargaşanın tüm sorumluluğunun eski Bakan Ömer Dinçer’e ait olduğunu, ancak mevcut Bakan Nabi Avcı’nın da bu işi düzeltmek veya öğretmenlerin en az zararla kurtarılmasını sağlamak zorunda olduğunu belirten Hanefi Bostan, şöyle devam etti:
“Bu öğretmenler, bu süreçte, isteğe bağlı tayin, özür grubu tayin hakkını da kullanmamış, dolayısıyla iki türlü hak kaybına uğramışlardır.

Milli Eğitim Bakanlığının yargı kararını uygulama zorunluluğunu anlarız, ancak MEB’in uygulamada sorumluluk alması da bir mecburiyettir, çünkü sorunun yaşanmasının ana sorumlusu MEB’dir. Bu sebeple, MEB’in salt yargı kararını uygulayın diyerek, kenara çekilme hakkı bulunmamaktadır.”
Hanefi Bostan, yargı kararına rağmen neler yapılabileceğini ise şöyle sıraladı:
1-Gerek il içi gerek iller arası alan değişikliği iptal edilen öğretmenler, yargı kararı gereği eski alanlarına döndürülürken, istekleri dikkate alınarak, bulunduğu yerde eski alanlarına döndürülmelidir. Çünkü yargı kararı, eski alanlarına dönmeleri ile ilgilidir, görev yaptıkları yeri, MEB’in değiştirme mecburiyeti bulunmamaktadır.

2-Gerek zihinsel engelliler, gerekse teknoloji tasarım alanına geçen bu öğretmenlere, yine istekleri doğrultusunda acil bir kurs programı öncelikle uygulanarak, yine isteklerine bağlı olarak bu alanlara geçiş hakkı verilmelidir.

3-Sorunun ana sorulusu olan MEB, bu öğretmenlere yaşattığı psikolojik sarsıntının sorumluluğunun kendisinde olduğu şuuruyla hareket etmeli, özür grubu atamalarında yapıldığı üzere, bu öğretmenlere de isteklerine bağlı olarak yer değiştirme hakkı vermelidir.

Bostan, belirttiği tedbirlerin alınmaması durumunda, her ilin farklı uygulamalar yaparak, yeni haksızlıklar oluşacağını, çifte standart bir durum ile karşı karşıya kalınacağını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorunun ana kaynağı bir bakanlık haline dönüştüğünü savunan Bostan, “Birkaç iyi uygulamayı istisna tutarsak, MEB’in, eğitim çalışanlarına huzur ve mutluluk sağlamak adına, hiçbir çalışmasını görmemek, tam tersine işleri karıştıran bir bakanlık görüntüsü çizmesi, MEB’e ve başta Bakan olmak üzere, tüm yöneticilerine olan güvensizliği daha da derinleştirmektedir. Türk Eğitim Sen olarak, Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar ve tüm MEB bürokratlarından, öncelikli görevlerinin, tüm eğitim çalışanlarını kazanmak için adımlar atmak olduğunu hatırlamalarını diliyoruz. Onlarla beraber düşünen, onlarla beraber yürüyen bir bakanlık görüntüsünü sağlamak o kadar da zor değildir. Müsteşar Yusuf Tekin’in özür grubu tayinlerinde gösterdiği performansın, tüm alanlarda görülmesi gerekmektedir. Söz konusu alan değişikliği sorunu, il içi özür tayinleri ve neredeyse tüm illerde büyük infiale sebep olan müdürlük mülakatlarında yaşanan torpil gibi sorunlara kulak tıkayarak, MEB’in huzuru sağlayan, güven duyulan bir bakanlık olması imkânsızdır. MEB sorunlar karşısında, deve kuşu misali, başını kuma gömme hastalığından bir an önce kurtulmalıdır” açıklamasında bulundu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile